Klinik Farmakoloji Derneği, Türkiye Baş Ağrısıyla Savaş Derneği ve Türkiye Baş Ağrısı Derneği’nden oluşan konsorsiyum sağlık alanında bir ilke imza atarak Türkiye’nin en kapsamlı “Bilimsel Ağrı Envanteri”ni çıkarttı. Klinik Farmakoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Cankat Tulunay tarafından 23 Ağustos’ta düzenlenen bir basın toplantısıyla açıklanan sonuçların, “Ağrısız Bir Türkiye”ye ışık tutması amaçlanıyor.

Türkiye’nin 7 bölgesinde 4 bin kişinin katılımı ile gerçekleştirilen araştırma ile ağrı çeşitlerinin bölgelere, cinsiyete ve yaşlara göre dağılımı, ağrının yaşam standartlarına ve sosyal hayata etkisi, tedavi yöntemleri, ekonomik maliyeti gibi noktalar aydınlığa kavuşturuldu.


Türklerin En Çok Başı Ağrıyor
Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Prof. Dr. Tulunay, Türkiye’nin yüzde 69’unun yani yaklaşık 48 milyon kişinin ağrıyla yaşadığını ve bunların büyük kısmının kadınlar olduğunu açıkladı. Türkiye’den en çok yaşanan ağrı çeşidinin baş ağrısı olduğunu belirten Tulunay, araştırma sonuçlarına göre Doğu Anadolu Bölgesi’nin en çok ağrı çeken bölge olduğunu kaydetti. Yaşlandıkça ve gelir seviyesi düştükçe ağrıların kronikleştiğine dikkat çeken Tulunay, kentli ve genç insanların ise akut ağrıdan muzdarip olduğunu ifade etti.


En sık kullanılan ağrı kesici Aspirin
Ağrılarımızın şiddetli ve sık olduğunu belirten Prof. Dr. Cankat Tulunay, Türkiye’de ağrı yaşanların yüzde 85’inin ilaca başvurduğunu açıkladı. Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de en sık kullanılan ağrı kesicinin ‘Asprin’ olduğunu söyleyen Prof. Dr. Tulunay, yine araştırma sonuçlarına göre Asprin’nin tercih edilmesinin en önemli nedenleri; ağrıları hızlı kesmesi, diğer ilaçlara göre daha etkili olması ve daha ekonomik olması şeklinde açıkladı.


Ağrımızın nedenini bilmiyoruz
Türkiye Bilimsel Ağrı Araştırma’sının sonuçlarına göre ağrı yaşayanların yüzde 58’i ağrısının nedenini bilmiyor. Ağrının teşhis ve tedavisi için en az üç doktor değiştirildiğini belirten Prof. Dr. Cankat Tulunay, kronik ağrı yaşamasına karşın hala doktora gitmeyenlerin oranın ise yüzde 21 olduğunu açıkladı. Ağrının tedavisi için alternatif yöntemlerin de denendiğini belirten Tulunay, tedavi yöntemleri ile ilgili medyanın önemli bir bilgi kaynağı olduğunun da araştırma ile ortaya çıktığını kaydetti.

Ağrı nedeni ile yürüyemiyor, günlük işlevleri yerine getiremiyoruz
Ağrının sosyal yaşamı olumsuz etkileyen önemli bir faktör olduğunu belirten Prof. Dr. Tulunay, “Kronik ağrı yaşayanların yüzde 52’si kendini sürekli yorgun hissediyor, yüzde 11’i artık yürüyemiyor, yüzde 10’u ise ağrılarından dolayı artık cinsel ilişki yaşayamıyor” dedi. Ağrı araştırmasına göre kronik ağrı çekenlerin yüzde 36’sı tedavi için tüm parasını harcamaya hazır. Kronik ağrı çekenlerin yüzde 25’i ise bazen ölümü bile düşünecek kadar şiddetli ağrı yaşıyor. Hissettikleri ağrı ve konsantrasyon sağlayamadıkları için kronik ağırı yaşayanların yüzde 21’i işini kaybediyor.

Prof. Dr. Tulunay, yurtdışıyla karşılaştırma da yaparak, yaşlı nüfus nedeni ile Avrupa’da kronik ağrı yaşama süresinin Türkiye’den daha uzun olduğunu belirtti. Tulunay, Avrupalılar’ın ilaca bağlı hale gelmekten daha çok endişe ettiğini ve daha kontrollü ilaç kullandığının da araştırma ile ortaya çıktığını söyledi.