Yudum yudum sağlık: Su
İnsanın yaşamını devam ettirmesi için en az oksijen kadar önemli olan suyun, vücutta pek çok görevi de bulunuyor.
İnsan yapısı, yemek yemeden dört hafta yaşayabilirken, su içmeden yaşayabilme süresi ise sadece 3-4 gün. İnsan bedeninin 2/3’ü sudan oluşurken, her insanın kendini zinde hissetmesi için günde 2.5 litre suya ihtiyacı bulunuyor. Eğer vücutta az su bulunursa, kan yoğunlaşıyor ve bu da organlara çok az miktarda oksijen ve besin maddesi taşınmasına neden oluyor. Fakat içtiğiniz su miktarı çok aşırıya kaçarsa, bu da vücut için olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Çünkü böbrekler aşırı çalışır ve sık sık tuvalete çıkmanıza neden olup, vücudunuzdaki kalsiyumun atılmasına neden olur.
Vücudunuzun su alımının yeterli olup olmadığını anlamanın en etkili yolu, idrara dikkat etmek. Açık renkli idrar, su ihtiyacını doğru karşıladığınızı gösterir. Eğer idrarınız koyu renkli ise, bu yeterince su almıyorsunuz anlamına gelir.
SUYUN VÜCUT İÇİN ÖNEMİ
Vücut sıvılarında bulunarak, eklemlerin kayganlaşmasına neden olur.
İdrarla zararlı maddelerin atılmasını sağlar.
Tükürük ve mide salgısında bulunarak, besinleri sindirir.
Hücre ve kas dokularını güçlendirir.
Karbonhidratları, yağları, proteinleri, hormonları ve oksijeni, kanda bulunarak kaslara taşır. Zararlı maddeleri dokulardan uzaklaştırmayı sağlar.
Cildi gerginleştirir, parlaklık kazandırır.
ŞİŞMANLIĞA KARŞI SU
Vücudun su toplamaması için, bol miktarda su içmek gerekir. Su miktarında azalma oldukça, vücutta depolanan yağ miktarı da artmaya başlar. Nedenine gelince; böbrekler yeterli miktarda su almazlarsa, iyi çalışmazlar. Bu görev de karaciğerin olur. Karaciğer böbreklerin görevini üstlendiğinde ise, daha az yağı enerjiye dönüştürür. Bu da zayıflamayı son derece olumsuz etkiler.
Vücut özellikle geceleri su almadığı için, sabahları uyandığınızda hemen bir bardak su içmeyi ihmal etmemelisiniz. Öğlen ve akşam yemeklerinden önce içeceğiniz bir bardak su, iştahı bastırıp, mideyi doldurur ve sindirime iyi gelir. Spor yapmadan önce içilen bir bardak su da yine metabolizmayı çalıştırırken, kas glikojeninin tükenmesinin önüne geçer.
SUYUN RAHATLATICI ETKİSİ...
Günün tüm yorgunluğundan ve stresinden arınmanız için yapmanız gereken en önemli şey; şöyle bol köpüklü bir banyo. Suyun rahatlatıcı etkisi, aslında sandığımızdan çok daha fazla...
Su sadece temizlenmek için değil, arınıp, yenilenmek ve yorgunluktan kurtulmak için de birebir...
Yıkandığınız suyun sıcaklığının, ne çok sıcak ne de çok soğuk olmamasına özen göstermelisiniz. Çok sıcak su, kanın yüze doğru hücum etmesine neden olur ve ana merkezler görevini daha zor yaparlar. Sıcak su, bazı dolaşım bozukluklarını da doğurabilir, kalbi zayıf olanlar üzerinde ise daha kötü etkiler yaratır. Sıcak suyun bir dezavantajı da, deriyi yumuşatması ve varislerin daha da ortaya çıkmasını sağlamasıdır. Bunun yanı sıra çok soğuk suyun da bazı zararları bulunur:
Özellikle yaz aylarında tercih edilen soğuk su, serinletmek yerine aksine terletir. Kan damarlarının önce daralmasına, ardından hemen genişlemesine neden olur. Bu nedenle, ideal banyo suyunun sıcaklığı, 33 ile 37 derece arasında değişir. Eczaneden alacağınız bir termometre ile suyun sıcaklığını ölçmeniz mümkün. İdeal su sıcaklığı içerisinde, en az 15 dakika kalmayı da ihmal etmemelisiniz...
DERİYE KAYBETTİĞİ SUYU YENİDEN VERİN
Eğer banyo çıkışında vücudunuzda kırmızılık oluştuysa ve kaşınıyorsanız, suyunuz fazla klorlu ya da kireçli demektir. Kireçli su ise, vücudu kurutup, sertleştirir. Bunun için, banyo sonrası, vücudunuza nem kazandıracak kremler sürmenizde fayda var.
Kokulu ve renkli banyo tuzlarından kattığınız suda yıkanırsanız, tuzların canlılık verme ve yorgunluk alma özelliğinden de faydalanabilirsiniz. Gülsuyu ve gliserin eklenmiş su ile yapılan banyo ise, deriye kaybettiği suyu yeniden verir.
Banyo köpüğünün içinde yer alan maddeler su ile temas ettiğinde, karbon gazı çıkmasını sağlar. Bu gaz tabakası da suyun içinde dağılıp, vücut ısısının etrafa yayılmasını önler. Vücudu terletip zayıflattığı gibi, vücuttaki zehirlerin de atılmasını sağlar. Ayrıca sinir sistemini gevşetmesi de, köpüğün özelliklerindendir. Fakat köpüklü banyoların bir de zararı vardır ki, bu da, köpüğün içinde hassas derileri kurutan yağ alıcı madde bulunmasıdır. Bunu da yine çeşitli krem ve sütlerle takviye ederek giderebilirsiniz. Özellikle yosunlu losyonlar kullanmanızı tavsiye ederiz. Banyo sırasında cilt karbon gazı emdiği için, sudan çıkınca derin derin nefes alıp vermeyi de ihmal etmeyin!..
Yüzümüzün cildi çok daha hassas olduğu için, tuz içeren ve bu nedenle de kuvvetlendirici etkisi olan bir maden suyuyla yüzünüzü yıkayabilirsiniz. Yağmur suyunun saflığını hissedeceğiniz bu yıkama işlemi, cildinizin tazeliğini uzun süre korumasını sağlayacaktır.
Kaynak:
www.formdakal.com
“Rock Müziğin En Popüler Gruplarından Athena ve Duman Garajistanbul Sahnesi`nde! ”
“Nicole, Tom Cruise'a dargın!”
“Markalar Black Friday (Kara Cuma) Kampanyalarında Nelere Dikkat Etmeli?”
“Kış Düğünleri İçin Beş İpucu”
““Atelier Zest’ten Romantik ve Çarpıcı Yılbaşı Koleksiyonu””
““Dünyada Tek Başına” Prömiyeri 29 Şubat’ta Zorlu Psm’de!”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32