>

DİĞER HABERLER

Monologlar 8

"Küçük bir yaşta tehlikenin ne olduğunu öğrendiyseniz, bir gün başınıza gerçekten büyük bir şey geleceği ve paçanızı bu kez kurtaramayacağınızı sanırsınız." Ela Mermerci'nin yazısı için tıklayın!
 
   
 
 
     
Bu yüzden doktor; bana Venedik Mina Urgan’ın dediği gibi ölümü çağrıştırır. Küçük bir yaşta tehlikenin ne olduğunu öğrendiyseniz, bir gün başınıza gerçekten büyük bir şey geleceği ve paçanızı bu kez kurtaramayacağınızı sanırsınız. Hoş, bir gün hepimizin başına bir şeyler gelecek ama...

Boşlukta kalakalmıştım doktor. Venedik’teki günlerim beni çocukluktan çıkarıp yaşlı bir kadına döndürmüştü sanki. Çok büyük bir olay değildi belki yaşadığım ama bende bir çeşit travma oluşturmuştu işte. Hiçbir şeyden keyif alamıyordum. San Marco Meydanı’na gittiğimizde içimde bir hafiflik oluşuyordu bazen belli belirsiz. Kuşlar havalandıkça sanki kendi yaşıma geri dönecek gibi oluyor ve oradan ayrılmak istemiyordum. Aileme bunu nasıl açıklayabilirdim doktor, kendime bile açıklayamazken?

Derken maske takan insanlardan da korkmaya başladım, sıkıca annemin eline sarılıyordum. Başlarda annemin hoşuna gitmişti bu, çünkü ben o güne dek annesinin dizinin dibinden ayrılmayan bir çocuk olmamıştım. Ona sokuldukça sokuluyordum, o da keyifle gözlerimin içine bakıyor, saçlarımı okşuyordu sürekli... Ben hep annemin kucağına yatmak, mümkünse öyle dolaşmak istiyordum, biri beni tutkalla o kucağa yapıştırsın, orada kalakalayım...

Annem bir süre sonra sıkıldı; bu yakınlığın yanlış bir şeyin alameti olduğuna karar verdi ve yeniden kendine güvenen bir çocuk olmam için beni gözüyle takip edebileceği dükkanlara alışverişe göndermeye çalıştı. Güya çaktırmadan yapıyordu bunu... ‘Ela’cım, şu karşıdaki küçük dükkanda biraz önce nefis bir mavi eşarp gördüm, bak vitrindeki. Çok yoruldum, fiyatı şu kadar, Gidip onu bana alır mısın kızım?’. Önceleri koşa koşa gider, annemin dediğini yapar, bir zafer edasıyla paketi sallaya sallaya geri gelirdim şüphesiz. Ama o günler tarih olmuştu. Venedik’te Kaybolan ve Venedik’te Bulunan Ela diye iki ayrı hayatım vardı artık. Kaybolan Ela pes etmeyecek gibi görünüyordu.

Dolayısıyla annemin bir metre uzağına bile gitmek işime gelmiyordu. Türlü bahaneler buluyor ya da çocukça tepinerek dediğini yapmayacağımı haykırıyordum...

Annem babamdan yardım istemeye başladı. Babam her zaman yaptığı gibi beni kucağına oturtup masal anlatmak istedi o gün san Marco Meydanı’nda.

Masalın kahramanı hep ben olurdum ve buna bayılırdım. Babamın anlattığı masaldaki çocuk kayboluyordu... Birden kucağından yere atladım babamın, kaybolan çocuk masalı dinlemek istemiyordum... Bu dinlemeyi isteyeceğim en son masaldı...

Koşmaya başladım...
Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>