İş İlişkileri ve Problemleri
İş ilişkileri, kişiler arası ilişkiler problemleri, yaşamın bir parçasıdır. Problem yaratan 13 irrasyonel düşünce biçimi için ...tıklayın!
· Olaylardan değil, olaylara bakış açımızdan problemler oluşur.
· Tüm ruhsal problemler katılık, esnek olamamak, hoş görüsüzlükten kaynaklanmaktadır
Ellis insan ilişkilerinde problem yaratan 13 irrasyonel düşünce biçimi olduğunu ifade etmiştir.
1- FİLTRELEME
Tiyatroda bir oyun seyrederken tüm oyuncuları değil tek bir oyuncuyu izliyor ve onun başarısına göre oyun değerlendiriliyorsa, filtreleme yapılıyor demektir. Tek bir öğe seçilerek oyun hakkında karar verilmiştir. Aynı şekilde bir patron asistanından "şu" işi hızlı yapmasını istediğinde asistan "patron benim yavaş olduğumu düşünüyor" düşüncesi onun filtreleme yaptığını gösterir çünkü patron asistanından şikayet etmemiş ve "şu işi hızlı" yapmasını istemiştir.
Bu şekilde bütünün tek bir parçasını alıp değerlendirme yapmak bütünü görmeyi engeller ve körlük yaratır.
2- AŞIRI GENELLEME
Filtrelemenin tam tersi olan bir düşünce biçimidir. Bir arkadaşınız sizinle sinemaya gelmemiş ise "Beni sevmiyor" diye düşünmek aşırı genelleme yapmak demektir. Arkadaşınız sadece sinemaya gitmeyi kendi nedenlerine bağlı olarak istememiştir. Aynı şekilde bir kişi tek bir hata yaptığında " O kişi hep hatalı davranır " tanımlaması da aşırı genellemedir.
Kişi eşinden ayrıldıktan sonra yeni bir ilişkide başarısız olursa " Ben partnerimle anlaşamıyorum, ilişki kuramıyorum" genellemesi yapabilir. Oysa milyonlarca erkekten sadece iki tanesinde ilişkisi başarısız olmuştur. Burada "İnsanlarla anlaşamıyor muyum ? " diyerek aşırı genelleme yapmaktadır.
Aşırı genelleme de tek bir özellik bütünün tamamını oluşturur. Bu kişiler sürekli : sık sık - her zaman - asla - daima - hiç kimse - herkes - kesinlikle sözcüklerini çok sık kullanırlar.
3- ETİKETLEME
Etiketleme, bir olayda hata yapan birini yada kendimizi hemen aşırı genellemeden yola çıkarak etiketlemekdir. Kesirlerle ilgili bir problemi çözemeyen bir çocuğa " Sen aptalsın, matematiğe kafan çalışmıyor". İki akşam eve geç gelen eşine " Zaten hep geç gelirsin" genellemesi ile " Sorumsuzun Birisin" etiketlemesi gibi. Veya bir yemeği yaktığı için kendine ben " beceriksizin biriyim " etiketlemesi gibi.
4- KUTUPLAŞMIŞ DÜŞÜNCE
Burada insanları ya iyi - ya kötü - ya aptal - ya akıllı gibi iki ayrı kutupta kabul etme vardır. Kişi kendini de, ya karamsar ya da Polyanna gibi aşırı iyimser kabul eder. Kendini vasat börek yapan, güzel pilav pişiren, ütü yapmayı sevmeyen, kitap okuyup kendini geliştiren biri olarak kabul etmek yerine " Ben çok kötü , ben çok harika yemek yaparım, çok iyi insanım, çok kötü biriyim " kabul etmeleri vardır. Bir insan şu alanda iyi, şu alanda başarısız olabilir. İnsan kendisini ve diğerlerini iki ayrı uçlarda, AKLA-KARA olarak kabul etmesi irasyonel düşünce biçimidir.
5- ZİHİN OKUMA
Zihin okuma yansıtma olarak tanımlanan bir süreçtir. İnsanların bizim gibi hissedecekleri inancıyla düşünerek, ya da sezgi ile karşımızdaki kişinin bir hareketini anlamlandırıp sonuçlar çıkartmaktır. İnsanları yeterince dikkatli gözleme, dinlemek, anlamak ve hissetmek yerine, önyargı ve kendi öğretilerimizle yola çıkarak kararlar almak, sonuçlara gitmek, irrasyonel bir düşünce biçimidir ve zarar verir. Sabah asansöre binerken işiyle ilgili kafası çok karışık bir komşunun bizi görmemesine "Benimle konuşmak istemiyor" zihin okuması bir ön yargıdır ve sıkça yapılan bir hatadır.
6- FACİALAŞTIRMA - FELAKET TELLALLIĞI
Baş ağrısı yüzünden felç olduğuna inanmak, patronun " Bu yazıyı tekrar yaz " demesinden işten atılacağı sonucunu çıkarmak, ya da sevgilisiyle o gün buluşamayacak birisinin "Zaten beni sevmiyor" sonucuna ulaşması. Hata yapmaktan çok korkan kişilerin irrasyonel aksak düşünce biçimidir. Hata yapılabilir ve hayat devam eder esnekliği yoktur. Hataları yaşam deneyimine çevirmek yerine " ben berbat, beceriksiz biriyim, feci oldu bu durum " abartması vardır.
7- KONTOL YANILGISI
Burada çevreyi sürekli kontrol etme yanılgısı vardır. Çevremizdeki kişilerin başarısızlığından ve başarısından kendini sorumlu tutma düşüncesi irrasyonel bir düşünce biçimidir. Bunun karşıtı olarak çevremizdeki insanların duygu, düşünce ve davranışlarından da bireyin kendini sorumlu tutması irrasyonel bir davranıştır. Birey çevresindekileri memnun etmek için aşırı yüklenme ve uğraşıya girerek kendi potansiyellerini ve enerjisini kendine harcamak yerine başkaları için didinir durur.
8- MELİ - MALI
Meli malı lar bireye aile ve toplum tarafından öğretilirler. Her şey kanunlara bağlanmıştır hem birey hem de başkaları nasıl olacak tanımlanmıştır. Bunlar gerçekleşmediğinde birey benlik saygısını kaybedebilir.
· DÜRÜST OLMALIYIM
· MÜKEMMEL OLMALIYIM (öğrenci,evlat,eş vs.)
· SAKİN OLMALI- KIZMAMALIYIM
· HERŞEYİ ÖNCEDEN GÖREBİLMELİYİM
· HATA YAPMAMALIYIM
· ACELE ETMELİYİM
· BİRİNİ SEVDİYSEM SÜREKLİ SEVMELİYİM
· HEP MUTLU OLMALI, ACI ÇEKMEMELİYİM
· ALTTAN ALMALI, KENDİMİ SEVDİRMELİYİM
· ADİL OLMALIYIM.
Tüm aile içi öğretilerden öğrenilen meli malı larla davranmak yaratıcılığı yok eder ve diğer insanlar bireyin meli malı'larına uymadığında sert tartışmalar çıkabilir. Örneğin "Adil olmak" konusunda neyin adil, neyin değil olduğunu herkesten iyi bildiğini ifade etmek, kişiler arası ilişkilerde körlüğe neden olmaktadır.
9- DEĞİŞTİRME YANILGISI
Başka insanların kendi isteklerimiz doğrultusunda değişmelerini istemek aksak bir düşünce sistemidir ve bizi mutsuzluğa götürür. Herkesin kendi anayasasına göre karşısındakinden davranış beklemesi, çatışmalar doğurur. Her birey, ilişkide olduğu diğerinin farklılığını kabul edip, ilişkiyi yapılandırırken orta noktayı bulabilme becerisine sahip olmayı öğrenebilmedir.
10- SUÇLAMA
Karşısındakini suçlama ve kendini rahatlatma ya da kendini suçlama şeklinde ortaya çıkan bu aksak düşünce şekli bireyin gelişimini engeller. Bireyi etiketlemelere götürür.
11-FEDAKARLIK SEFERBERLİĞİ.
Değiştirme yanılgısı yerine, yani başkalarının bizim doğrularımızı yapmalarının tersine başkalarının istekleri ve doğruları yönünde davranmamız gerektiği ile yüklenmelidir. Kimseye hayır demeden, büyük bir fedakarlık göstererek yaşamak demek, başkalarının onayına ve ödülüne aşırı ihtiyaç duymak demektir. Ödül gelmediğinde öfke, kızgınlık ve hayal kırıklığı duyularak, nankörlükle karşılaştığına inanan bireyde depresyon ve somatik hastalıklar oluşabilir.
Dr.Tülay ARSU
DİĞER HABERLER
Kış Depresyonu ile Nasıl Başa Çıkılır?
Kapalı havalar, mevsimsel duygudurum bozukluğu’nu tetikliyor.
Kronolojik Yaş Mı Biyolojik Yaş Mı?
Uzmanlar, kronolojik yaş ve biyolojik yaşın birbirinden farklı olabileceğine dikkat çekiyor.
“Christmas Market İstanbul ile Yılbaşı Büyüsünü Tam Anlamıyla Yaşayın”
“İşte 217. haftanın yeni armağanları...”
“İnsanın yaşamında aradıkları...”
“Mutluluk Küçük Ayrıntılarda Gizlidir”
“Bitki Çaylarıyla İlgili 8 Önemli Uyarı”
“Hayatımızda Artık Baggu Bag`ler var. ”
“Plastik Cerrahi İçin Gidilecek 10 Şehir”
“Bebek İçin Alışveriş Önerileri ”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32