Nato Kafa Nato Mermer
"Acaba o şu an ne yapıyor, kimler var yanında..?" Neşe Özkan'ın yeni yazısı...
Birine aşık oluyoruz... Hatta deli divane sevdalandığımızı düşünüyoruz.. Her an aklımızın bir köşesi onda... "Acaba o şu an ne yapıyor , kimler var yanında..?? ( ki yanındaki insanların hep ne kadar şanslı olduklarını düşünürüz..Oysa yanındakiler için de kim bilir ne kadar sıradan biridir..) " O da beni hiç düşünüp merak ediyor mu acaba..?? " ( oysa biz hiç aklına bile gelmemişizdir; biz onu , o da kim bilir hangi hatunu merak ediyordur ..? ) " En son görüştüğümüzde canı biraz sıkkın gibi görünüyordu; yoksa bana karşı bir şeyler mi hissetmeye başladı da açılamıyor bir türlü..?? " ( hiç alakası yok.. tuttuğu takımın yenilgisine canı sıkkındı adamın...) gibi kendimizin sorup işimize gelir bir şekilde yine kendimizin verdiği cevaplar....... uzar gider böyle..........
Ama "Nato kafa nato mermer....!! " Anla işte , adam sana zerre kadar bir duygu beslemiyor... Olsun, ya zamanla hissederse...?? Binde bir ihtimal....?? Dert değil , ben o 'bin' in sonundaki 'n' harfini zamanla ucundan biraz törpüler 'r' ye dönüştürüp binde biri 'birde bir ' yaparım...( madem böyle yeteneklerin var; prensi en başından kurbağaya dönüştür bari de kimselere yar olmasın , dimi ama..? )
Ne zaman , nerede , kaçta görüşeceğimize hep onlar karar verir... Çünkü biz nasılsa her daim emirlerine amade bekleme moduna kurulmuşuzdur zaten... Onların bir komut vermesi ile biz tüm planlarımızı onlara hiç çaktırmadan ne yapar eder, tek tuşumuza basıp siler ve o günkü listemizin başına oturturuz onları.. ( yarın sabah iş mi var ; hiç dert değil ben uykusuz da gidebilirim.. Haftalarca öncesinden planlanmış bir yemeğe mi davetliyim.. Ziyanı yok; dostlarımı (!) ekebilirim bir şekilde nasılsa..) Ne pahasına olursa olsun onunla baş başa geçirebileceğim bu fırsatı asla kaçırmamalıyım... Çünkü bu kez o istedi... Görüşme fikri onun ağzından çıktı...( Benim yarattığım tüm fırsatlar hep fiyaskoyla sonuçlanıyordu ne de olsa...) Belki de adam o an yapacak bir şey bulamadı, sırf canının sıkıntısından arayıp amaçsız ve plansızca bizimle görüşmek istedi... Ve biz bu uğurda tüm amaç ve planlarımızı acımasızca bertaraf edip, bitkinin güneş ışığına yönelmesi gibi ondan gelen en ufak ışığa karşı koyamayıp yöneliyoruz anında....
Diyelim ki bir sohbet arasında önemsiz bir sorunundan bahsetti bize...( Normalde asla sorunlarından bahsetmeyi sevmezler aslında ama ağzından kaçtı bir kere işte..) Sen misin bu sorunu duyan..!! Biranda unutulur tüm kendi hayati sorunlarımız... Ve anında bütün düşünce mekanizmamız alarma geçer ( hiç geçiremediğimiz kadar )... Aklımızın bir köşesinde hep bu soruna bulabileceğimiz en dahi çözüm yollarıyla bir kaç günümüzü heder eder dururuz...(Oysa adam çoktan unutmuştur bile kendi sorununu... Hem bizim en parlak çözüm yollarımızı bile kabul etmeyecektir ki zaten..)
Biz onu hayatımızın “bir parçası” haline getirmeye çabaladıkça , aslında kendimizi her geçen gün biraz daha “parçalıyoruz” farkına varmadan.. Candan Erçetin öyle diyor ben demiyorum.. "Parçalandım ve her bir parçamı ayrı yere bıraktım.." ( Bir arkadaşım son zamanlarda msn.ine ileti olarak yazmıştı bu sözleri; oradan anımsadım şimdi... Belli ki bir erkek daha arkasında parçalanmış bir kadın bırakıp gitmiş..)
Peki ya o da bir gün benim hayatımdan elleri cebinde ıslık çala çala çekip gittiğinde, benim bu parçalarımı arkasından kim toplayacak..?? Annem mi..?? Ablam mı...?? ( Onlar arasıra odamı toplamaya alışıklar yalnızca...Daha fazlasını istemek haksızlık olmaz mı..?)
İnsanoğlunun doğuştan fıtratında var bir kere... Her zaman bizim olmayana karşı bir sempatimiz olmuştur...
Çocukluğumdan bilirim bunu... Elimde eniştemin Rusya'dan getirdiği konuşan kocaman bir bebek varken; komşumuzun, kızına pazardan aldığı o vasıfsız küçük plastik bebeği elinden almak için yapmadığım munzurluk kalmazdı kızcağıza...
Bence gözümüzü artık fazla uzaklara dikmemenin vakti geldi... O kadar uzaklara odaklanmışız ki; belki de burnumuzun dibinde yanı başımızda, bize hak ettiğimiz değeri, sevgiyi ve ilgiyi fazlasıyla vermeye amade, sabırla bekleyen, sevgiyle bakan bir çift göz de ( ne renk olduğu hiç mühim değil.. ) bize odaklanmıştır....????
Şimdi lütfen koltuklarınızı dik duruma getirin, emniyet kemerlerinizi bağlayın...
Ve o çoookkkk uzaklardan yükseklerden ani bir inişe geçin.... Bu sert inişle biraz canımız acıyacak... Ama inanın ayaklarımız yere bastığı anda, bize sevgiyle kollarını açmış nice insanların farkına o an siz de varacaksınız.......
HEPİNİZE HAYIRLI İNİŞLERRRR............!!!!!!
Neşeyle kalınnnnnn...............:))
Neşe ÖZKAN
firarisozcukler@hotmail.com
DİĞER HABERLER
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na Son 30 Gün
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlar için geri sayım sürüyor.
“Ece Vahapoğlu’ndan Fitleşme Kampı!”
“Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul 2013 | Tuba Ergin”
“Dell Evlere Yepyeni Elektronik Serisini Getiriyor..”
“Uzun sözün kısası, festival başladı...”
“Şehrin Yeni Buluşma Noktası Şimdi JJ Pub Kanyon’da”
“Mavi Kıvanç’la Bu Kez “Modada Jean Efsanesi” Yazıyor!”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32