Nemrut’ta anlıyorum ki büyük şehirlerde kirli ışıklar aydınlatıyor günleri. Yıldızları hiç göremediğimiz için üzülmemiz gerektiğini, gözlerim Nemrut’tun kenarından gökyüne bakarken hissediyorum. Meğer, burada gördüğümüz şey gökyüzünün beşinci sınıf reprodüksiyonuymuş ama biz bunu bilmiyormuşuz.

Oysa burada yani İstanbul’da insanlar harekete devam ediyor. Hayat kendi başına buyruk yol alırken bir yandan önüne kattıklarını sürüklüyor. Benim gibiler dünyevi zevkler için sinema ve konser salonlarına, kafelere, artık ölüm tehlikesinin kol gezdiği sokaklara akıyor. Daha aklı başındakilerse muhtemelen yürüyüş parkurları, kitap sayfaları arasında kayboluyor. Aile yemekleri, okul arkadaşlarıyla görüşmeler, araya sıkıştırılmış sade ve sakin düşler bir de...

Oysa abartmak lazım. Madem ki bu yaz son senelerin en sıcak günlerinde bunalacağız. Baharın uzlaşmaya hazır günlerini iyi değerlendirmeliyiz. Bünyeyi ve cüzdanı yormayan aktiviteler için yapın hazırlıklarınızı. Doğanın kollarında zevkten eriyin. Hazır 19 Mayıs Geçlik ve Spor Bayramı için dört günlük kaçamak fırsatınız varken. Bırakın doğa sizin yerinize karar versin.

Ama beş yıldızlı otellerde ‘her şey dahil’ mantığından uzak durun lütfen. Kaslarınızı ve duygularınızı her şeyin dahil olmadığı ama yalnızca sizin olduğunuz bir tatil için kullanın.

Örneğin bu tatile uygun günlerde size gazete, tv ve radyolardan önerilen her türlü şeyin aksi istikametinde yol alın. Mükemmellik abidesi olarak tavsiye edilen hiçbir mekana, konsere gitmeyin, yeni çıkan kozmetik ürünlerine para yatırmayın. Yeni çıkış yapmış avantgarde bir grubun röportajını okumayın. Son yılların en iyi filmlerini izlemeyin. Göreceksiniz varlığınız darbe almayacak, hem ne kaybedersiniz canım?

Bu hafta tembellik haftası olsun. Doğanın kollarında şehvetsiz, etkinliksiz anlardan oluşan özgürlük fırsatınızın keyfini sürün. Kendinizle ve sevdiklerinizle daha yakınlaşırsınız. Sanırım hiç fena olmaz.
Hatta gitmediğiniz bir konserin parasını hayır için bir kuruma bağışlayın. Örneğin Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı’na yardım edin. Düşünün günde şiddete maruz kaldığı için başvuran 30 kadından birinin huzuru için bir şey yapmış olacaksınız. Buna katkınız olduğunu bilmenin keyfi hangi etkinlikten daha az zevklidir. Ya da birgün sizin oralara ihtiyaç duymayacağınızı kim garanti edebilir?

O zaman madem önerilere kulak asmamınızı öneriyorum o yüzden nereye isterseniz oraya gidin. Cunda, Ağva, Şile, Adalar... Ama benim favorim Kıyıköy. Pabuçderesi’nde kürek çekip nilüferlere bakmak istiyorum. 3. yüzyılda yapılan Aya Nikola Kilisesi'ni gezip keşişleri düşünmek bir de.

Arayanlar buldu...
Bu arada geçen Cuma gecesi Studio Live’da düzenlenen ‘Yalnız Kalpler Partisi’nde partner arayanların çoğu muradına erdi. Niyet belli olunca akıbet fazla şaşırtmıyor. Aradığınız şey konusunda yeterki ısrarcı olun, sonuç memnun edici olacaktır. Gelenler gerçekten kalpleri boş ve kendileri yalnızlıktan sıkılmış insanlardı. Sonuç ne oldu? Gece sonunda pek çok yalnız, çift olma yolunda ilerleyerek ayrıldı mekandan.

İlişkinizi ya da kendinizi kurtarın...
Bir de Kamil Bey’e seslenmek istiyorum. Kendisi eşinin soğukluğundan şikayetçi bir okurum. Çözüm olarak ‘yedek bir sevgili’ edinmek nasıl olur diye merak ediyor. Madem görüşlerimi sormuş, o zaman haddim olmayarak akıl verebilirim. Bence en başta ilişkinizi gözden geçirmelisiniz. Biliyorsunuz kadınlar cok hassas ve ince varlıkladır. Onları gözünüz gibi saklayıp, korumanız gerekir. İnsan soyunun kaliteli ve duygu dolu olarak sürmesi için bu hepimizin yapması gereken temel görev. Ayrıca seks bence duygusallıkla ilintili. Acaba ilişkinizde duygusal anlamda sorunlar mı var? Bunu haddim olmayarak söylüyorum ama sorunuzun yanıtı sanırım burada saklı.
Yedek eş konusunda size katıldığımı söylememem. Ancak eşiniz kabul ederse ve o da kendisine yedek eş bulmak isterse belki deneyebilirsiniz. Ama bana kalırsa dertsiz başınıza dert almayın ilişkinizi ya da kendinizi kurtarmaya bakın. Ayrılmak da bir çözüm olabilir. Herşey sizin niyetinizle ve ilişkiye bakışınızla ilintili.

Aslı Atasoy
asli@cosmoturk.com