Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Kuru, 'sessiz hırsız' olarak adlandırılan osteoporozun (kemik erimesi) dünyada en yaygın görülen kemik hastalığı olduğunu hatırlatarak, fazla kahve ve kola içilmesinin kemik erimesini artırdığını, bu hastalığa yakalananların düzenli yürüyüş yapması, günde 1000-1500 miligram kalsiyum ve 400-800 ünite D vitamini alması gerektiğini söyledi.

OMÜ Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ömer Kuru, dünyada her yıl osteoporoza bağlı 3 milyonun üzerinde kırık meydana geldiğini, araştırmalara göre 50 yaşın üzerindeki her 2 kadından birinde osteoporoza bağlı bir veya daha fazla kırık oluştuğunu ve bunun sağlık maliyetinin sadece ABD'de 15 milyar doları aştığını belirtti.

Osteoporoza bağlı kırıkların vücudun her tarafında görülebilmekle birlikte sıklıkla omurga, el bileği ve kalçada meydana geldiğini ifade eden Doç. Dr. Kuru, "Omurgada oluşan çökme kırıkları, kronik sırt ve bel ağrılarına neden olarak, kişilerin yaşam kalitesini önemli ölçüde bozmaktadır. Kalça kırıklarında ise durum daha vahimdir.

Kalça kırığı geçirenlerin yüzde 12-20'si kırığı takiben ilk yıl içerisinde ölmekte, üçte biri bakımları için tam bağımlı hale gelmekte ve yüzde 50'si ise kırık öncesi duruma dönememektedir. Tüm bu yönleriyle osteoporoz çok önemli bir halk sağlığı problemi oluşturmaktadır" dedi.

Osteoporozun çok uzun yıllar sessiz kalan sinsi bir hastalık olduğunu, bu yüzden 'sessiz hırsız' olarak da adlandırıldığını kaydeden Doç. Dr. Kuru, "Osteoporoz belirtileri ancak kemik kırıldıktan sonra ortaya çıkar. Omurga kırıklarında sırtın iki yanında, vücuda yayılan ağrılar görülür. Tekrarlayan omurga kırıklarında kronik sırt ağrıları, boyda azalma ve kamburlaşma meydana gelir" diye konuştu.

Kemik yoğunluğunun büyüme çağı boyunca arttığını ve 25 yaşında zirveye ulaştığını, devamında 10 yıl boyunca sabit kaldığını, 35 yaşından sonra yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak her yıl 0.3 ila 0.5 arasında bir kayıp meydana geldiğini belirten Kuru, kadınlarda menopoz döneminde östrojen hormonundaki eksiklikten dolayı kayıp hızının arttığını ve yıllık yüzde 2 ila 5'lere ulaştığını, bu yüzden osteoporozun kadınlarda önemli bir sağlık problemi haline geldiğini vurguladı. Doç. Dr. Ömer Kuru, şöyle devam etti:

"Osteoporoz için risk faktörlerini; beyaz ırktan ince, narin yapılı kadınlar, annede osteoporoz ve buna bağlı kırık olması, alkol, sigara ve kafein tüketimi, düzenli egzersiz yapılmaması, yeterli miktarda kalsiyum ve D vitamini alınmaması olarak sıralayabiliriz. Kortizon, epilepsi hastalarının ve guatr hastalarının kullandığı ilaçlar kemik sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Osteoporozun erken teşhisi için kemik mineral yoğunlunun ölçülmesi gerekir. Bu kalça veya omurgadan DEXA yöntemiyle ya da topuktan kemik sonometresi yöntemleriyle yapılabilir. Osteoporoz daha çok kadınlarda görünen bir hastalık. Ancak her 8 erkekten birinde osteoporoz görmek mümkün."

Osteoporoz tedavisinin amacının kemik yoğunluğunu ve gücünü artırmak suretiyle kemik kaybını ve kırık oluşumunu önlemek olduğunu bildiren Doç. Dr. Ömer Kuru, osteoporozdan korunmanın yollarını ise şöyle açıkladı:

"Kalsiyum ve D vitamininden zengin bir diyetin alındığı, sigara ve alkolün kullanılmadığı, düzenli egzersizin yapıldığı bir yaşam biçimi. Kemik kaybını azaltan ve kemik gücünü artıran ilaçların kullanılması. Düzenli egzersiz yapanlarda kemik kütlesinin arttığı ve düşme riskinin azaldığı gözlenmiş.

Osteoporoz için en iyi egzersiz yürüyüş. Haftada en az 3 gün 1-2 saat tempolu yürüyüş hem düşme riskini önlüyor, hem de kemik yoğunluğu üzerine olumlu etkileri var. Hayatı boyunca günde bir paket sigara içenlerde kemik kütlesindeki normal kayba ilaveten yüzde 5-10'luk kayıp meydana geliyor. Ayrıca sigara içen kadınlar erken menopoza giriyor. Fazla kahve, kola içilmesi kemik erimesini artırıyor. Özellikle çocukları koladan uzak tutmamız gerekiyor. Normal kemik yoğunluğunun devam ettirilebilmesi için günde 1000-1500 miligram kalsiyum ve 400-800 ünite D vitamini alınması gerekiyor."

habersağlık