Çocuk eğitiminde dayağa yer yok
Zannedersiniz ki ‘Oh bitti. Artık ben bunu adam ettim. Dayağın acısını bir daha unutmayacak’... Hayır. O acıyı sizden çıkarmanın yollarını arayacak.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Sabiha Paktuna Keskin, çocukların istenmeyen davranışlarını düzeltmede dayağın caydırıcı olmadığını vurgulayarak, “Uygun ceza, onun için ödül olabilecek şeylerden çocuğu yoksun bırakmaktır” dedi. Doç. Dr. Sabiha Paktuna Keskin, 100 ilköğretim öğrencisi üzerinde gerçekleştirdikleri bir araştırmada, çocuklardan yüzde 34’ünde depresyon, yüzde 16’sında da tedavi gerektirecek çok sayıda davranış bozukluğu belirlendiğini anlatarak, araştırmanın toplumsal örneklemeyi yansıttığı için önemli olduğunu söyledi. Depresyon ile anksiyete gibi davranış bozuklukları gösteren çocukların bu sorunlarının yaş gruplarından kaynaklandığını ve kalıcı olmayabileceğini ifade eden Doç. Dr. Keskin, ancak ailelerinin bu çocuklara yaklaşımının büyük önem taşıdığını bildirdi.
Ailenin çocuğa tutumu
Araştırmada ayrıca, “ailelerin, çocuklarının durumunu fark etmede okul yetkililerine göre daha dikkatsiz olduğunu” saptadıklarını kaydeden Doç. Dr. Keskin, ailenin çocuğa tutumunun davranış bozukluklarının düzelmesindeki büyük etkisine dikkat çekti. Doç. Dr. Keskin, “çocukların istenmeyen davranışlarını düzeltmede dayak yönteminin caydırıcı olmadığını” belirterek, “Dayak her zaman ödüldür” dedi. Araştırmada, “Dayak yediğiniz davranışları yapmadan önce ne hissediyorsunuz?” diye sorulan çocukların “heyecan”, “mutluluk” gibi yanıtlar verdiklerini dile getiren Doç. Dr. Keskin, ancak bu çocukların “yapmaktan en çok pişmanlık duyduklarının da yine aynı davranışlar olduğunu” ifade ettiklerini bildirdi.
Doç. Dr. Sabiha Paktuna Keskin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani ne yapmış oluyorsunuz? Dayakla bir çocuğa pişman olacağı şeyi bile hevesle yaptırtıyorsunuz. Yani bir davranışın gelecekte görülme şansını azaltmak şöyle dursun, artırıyorsunuz. O zaman dayak davranış bilimine göre ödül oluyor. Azarlamak da aynı şekilde. Neden böyle oluyor? Çok basit. Dövdünüz, çocuk kaçıyor, siniyor, ‘tamam, yapmayacağım’ diyor. Ama bu anlık yanıtıdır çocuğun. Sizin dayak davranışınızın geleceğe geçişi ise rövanş almayı doğurur. Siz de zannedersiniz ki ‘oh bitti. Artık ben bunu adam ettim. Dayağın acısını bir daha unutmayacak’... Hayır. O acıyı sizden çıkarmanın yollarını arayacak.”
“Dövüyorum dövüyorum yine yapıyor”
Doç. Dr. Keskin, bazı anne-babaların, “dövüyorum, dövüyorum yine yapıyor”, ya da “o kadar azarlıyorum yine aynı yaramazlığı tekrarlıyor” sözlerini çok kullandıklarını hatırlatarak, “ailenin çocuğu döverek aynı davranışı tekrar yapmaya teşvik ettiğini” söyledi.
Çocuğa verilecek cezanın ise ona seçtirilmesi gerektiğini anlatan Doç. Dr. Keskin, şunları kaydetti: “Uygun ceza, onun için ödül olabilecek şeylerden çocuğu yoksun bırakmaktır. Çocuk yoksun bırakanla da rövanş almaya çalışabilir. Bu olasılığı ortadan kaldırmak için de cezayı çocuğa seçtireceksiniz. İlk kötü davranışta hemen cezalandırmayacaksınız. ‘Bunu yaparsan bunu yapacağım’ diyeceksiniz. Yine yaptı, yine uyaracaksınız. Eğer bir daha yaparsa, örneğin; ‘bunu yaparsan sana televizyonu yasaklayacağım demiştim. Sen yine yaptın. Demek ki sen televizyonun yasaklanmasını istiyorsun’ diyeceksiniz. Yani sırf sinirlendiğiniz için hareket etmiyorsunuz. Çocuğa ‘evet galiba bunu ben seçtim’ dedirtiyorsunuz.”
DİĞER HABERLER
Türkler Evlilikte Az Çocuk İstiyor!
Yapılan bir araştırmaya göre Türkler, evlilikte eskiye göre çok çocuk istemediği açıklandı.
Gebeliği Engelleyen 5 Önemli Neden
Kısırlık tedavisi gören kadınlarda pek çok faktör başarıyı olumsuz etkileyebiliyor.
“Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali ‘Özüne Dönüyor’!”
“Bel ağrısının geçmesini beklemeyin!”
“Güzelliği Doğal Gıdalarla Yakalayın!”
“Bahar Depresyonundan Korunmanın Formülü Nedir?”
“Sosyal Medyadaki Estetik Reklamlarına Kanmayın!”
“Dipnot”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32