Hala hayal kurabilenlerden misiniz?
Kendinize sessiz, rahatsız edilmeyeceğiniz bir zaman dilimi ve yer yaratın. Çok değil 10 – 15 dk. yeter.
Bir de kendinizi tanıdığınızda, kendinize güvenip inandığınızda yaşamınız mucizelerle dolar.
Hala hayal kurabilenlerden misiniz?
Evet mi dediniz?
Ne mutlu size! Etrafımda geleceğini düşleyerek mutlu olan insanlar azalmaya başladı sanki.
Oysa ne güzeldir düş kurmak..
Hemen size minik bir öneride bulunayım, kolay bir yöntem…
Kendinize sessiz, rahatsız edilmeyeceğiniz bir zaman dilimi ve yer yaratın. Çok değil 10 – 15 dk. yeter.
Varsa bir de tütsü yakın şöyle hoş kokulusundan, mesela sandal, ya da tarçınlı bir koku:-) dilerseniz çok kısık ve hafif bir de müzik olsun fonda… ister oturun ister uzanın bir yere…loş olsun ortalık, ışık yerine yumuşak bir aydınlatma sağlayan mum da olabilir…
Sakinleşin, nefesleriniz düzenli ve yavaş olsun, dinleyin soluk alıp verişinizi.
Dikkatinizi odaklamaya veya zihni boşaltmaya çalışmayın, düşüncelerinizi durdurmak zamanla elde edilen bir durumdur, şimdi sadece sakin olun yeter, aklınızdan gelen geçene de izin verin sıkmayın kendinizi.
Sonra en çok istediğiniz şeyi düşünmeye başlayın.
Bu bir iş, ev, seyahat, kitap yazmak, sular seller gibi bir yabancı dil konuşmak, ünlü olmak, paraşütle atlamak, uçak kullanmak, uzaya gitmek, kutuplarda olmak ve daha pek çok şey olabilir, herkes benzeri hayalleri kurmuştur az çok…
Belirlediniz mi? Netleştirin şimdi onu… gözleriniz kapalı başlayın o resme bakmaya, canlandırın resminizi, büyütün olabildiğince, içine girin, aklınıza gelen bir şeyler olursa onları da ekleyin… ses ekleyin, koku bile ekleyebilirsiniz… hoşunuza gittiyse dilediğiniz kadar kalın orada, hatta uyumadan önce ki bir zaman diliminde yapıyorsanız öylece uykuya bile geçebilirsiniz, böylesi daha da yararlı ve güzeldir.
İşte… kendinize istediğinizi vermeye bununla başlayın, bu önerimi bir ilaç gibi düşünün, nasıl doktorun yazdığı ilacı dediği saatlerde her gün almaya özen gösterirsek bu öneriyi de her gün bir adet hap alıyormuşçasına mutlaka bir kez uygulamalısınız, olumlu sonuçlarını fark etmeyi unutmayın ama olur mu:-)
* * *
Hayat gizemli ve ürkütücüdür ve kurtuluşumuzun nereden geleceğini asla bilemezsiniz. Bazen hiç tahmin edemeyeceğiniz yerden gelir. Bütün canlılara Allah’ın kutsal hediyeleri, bütün yaşadıklarımıza da kutsal mucizeleri olarak bakalım ve öyle davranalım!
Sürekli araştırarak ve kendimi sorgulayarak yaşarım, bu yüzden de çevremde ki insanlar hep aynı soruyu sorarlar, “bu seni yormuyor mu?”
Üstüne üstlük herkese mutlu olmanın yollarını anlatmaya ve olumlu olmayı öğretmeye çalıştığımdan sık sık sorunları olanlarla birlikte olurum, o zaman da sorarlar bana “bunca olumsuzluktan etkilenmiyor musun?” diye…
İşte burada kendine güvenmek, inanmak ve kendini iyi tanımak devreye giriyor, tabi bir de en önemlisi Allah’a teslimiyet var. Bana hiçbir şeyin ve hiç kimsenin zarar verebileceğini düşünmüyorum, derin bir inancım var bu konuda, bu nedenledir ki olumsuzluklar ve neden/nasıl diye araştırarak yaşamak beni ne yoruyor ne de olumsuz etkiliyor.
Her şey de olduğu gibi bütün bu özellikler mucizelerin oluşumunda da çok etkili.
Benim ne istersem olacağına, ne dilersem bana verileceğine dair inancım öylesine güçlüdür ki sık sık küçük büyük mucizeler yaşarım.
Mesela bir kutu almaya karar verdiğimde birkaç tane birden hediye gelmesi, beyaz bir ayakkabı istediğimi söyledikten yarım saat sonra beyaz bir ayakkabı gelmesi, bulunması mümkün olmayan bir anda gerekli olan bir paranın ertesi gün elimde olması minik somut örneklerdir, daha onlarca somut soyut mucize sayabilirim size, yeter ki siz izin verin ve bir kez mucize yaşadığınızda onun farkına varın, sonra şükredin, hem de yüksek sesle şükredin, sonra da bırakın gerisi gelsin, artık kendinizi mucizeleri almaya açabilirsiniz:-)
Ben hayatımın ikinci bölümünü yaşamaya başladığımdan bu yana hatırlamaya ve yeniden öğrenmeye de başladım, eskiden bildiğim ama tam olarak anlamını kavrayamadığım pek çok “güzel söz” ve “atasözü” nü de şimdi keyifli bir farkındalıkla inceliyorum.
Artık yazılarımı okuyanlar biliyorlar ki ben 40 lı yaşlardan sonra hayatımın ikinci bölümünü yaşıyorum, eskiden korkularım vardı bolca, komplekslerim vardı olduğundan bile bihaber olduğum… kusurlarım da vardı görmekten hep kaçtığım… bir de bağımlılıklarım, olmazsa olmazlarım vardı.
Nedense asabiyetin, kinin, nefretin, hüznün, sevincin, coşkunun, huzurun ilk önce kendimize, bize dokunduğunu unuturuz zaman zaman, üstelik inkar ederiz, kusurlarımızı görmez ve kabul etmeyiz.
Şimdi kendimle barışığım, kendimi seviyor ve takdir ediyorum, anladım ki hayat bir AYNAYMIŞ, tıpkı aynaya baktığınızda karşınızda size gülümseyen bir SEN varsa, hayat da siz gülümseyince size gülümseyen ayna gibiymiş.
İşte bu sözü de hep okur ya da duyardım ama şimdi artık sadece duymuyorum BİLİYORUM :-)
Sadece kendimle ilgileniyor ve kendim için yaşıyorum, bencilce değil elbette, arada ince bir çizgi var kendim için yaşamakla bencil olmak arasında, şimdi o çizgiyi de görebiliyorum…
Kendi ruhumu besliyorum, beslendikçe de çevreme daha yararlı olduğumu fark ediyorum.
En yakın çevreme bakınca, önce oğlum ve kızımda görüyorum yeni BEN in etkilerini, çocuklarımı özgür bıraktığımı ve onların daha da mutlu olduğunu hissediyorum.
Yaşamla aramda harika bir alışveriş var, ne verirsem onu aldığımı öğreniyorum.
Sadece kendimizle barışınca bile pek çok şey kendiliğinden oluveriyor.
Oğlum 25 yaşında ve benimle saatlerce konuşmaktan keyif aldığını söylüyor, herkese evde özel psikologunun olduğunu sık sık söylüyor, kızım 19 yaşında ve benimle her yerde övünüyor, seni seviyorum diye sarılmaları bile değişti:-)
Daha önce ki yazılarımı okuyanlar bilirler, eski ben, değişimden önce intihar etmeyi düşünecek hale gelmişti, dolayısıyla da çevremde kimse kalmamıştı ve çocuklarım da üzgün ve mutsuzdu…
Umutsuzsanız aynadan bakan yüz de umutsuz bakar, kendinize inanmazsanız ayna da size inanmıyordur, sevgi dolu değilse yüreğiniz, kırgınlık ve öfkeler duruyorsa bir köşesinde ayna da size severek bakmaz, işte bu kadar basitmiş özgürlük, yaşam sizin verdiklerinizi size geri veriyor, siz sevgi oldukça, sevgiyi yaydıkça özgürleşiyorsunuz, gerisi de MUCİZELER DOLU BİR SÜREÇ…
Ben buyum diyebilmek öyle güzelmiş ki…
Peki siz kim olduğunuzu biliyor musunuz?
Kişisel Gelişim ve Danışmanlık alanına girmeden önce NİYET etmiştim, benim bir adımda BİLGE olsun ve ben danışman ve öğreten kişi olayım diye… işte mucizelerimden biri de budur, şimdi oradayım ve öğrenmeye devam ediyorum :-)
Sizin başka bir adınız var mı?
Kendinize bir isim daha verin, bu sizin kendinize verdiğiniz değeri anlatan bir isim olsun olur mu?
Hedefinizi, hayallerinizi, amacınızı ya da aslolan sizi, özbenliğinizi anlatan bir isim olsun.
ENERJİNİZİ, HAYALLERİNİZE VE HEDEFİNİZE VERİN….
Korkulara ve bağımlılıklarınıza değil.
VE KENDİNİZİ BIRAKIN, AÇIN KAPILARI MUCİZELER GİRSİN İÇERİ:-))
Kaynak: Alıntı
DİĞER HABERLER
Kış Depresyonu ile Nasıl Başa Çıkılır?
Kapalı havalar, mevsimsel duygudurum bozukluğu’nu tetikliyor.
Kronolojik Yaş Mı Biyolojik Yaş Mı?
Uzmanlar, kronolojik yaş ve biyolojik yaşın birbirinden farklı olabileceğine dikkat çekiyor.
“98. haftanın armağan kazanan şanslı cosmoturk okurlarımız...”
“Altın Portakal’a Türkan Şoray Damgası!”
“Üzümün saf gücü ile cildinizi koruyun”
“Yay Burcunun Vazgeçemediği Tutkusu Ne?”
““Gurmefest İstanbul”da:Ayhan Sicimoğlu&Latin All Stars Rüzgarı Esecek”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32