Uzman Psikolojik Danışman Şenol Baygül evlilikte güç savaşları konusunda önemli noktaların altını çiziyor.
Savaşın kazananı olmaz, sadece daha çok kaybedeni ve zarar göreni vardır.
Nikah anında akıldan geçen “Ayağına basayım, evde sözüm geçsin.” inanışı evlilik sürecinde gizliden gizliye kendini sürdürebiliyor. Evde son sözü kimin söyleyeceğine dair çatışmalar ise güç savaşlarının temelini oluşturuyor. Güç savaşı ekonomik gücün veya sosyal statünün ast-üst ilişkisi şeklinde evliliğe yansıtılması, unvanların, kazanç oranlarının kıyaslanması, birtakım kararlar alınırken sıfatların öne sürülerek (örneğin, ben para kazanıyorum, nereye gidileceğine ben karar veririm.) yaptırımda bulunmaya çalışılması ile karakterize bir durumdur. Yine güç savaşlarında eşlerden biri bir diğerinin seçimlerini, yaşantısını, bakış açısını, tarzını beğenmeyerek değiştirme girişiminde bulunabilir.
Son yıllarda evlilik sorunlarının en başında gelen güç savaşı boşanmalardaki temel sebeplerdendir. Kadının güçlenmesi ve ekonomik ve eğitim anlamında kendini geliştirmesi ile yıllardır baskın olmaya alışmış erkekler pasif kalmak zorunda kalan kadınlar ile karşı karşıya kalmıştır. İki tarafın da sınırları bilemeyip güç dengesini ve eşitliğini sağlayamamaları ilişkilerde güç mücadelesini, çatışmaları ortaya çıkarmıştır.
Örneğin Suriye’yi düşünün sürekli bir çatışma var. Çatışmanın olduğu, geleceğinizi göremediğiniz belirsiz bir ortama, bölgeye yatırım yapar mısınız? İlişkiler de güç savaşı çatışmayı getiriyor. Eşler de çatışmanın olduğu bu bölgeye yani ilişkilerine, evlilklerine yatırım (duygusal, ekonomik vb. )yapmaktan vaz geçiyor. Bu yatırımlarını farkında olarak veya farkında olmadan daha güvenli alanlara yani ilişkiden sonra gidebilecekleri anne babası, işi, arkadaşları gibi alanlara yönlendiriyor. Bu durumu gören diğer eş için ise ilişkiye olan güven daha çok azalıyor. İlişki de ayrılık kaçınılmaz hale geliyor.
EVİLİLİKTE SAVAŞ NASIL BAŞLAR?
Büyüme tarzı ve maruz kalınan rol model tutumları bireylerin güç mücadelesine girmesinde etkilidir. Çocukluk dönemindeki aile yaşantısı, anne baba birlikteliği ve zihne yerleşen birtakım yanlış düşünce tarzları evlilikteki güç savaşını başlatabilir. Şöyle ki annesi babası tarafından ezilen bir birey “Annem suskun biriydi ve ezildi, eğer sesimi çıkarmazsam ezilirim.” şeklinde düşünüp her duruma müdahale etmeye söz hakkını kendinde sonlandırmaya çalışabilir. Yine annesi tarafından “Oğlum/kızım sözünüze kimseyi karıştırmayın, her şeyi yaptırın.” Diye telkinle yetiştirilen bireyler otoriter ve kontrolcü olmaya çalışacak böyle mutlu olacaklarını düşünebilirler. Ya da “Babam gibi iradesiz ve zayıf olmayacağım. Gerçek erkek dediğin evde her dediği olandır.” inanışı olan bir kişi sadece kendi taleplerini yerine getirecek ve kendi istekleri dışındaki şeylere hayır diyen birisi olacaktır.
Diğer bir yandan çevreleriyle olan ilişkilerinde güç ile istediklerini elde etmeyi öğrenmişlerse ya da güçsüz olanın ezildiğini gözlemlemişlerse güç mücadelesi konusunda daha hassas olacaklardır.
GÜÇ SAVAŞI EVLİLİKLERİ SAĞLIKSIZ HALE GETİRİR
Güç mücadelesinin olduğu evliliklerde önemli ya da önemsiz herhangi bir konuda karar verilmesi gerektiğinde taraflardan biri bu hakkı ve seçimi ekonomik durum, sosyal statü gibi durumları öne sürerek kendinde görür. Karşı taraf ya boyun eğer kabul eder ya da aynı şekilde tepki gösterir. Güçlü ve baskın olmaya çalışan taraf partneri güçlü olduğunda onunla savaşırken güçsüz olduğunda ise onu aşağıda görür. Ortak bir paylaşımdan bahsedilemediğinden iki durum da sağlıklı bir evlilik için olumsuz bir tablodur.
Baskın olduğuna inanan ve bu şekilde davranan kişi zamanla eşini değersiz ve küçük görmeye bir süre sonra da fazlalık ve ayak bağı olan bir eşya olarak görmeye başlar. Böyle bir süreçte hor görülen kişinin de sevgisi azalarak eşler arasındaki bağ kopar.