Bugün burada bu satırları yazarken geçmiş haftalarda “Hi-Tech aşklar” yazısı ile internette başlayan ilişkileri sorgulayan ve bazı yazıları ile geçmişe saplanıp kalmış olan o adam olmadığımı görüyorum. Şu anda ben tamamen farklı biriyim.

Bugün sizlere modadaki son trendlerlerden, cilt bakımından ya da vazgeçilmez makyaj malzemelerinden söz etmek istemiyorum.

Bügün sizlere gündemdeki bazı kültür sanat aktivitelerinden, yeni çıkan bazı kitaplardan, albümlerden ya da vizyondaki bazı filmlerden de söz etmek istemiyorum.

Çok daha önemli bir şeyden söz etmek istiyorum.

Size kalbimin derinliklerinden söz etmek istiyorum. Size aşktan ve yürekten söz etmek istiyorum. Çünkü bugün bu satırları yazarken çok uzun bir zamandan sonra savunmasızım.. ve aşığım..

Aşktan korkmaya gerek var mı ? Bizler bulunca, değerini hızla pul ettiğimiz, kaybettiğimizde değerini bilip peşinden süründüğümüz aşktan korkuyor muyuz ? Gerçekten kalbimizin yara alacağından mı korkuyoruz ? Yoksa acı çekmekten mi ?

Hayır. Aşk bize korku vermemelidir. Aşk güzeldir...

Sevgililer birbirleriyle tartışmaya başladıkları ilk zamanlarda gözleri adeta hiç bir şey görmez olur. İki tarafta haklı olduğunu düşünür ancak erkeğin de kadının da hatalı olduğu noktalar vardır. Önemli olan bu hataları çabuk görebilmek ve aynı hatayı tekrarlamamaktır. Birbirine karşı anlayışla yaklaşmak ama kalp kırmamak için ve düzeltilemeyecek yanlışlar yapmamak adına bir o kadar da dikkatli olmaktır. Çoğu zaman sabırla beklemesini bilmek ve empati kurmaktır.

Çünkü kızgınlıkla söylenen sözler aslında aşkı yok ediyor.. Bizi tarif edilmez bir üzüntüye boğuyor. Sanki bizi eksiltiyor.

Peki bizler zor bulduğumuz aşkı bir çırpıda silip atabilecekmiyiz. Bunu hemen yıkabilecekmiyiz ? Aşkı yok mu edeceğiz yoksa onu onarmaya mı çalışacağız ?

Seçim tabii ki sizin..

Ben kendi payıma aşkını seçtim ve benim için bundan geri dönüş yok.


Emrah Şıhmanoğlu
emrask@mynet.com