Unutkanlık ne zaman hastalık?
Yaşam ritminizi bozuyor, günlük aktivitenizi engelliyorsa... İşte unutkanlara öneriler...
Unutmak, gündelik yaşantımızın bir parçası. Hemen her şeyi unutabiliyoruz, bazen randevuları, öğrendiklerimizi, telefon numaralarını, bazen de isimleri, yüzleri ya da anahtarımızı koyduğumuz yeri... Bu durum aslında insan karakterinin bir parçası. Bazılarımız hafızamızda daha fazla bilgi barındırabilir ve bunları çok daha kolay hatırlarken, bazılarımız bu kadar becerikli değildir ve "unutkan" sıfatı alıverir.
Bu nedenle yaşam koşuşturması içinde tek başına bazı olayları unutmak ciddi bir sorun ya da hastalık anlamına gelmiyor. Ancak, günlük aktivitelerimizi yerine getiremeyecek kadar çok unutur, artık iş yapamaz ve sorumluluklarımızı gideremez hale geldiysek harekete geçme zamanı gelmiş demektir.
Unutkanlığın sorun olarak kabul edilebilmesi için belli bir sıklıktan söz etmek mümkün değil. Eğer yaşadığı unutkanlık kişinin yaşam standardını düşürüyor ve günlük aktivitesini bozuyorsa önlem alınıp tedavi edilmesi gerekiyor.
HER YAŞTA OLABİLİR
Unutkanlık aslında büyük oranda psikolojik sorunlardan kaynaklanıyor. Ancak, organik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan unutkanlıklar da kişinin hayat standardını etkiliyor. Bir problem olarak unutkanlığın, gençlerde ve yaşlılarda ortaya çıkmasına göre farklı anlamlar taşıdığını söyleyen Acıbadem Hastanesi Bakırköy, Nöroloji Uzmanı Dr. Elif Ilgaz, unutkanlığın her yaş grubunda yaşanmasına karşın, belirgin yaşlarda ortaya çıkan hastalıkların unutkanlığa daha fazla neden olduğunu söylüyor.
Dr. Ilgaz, gençlerde ortaya çıkan unutkanlığın en büyük nedenini günlük yaşam stresine bağlıyor. Yoğun iş temposunda çalışan ve beynine sürekli yeni bilgi kaydetmek durumunda kalan ve gergin olan kişiler daha unutkan olabiliyor. Bu nedenle unutkanlık şikayetiyle hekime başvuran gençlerde unutkanlığın psikolojik kökeni ile birlikte organik nedene bağlı olup olmadığı da araştırılıyor.
Gençlerde ortaya çıkan unutkanlığın organik nedenlerine bakıldığında, ilk sıralarda troidin iyi çalışmaması ve B12 eksikliği geliyor. Dr. Ilgaz, unutkanlık nedeniyle gençleri hekime getiren korkuların başında “Alzheimer mıyım” endişesinin yattığını anlatıyor.
Özellikle son dönemlerde toplumda alzheimer konusundaki bilgi düzeyinin yükselmesine paralel olarak böyle bir yanılgının da ortaya çıktığını belirten Ilgaz, bu sonucu unutkanlıkla alzheimer’in aynı şey olarak algılanmasına bağlıyor ve şöyle konuşuyor:
“Unutkanlığın organik nedene bağlı olarak ortaya çıktığı durumların başında elbette alzheimer geliyor. Ancak alzheimer 60 yaş ve üzeri kişilerde ortaya çıkan bir durum. Bu yaşlardaki unutkanlığın da alzheimer olarak tanımlanabilmesi için, kişinin yakın hafızası etkilenmiş, söylediklerini tekrarlıyor, kişilik değişikleri ortaya çıkmış, hayal görmeye başlamış, uyku uyanıklık döngüsünün bozulmuş olması gerekiyor. Yani alzheimer yaşla birlikte ortaya çıkmakla birlikte yaşlılığın doğal sonucu değildir. Bu nedenle yaşlılıkta ortaya çıkan her unutkanlığı alzheimer olarak tanımlamak da yanlış olur.”
Hafif kognitif bozukluğu olan kişilerin alzheimer'e dönüşüp dönüşmeyeceği tam olarak bilinmiyor. Ancak diyabet, hipertansiyon gibi damar sağlığını bozan kronik hastalıkların etkin kontrol edilmesi unutkanlık gelişiminin önüne geçilmesi için önemli. Dr. Elif Ilgaz, kalp damar sağlığını koruma ve sağlıklı yaşam adına yapılacak her türlü çalışmanın unutkanlık üzerine pozitif etki yarattığını anlatıyor ve yüksek kolesterol, obezite, sigara içmek gibi yaşam stili değişikliği gerektiren durumlarda düzenli egzersiz yapmak, sigarayı bırakmak, sebze ve meyve ağırlıklı beslenmenin etkili olabileceğini belirtiyor.
KİŞİLİK ÖZELLİĞİ
Unutkanlığın aslında insana ait bir kişilik özelliği olduğunu ve her unutkanlıkta patolojik bir sonuç aramanın doğru olmadığını anlatan Acıbadem Etiler Polikliniği Psikiyatri Uzmanı Dr. Özay Özdemir ise, ağırlıklı nedeni psikolojik olan unutkanlığı "ağrı"ya benzetiyor. Ağrının çoğu kez bir sorunun bulgusu olabildiği gibi, unutkanlığın da bazı durumlarda psikolojik bir semptom olabileceğine dikkat çeken Dr. Özdemir, kişinin unutmasının ruhsal sağlığını koruyucu bir işlev gösterebildiğini de vurguluyor. Bir kişinin ne kadar unutup unutmayacağını, o kişinin doğumundan itibaren geçirdiği psikoseksüel evreler ve bunun sonucunda ortaya çıkan ruhsal ve kişilik yapısı etkiliyor.
Sosyal hayatını etkiler boyutta bir unutkanlık yaşayan kişinin kendisine geldiğinde öncelikle değerlendirme sürecine tabi tutularak sorunun nedenini bulmaya çalıştıklarını söyleyen Dr. Özdemir, gerçekleştirdikleri süreçle ilgili şunları anlatıyor:
PSİKOLOJİK Mİ, ORGANİK Mİ?
"Buradaki ilk ayrım, sorunun psikolojik ya da organik bir nedenden kaynaklanıp kaynaklanmadığı oluyor. Herhangi bir organik nedene bağlı olduğuna dair bir şüphe de olsa kişi nörolojik değerlendirilmeye alınıyor. Bazen hem psikolojik hem de organik nedenler unutkanlığa kaynak olabiliyor. Bu ayrımı hastayla konuşarak da tespit etmek mümkün olabiliyor.
Ancak bu noktada hastanın yaşı, yaşadığı kültür, ortam, bulunduğu durum, bu sürecin içinde olduğu durum gibi farklı parametreler değerlendirilerek sonuca varılmaya çalışılır. Örneğin gelen kişi 60 yaşın altındaysa organik nedenlerden uzaklaşılıyor."
Özellikle büyük şehirlerde yoğun stres altında yaşayan kişilerde, hemen her yaş grubunda unutkanlık gözlenme ihtimali yüksek oluyor. Ancak burada göreceli bir durum ortaya çıkıyor. Çünkü büyük şehirlerde ve daha sistematik bir yaşam tarzı olan kişilerin yaşayacağı unutkanlıklar onların yaşamlarını birebir etkilediği için bu grup hekime daha çabuk geliyor.
Ancak hayatı bu kadar sistematik olmayan, örneğin köyde yaşayan bir kişinin yaşayacağı bir unutkanlık onun gündelik yaşantısı üzerinde çok büyük olumsuzluklar yaratmayacağı için farkında olmadan bu durumu yaşıyor olabilir.
Bu nedenle unutkanlığın yoğun olarak görüldüğü kesimleri sıralarken burada bir görecelilik söz konusu.
Unutkanlığın psikolojik altyapısı değerlendirildiğinde ortaya öncelikle depresyon ve anksiyete çıkıyor. Yani unutkanlık nevrotik bir semtom olarak ortaya çıkmamışsa büyük oranda altta yatan neden depresyon oluyor.
Psikiyatride en sık görülen bozukluklar olan anksiyete bozuklukları, psikolojik gerilim, kaygı, nedensiz korku olarak tanımlanıyor ve anksiyete bozukluklarının altına çeşitli hastalıklar giriyor. Bunların başında da panik bozukluğu geliyor. Bu nedenle panik yaşayan kişilerde de unutkanlık gözlenebiliyor.
ANKSİYETE VE DEPRESYON
Dr. Özdemir, unutkanlığın anksiyete bozukluklarında ve depresyonda ortaya çıkış nedenlerini şöyle anlatıyor: "Unutkanlık her iki durumda da ya, temel bir psikolojik mekanizmayla birlikte sonradan bir semptom olarak ortaya çıkar, ya da diğer belirtiler unutkanlığa neden olur. Her iki hastalıkta da kişinin dikkatini bir noktaya toplaması güçtür, konsantrasyon güçlüğü yaşar. Beyninde birçok şey dolaşır ve karmaşa halindedir, bunun sonucunda kişide unutkanlık ortaya çıkar. Bazı ruhsal yapılar unutkanlık semptomunun ortaya çıkmasına eğilimlidirler. Ancak hangi kişilik yapısında olursa olsun anksiyete ve depresyon yaşıyorsa büyük oranda unutkanlık sorunuyla karşı karşıya kalacak demektir."
RAHATSIZLIĞIN TEDAVİSİ
Unutkanlıkta tedaviye geçmeden önceki tanı değerlendirme aşaması en güç aşamayı oluşturuyor. Çünkü neden doğru tespit edildikten sonra hastalığa ilişkin bir tedavi uygulanabiliyor. Yani ayrıca unutkanlığa yönelik "unutkanlık tedavisi" diye bir tedavi bulunmuyor.
Dr. Özay Özdemir’in verdiği bilgiye gere, unutkanlık şikayeti ile gelen kişilerin büyük çoğunluğunda neden, depresyon ve anksiyete bozukluğu olduğu için tedavi de buna göre şekilleniyor. Yani ilaç tedavisi ve psikoterapi uygulanarak çözüm buluyor. Unutkanlık yaşayan kişilerde soru
“Herkesin buluşma noktası, Midpoint”
“Kadınların Renkli İç Dünyası”
“Tatile Çıkarken Gözünüz Arkada Kalmasın!”
“36.Güzellik ve Bakım İstanbul Fuarı Yarın Başlıyor”
“Türkler Tatile Çıkınca Haber Detoksuna Giriyor”
“Herry’den yaz keyfi şortlar…”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32