Yeri doldurulamayacak şeyleri kaybetmek
"Sessizce, yavaş yavaş ve sinsice çalıyor dünyanızı kayboluşlar. Önce çocukluğuz kayboluyor, sonra hikâyeleriniz, sonra peşi sıra..." Metin Aksoy'un yeni yazısı
Sessizce, yavaş yavaş ve sinsice çalıyor dünyanızı kayboluşlar. Önce çocukluğuz kayboluyor, sonra hikâyeleriniz, sonra peşi sıra kayboluşlar bir birini izler. Fark edemezsiniz, birileri hırsız gibi dünyanıza girip elinizdeki en değerli şeyleri birer birer alıp götürür. Çocukken inandığınız hikâye kahramanları gençliğe adım attığınızda sırayla ölürler. Nasıl öldüklerini, ne zaman öldüklerini hiç anlamazsınız. Sonra âşık olursunuz, karşılıksız aşklar yaşarsınız, mutsuz olursunuz ve bir gün mutsuzluğunuz da ölür. Sonra inandıklarınız, inançlarınız sizi arkadan vurur, belki siz ölmezsiniz ama onlar dünyanızdan silinip gider; yalanmış gibi, yaşanmamış gibi.
En korkunç olan ise duygu ve inancın kaybolmasıdır. Neden âşık olamadığınızı düşündüğünüzde bir duygunuzu kaybetmiş sayılırsınız, yani yerini dolduramayacağınız bir şeyi kaybetmişsiniz demektir. Neden birine inanmadığınızı düşündüğünüzde ise inanç duygunuzu kaybetmiş sayılırsınız. Kendinizle ilgili soruların cevabını aradığınızda hiç de iç açıcı olmayan şeylerle karşılaşırsınız.
Bütün bunları yaşamımıza sokan sayısız etken sıralayabilirsiniz. Örneğin; çocukluğumda hikayelerin sizde yarattığı değişimi, gençliğinizde de romanlar sürdürür. Onların yarattığı kahramanlar gibi olmak istersiniz: güçlü, sevimli, nefret dolu, intikamcı, imkânsız aşklar peşinde koşan; kim olduğunuzu, neden böyle yaptığınızı bilmeden bütün bunlara inanarak. Kimi zaman hayal kırıklığına uğrarsınız, kimi zaman nefrete yenik düşersiniz, kimi zaman yalız kalırsınız. Bütün bunları size öğreten yazılanlar olur, insan hikâyeler olur. Duygularınıza, inancınıza yenik düşersiniz. Beyninizi kemiren sorular beliriverir; kime, neye, nasıl inanabilirsiniz?. Hangisi gerçek, yaşadıklarınız mı inandıklarınız mı? Her şeye göz yumup kendinizi suyun akışına mı bırakmalısınız, yoksa her şeyle herkesle savaşmalı mısınız? Ya da bir yığın kitap okuyup Cervantes’in Don Quijote’u gibi kılıç kalkan kuşanıp Duncine’yı aramaya karar verirsiniz..!
Sonra bir gün kendinize bir şans tanır ve yazı yazmaya başlarsınız. Kısa, anlamsız, ne anlatmak istediğiniz bilmediğiniz yazılar ortaya çıkar. Yazar olmaya karar verdiğinizde hayatınızda sizin için değerli olan birçok şey kaybolur gider. Aileniz kaybolur, dostlarınız kaybolur. Yaşamınız kitaplar, okuma ve yazma üzerine kurgulanır. Kendinizi en iyi yazı yazarak ifade edersiniz, yazdıklarınız birileri tarafından çok beğenilir, birileri beğenmez. Birileri sizden nefret eder, birileri sizi sever. İlginç kahramanlar yaratmak zorunda kalırsınız. Yarattığınız kahramanlar sizi temsil eder, iyi kahramanlar sevilmez, kötü kahramanlar her zaman sizin gücünüze güç katar. Bütün bunlarla birlikte eğer sizden nefret edenler sizi sevenlerden çok ise o zaman yazar olmuşsunuz demektir. Ama yeri doldurulamayacak o kadar çok şey kaybetmişsinizdir ki; düşünmek bile istemezsiniz. Yazdıklarınızla mutlu olursunuz, hakkınızdan söylenen olumlu şeylere sevinirsiniz, olumsuz şeylere tahammül göstermezsiniz. Kendi karakterinizin dışına çıkmak zorunda kalırsınız, çünkü yazı yazan siz gerçek siz değilsiniz! Artık elinizde bir güç var, onu kendi başarınız için akılıca kullanmanız gerekiyor, birilerini bu uğurda harcamak sizin için hiç önemli değil! Rakipleriniz geçmeniz gerekiyor; bu uğurda her türlü mücadelede başarılı olmak zorundasınız, aksi durumda yok olur gidersiniz. Eğer bunları yaşayamayacaksanız o zaman yazar olamazsınız! Eğer birilerini harcamadıysanız o zaman yazı yazamazsınız! Eğer hayatınızda yeri doldurulamayacak az şey kaybetmişseniz yazar olmanız çok zor!
Ben de sizdenim, yazar olmak istemiyorum. Yeri doldurulamayacak o kadar şey kaybettim ki; elimdekileri de kaybetmek istemem doğrusu. Yazacağım ama yazar olmayacağım. Yeri doldurulamayacak çok şey kaybettim ve sonsuza dek kaybolup gittiler.
METİN AKSOY
DİĞER HABERLER
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na Son 30 Gün
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlar için geri sayım sürüyor.
“Bath&Body Works “Sparkling Blackberry Woods” ile Ormanın Gizemi Teninizle Buluşuyor”
“Yaza Hazır Olmanız İçin 10 Altın Öneri”
“Terör Travması Normalleşerek Atlatılır”
“Altın Portakal Coşkusuna Az Kaldı!”
““MODERN DANS TOPLULUĞU İSTANBUL” Enka da Sahne Alacak!”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32