Kadın ve sağlık
İşte, kadınlarda en sık rastlanan sağlık sorunları ve tedavi yöntemleri...
Kadınlarda en yaygın görülen hastalıklar
Kadınlarda meme kanseri, kalp ve damar hastalığı, kist ve adet düzensizliği gibi hastalıklar sık görülüyor. Özellikle kalp damar hastalığı meme kanserinden daha yüksek risk oluşturuyor. Meme kanseri ise dünyada her 8-9 kadından birinde görülüyor. Polikistik over sendromu ve miyomlar da kadınlarda erken yaşlarda görülmeye başlayan ve birçok rahatsızlığa yol açan ciddi bir sorun.
Kalp damar hastalıkları 50 yaş üzerinde veya menopoz sonrasında görülüyor, şeker hastalığı veya kan yağlarında kalıtsal yükseklik varsa çok daha erken yaşlarda da başlayabiliyor. Yüksek tansiyon, sigara ve alkol kullanımı, şişmanlık, hareketsiz yaşam tarzı, diyabet ve bilinçsiz beslenme, özellikle 40 yaş üstü kadınlarda kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini artıran faktörlerin başında yer alıyor. Kadınlarda sigara tüketiminin artışına bağlı olarak kalp damar hastalıkları gelecek yıllarda daha fazla görülecek.
Meme kanseri Türkiye’de en sık görülen kanser türleri arasında. Hastalığın 40 yaşından sonra görülme sıklığı giderek artıyor. 1 gram meme kanseri dokusu, 5 ile 8 yıl arasında gelişebiliyor. Türkiye’de meme kanseri sıklığı giderek artıyor.
Polikistik over sendromu ise, kısırlığa ve estetik sorunlara yol açabiliyor. Doğurganlık çağındaki kadınlarda çok sık karşılaşılan hormonal bir bozukluk olan hastalık, adet düzensizliği, tüylenmede artış gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Bu sendrom, kadınlarda en sık görülen hormonal bozukluktur.
Miyomlar, kadınların rahim duvarından kaynaklanan ve kadınlarda en sık görülen selim tümörlerdir. Adet kanamalarını artırabilir, düzensiz kanama yapabilir ve adet sırasında ya da diğer zamanlarda kasıklarda ağrı yapabilirler. Bazı miyomlar rahim içinde yerleştikleri bölgeye göre kısırlık ve düşüğe yol açabilirler. Miyomlar her 3-4 kadından birinde görülüyor.
Meme kanseri
Meme cerrahisindeki son gelişmeler sayesinde kadınlar göğsünü kaybetme korkusundan kurtuluyor. Işın tedavisi gibi gelişmiş tedavi yöntemleri ile meme kanserine karşı hastalar artık çaresiz değil. 10-15 sene öncesine kadar meme kanseri söz konusu olduğunda mutlaka göğsün tamamı alınıyorken, artık kanserli dokusu alınıp ardından ışın tedavisi gören hastalar, memesinin tamamı alınan hastalarla aynı ömür süresine sahip olabiliyor. Meme kanseri, mamografi gibi memeye özgün radyolojik yöntemlerle ve düzenli yıllık takiplerle erken safhada ortaya çıkarılabiliyor. Memeye özgün radyolojik yöntem ile doktorun elle fark edemeyeceği küçük kitleler bile erken teşhis edilebiliyor. Ailesinde meme kanseri olmayan ve herhangi bir şikayeti bulunmayan kişiler, yıllık mamografi ve düzenli hekim muayenelerine 40 yaşında başlayabilirler. Ancak kadınların daha erken yaşlarda kendi aylık muayenelerini yapmalarında yarar var. Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kişiler ise bu konuda özellikle dikkatli olmalı ve tetkiklere erken yaşta başlamalıdır. Meme kanserinin erken tanısında önemli diğer bir husus da kadınların kendilerini düzenli olarak muayene etmesidir.
Kendinizi nasıl muayene edebilirsiniz?
Duşta: Sağ kolunuzu kaldırın. Sol elinizin parmak uçlarıyla sağ göğsünüzün her tarafını yoklayın. Herhangi bir kitle ya da cilt değişikliğini hissedebilmek için elinizi nazik hareketlerle hareket ettirin. Sonra sol kolunuzu kaldırın ve sağ elinizle sol göğsünüzü muayene edin.
Aynanın önünde: Kollarınızı iki yana sarkıtın. Göğüslerinizde akıntı, kırışma, çukurlaşma ve cilt dokusunda değişiklik gibi alışılmadık bir durum olup olmadığını inceleyin. Ellerinizi başınızın arkasında kavuşturun ve göğüslerinizin şekilleri ve kenarlarında bir değişiklik olup olmadığını araştırın. Her iki meme ucunu yavaşça sıkın ve akıntı olup olmadığına bakın.
Jinekolojik kanserler
Kadın üreme organlarında görülen kanserler, jinekolojik kanserler olarak adlandırılıyor. Dünyada en sık rastlanan jinekolojik kanser türü, rahim ağzından kaynaklanan ve halk arasında rahim ağzı kanseri olarak adlandırılan "serviks kanseri"dir. Bu yıl tüm dünyada 500,000 yeni rahim ağzı kanserinin teşhis edilmesi bekleniyor. Rahim ağzı kanseri, dünya genelinde meme kanserinden sonra kadınlarda en sık görülen jinekolojik kanser türüdür. İkinci sırayı, rahmin iç tabakasından kaynaklanan ve halk arasında rahim kanseri olarak bilinen "endometrium kanseri" alıyor. Yumurtalıklardan kaynaklanan ve "over kanseri" olarak adlandırılan yumurtalık kanserleri ise jinekolojik kanserler içinde en fazla kayba yol açanıdır. Vulva kanserleri, vajen girişinden kaynaklanan kanserler ve tüplerden kaynaklanan kanserler daha az rastlanan jinekolojik kanser türleridir. Bir de büyük oranda gebelik sırasında oluşan, gestasyonel trofoblastik hastalık denilen bir kanser grubu vardır. Başarılı tedavi yanıtının alındığı bu grup kanserler, kadın yaşamını fazlaca tehdit etmez.
Jinekolojik kanserlerin tedavisinde en etkili yöntem cerrahidir. Gestasyonel trofoblastik hastalık denilen kanserler dışında tüm kanser türleri için bu geçerlidir. Her türlü jinekolojik kanserin erken tanısı için düzenli olarak jinekolojik muayeneye gidilmelidir. Erken teşhisin hayat kurtarıcı öneminin dışında, kanser belli bir yaygınlık derecesini henüz aşmamış ise, genç hastalarda organ koruyucu cerrahi tedavi uygulanarak hastanın çocuk yapabilme kabiliyeti korunabilmektedir.
Menopoz
Menopozun kelime anlamı son adettir. Genellikle menopoz olarak bilinenklimakterium, östrogen üretiminin giderek azalıp sonunda bittiği belirtilerin görüldüğü zaman dilimidir. Menopoz, genellikle 45-55 yaşları arasında olur.
Belirtileri: Ateş basmaları, terlemeler, hatırlama güçlükleri, konsantrasyon bozuklukları, depresyon ve libido kaybı gibi psikolojik sorunlar, vajinada kuruluk, kemik yoğunluğunda azalma, meme dokusu kaybı, ciltte incelme, cinsel ilişkide ağrı, sık idrara çıkma ve tuvalete zor yetişme. Adet düzensizlikleri ve nadiren ani adet kesilmesi de meydana gelebilir.
Yardımcı öneriler
- Ateş basması için kat kat giyinin. Böylece istediğiniz an üzerinizdekileri azaltır ya da tekrar giyersiniz. Giyiminizde doğal kumaşları tercih edin. Çay, kahve, alkol ve baharatlı yiyecekleri azaltın.
- Terlemeler için sıcak içecekler, alkol ve baharatlı yiyeceklerden uzak durun. Çay içmeniz gerekiyorsa bitkisel olanı tercih edin.
- Sigara içmeyin.
- Sağlıklı beslenmeye ve egzersiz yapmaya özen gösterin.
- Bol bol su için.
- Destek alın. Etrafınızda sizi anlayan insanlar olmasını sağlayın. - 50 yaşın altındaysanız 2 yıl daha doğum kontrolüne devam edin.
- Olumlu düşünün, unutmayın bu sadece geçici bir dönem
Güzellik ve bakım
Cilt Sağlığı
Akne ve Siyah Noktalar
Genel olarak 'sivilce' adıyla bildiğimiz akne, en sık rastlanan cilt problemlerinden biridir. Tüm popülasyonun %60’ının hayatının bir döneminde akne görülebilir. Bunların %5’i ise tedaviye dirençli ya da zor tedavi edilebilen akne olabilir.
Akne, derimizde bulunan yağ bezlerinin bir hastalığıdır.
Normalde, bu bezlerin salgıladığı yağın deri yüzeyine çıkarak atılması gerekir. Ancak ergenlik döneminde yağ bezi daha fazla yağ salgılar. Bu yağın deri yüzeyine geçişini sağlayan kanal da yoğunlaşmış bir yağ kütlesi nedeniyle tıkanır. Aknenin temel nedeni bu tıkanmadır. Bu tıkacın yüzeyindeki yağ, hava ile temas edince oksitlenerek siyahlaşır ve cildimizde zaman zaman gördüğümüz ve sıkmaya çalıştığımız siyah noktalar (komedon) oluşur. Derimizde ne kadar temizlesek de birçok bakteri bulunur. Bu bakteriler, yağ bezlerinin tıkalı olan kanallarından içeri girerek hem varlıklarıyla hem de ortaya çıkardıkları bir takım kimyasal maddeler nedeniyle tıkanmış olan yağ bezinde bir iltihaba (enflamasyon) yol açar ve yüzümüzde gördüğümüz kırmızı kabarık lezyonlara neden olurlar.
Akne, ister hafif ister ciddi olsun mutlaka hekiminizin size vereceği bilgiler doğrultusunda kontrollü ve güvenli biçimde tedavi edilmelidir. Unutmayın ki "Tedavi edilemeyecek akne yoktur!". Ancak farklı türde ve şiddette aknenin tedavisi için farklı seçenekler vardır ve tedavinin başarılı olabilmesi için uygun olanının seçilmesi esastır. Bu nedenle hekiminizin önerilerine sıkı sıkıya uymak, tedaviyi bilinçli bir şekilde sürdürmek gerekir.
Retinoid tedavisi
Akne tedavisinde topikal (harici) ürünlerle veya oral (ağızdan) antibiyotiklerle beklenen düzeyde iyileşme sağlanamıyorsa, özellikle kist ve nodüller varsa veya hızla skar oluşumu söz konusuysa hekimler bu tedaviye geçebilir. Bu tedavi yalnızca dermatologlar tarafından uygulanmaktadır. Tedavi sırasında hekimin öneri ve uyarıları mutlaka sıkı sıkıya izlenmelidir. Hekim ve eczacılar bu konuda size daha geniş bilgi verebilir.
Saç sağlığı
Saç dökülmesi, erkeklerde daha sık olmasına rağmen kadınlarda da görülür ve psikolojik etkisi erkeklere göre çok daha fazla olur. Saç dökülmeleri; kansızlık, beslenme bozuklukları, vitamin eksiklikleri, ağır hastalıklar, hormonal düzensizlikler veya bazı ilaç kullanımlarından sonra görülebilir ancak çoğunlukla bir nedene bağlanamaz. Ailesel yatkınlık, stres, mantar enfeksiyonları ve kalitesiz bakım ürünlerinin kullanılması da dökülmeyi etkileyerek artırabilir. Kadınlarda bölgesel dökülme yerine seyrelme tarzında dökülmeye daha sık rastlanır.
Vücudun diğer hücreleri gibi saç hücrelerinin de genetik olarak şifrelenmiş bir ömür süresi vardır. Dökülen saçların ömürlerinin kısa olarak planlandığı düşünülür. Bazı ilaçlarla, dökülmeye başlayan bu saç hücrelerinin ömrü uzatılmaya çalışılır. Ancak bu ilaçlar kullanıldığı dönemde kısmen etkili olsa da ilacın kesilmesi ile eski dökülme durumuna geri dönülür.
Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile birlikte estetik cerrahinin tüm bölümleri gibi saç ekim tekniği de gelişti ve başarılı sonuçlar alınır hale geldi. Eskiden içerisinde 5-6 saç hücresi bulunan dokularla (makro greftlerle) yapılan saç ekimleri doğal olmayan görünüm yaratıyordu. Günümüzde ise saç ekimi artık mikro greft tekniği olarak bilinen 1-2 kıl hücresinin ekimi şeklinde yapılıyor. Saç ekiminde en önemli kriter saç ekimi yapılacak alanla, saçın alındığı alan arasındaki orandır. Tüm saçın 3’te 1 ve daha az oranındaki dökülmelerde saç ekimi ile elde edilecek estetik sonuçlar çok iyidir. Daha geniş alanlardaki dökülmelerde alanın genişliğine bağlı olarak estetik başarı düşer, ekim sonrası elde edilen saç yoğunluğu biraz daha az olur. Başarıyı etkileyen bir diğer önemli etken de ekibin tecrübesidir. Saçın ekim yönü, açısı, yoğunluğu ve hücrelerin efektif dağılımı estetik görünümü çok etkiler.
Selülit
Selülit, şişman ya da zayıf kişi ayrımı yapmaksızın, ergenlik döneminden sonra hormonal değişikliklerin etkisiyle her yaşta ortaya çıkabilen, yağ hücrelerinin deformasyonuyla ilgili estetik bir sorundur. Tıptaki adı hidrolipodistrofi olan selülit, derinin hemen altındaki yağ dokusunun bağ dokular arasında sıkışması sonucunda, derinin üst kısmının portakal kabuğuna benzer bir görüntü almasıdır. Ciddi oranda estetik bir problem olan selülit, sanılanın aksine sadece kilolu kadınlarda görülmez. Selülit, daha çok kadınların kalça, basen, dizin ve bileğin iç kısımları, baldırların arkası ve üst bacak bölgelerinde yoğunlaşır.
Selülit tedavileri
Selülit tedavisinde, gelişen teknoloji sayesinde her geçen gün daha önemli adımlar atılıyor. Selülit tedavisinde kullanılan yöntemleri, cerrahi ve cerrahi dışı yöntemler olarak 2 ana başlık altında toplamak mümkün. Selülit tedavisinde bugün için en etkili yöntem liposuction-lipoinjection yöntemidir. Bu yöntem, yağ dokusu arasındaki sertleşmiş bağ dokusunun ince kanüller yardımıyla kırılarak çöküntülü bölgelere çok ince tabaka yağ enjeksiyonuna dayanır. Bir başka etkili yöntem de, yüzeyel liposuction veya liposculpturing olarak adlandırılan ve derinin hemen altındaki selülite neden olan yağın özel solüsyonlarla parçalanarak alınmasıyla gerçekleştirilendir. Tüm bu yöntemler estetik plastik cerrahlarca ameliyathane koşullarında gerçekleştirilmelidir. Bu yöntemler, vücutta şekil bozukluğu yaratan ve bel ile bacak bölgesinin kum saatini andıran bir görüntüde olmasına yol açan, uyluk ve baldırların vücudun üst kısmına göre çok kalın görünmesine neden olan deformitelerin düzeltilmesinde son derece etkili ve etkinlikleri hayat boyu kalıcı yöntemlerdir.
Bunun dışında selülit tedavisinde günümüzde kullanılmakta olan cerrahi dışı yöntemler de mevcuttur. Fakat bu yöntemlerin etkinlik ve kalıcılıklarının ne oranda olduğu konusunda karşılaştırmalı bilimsel çalışmalar bulunmamaktadır. Bu yöntemler; ince iğneler kullanılarak yağ tabakasına yağ hücrelerini parçalamayı amaçlayan özel solüsyonların enjekte edilmesine dayanan mezoterapi, vücudun bazı noktalarına iğneler batırılarak yağ metabolizmasını hızlandırmayı amaçlayan akapunktur, yağ dokusuna iğnelerle oksijen verilerek yağların yakılmasını amaçlayan ozonterapi, selülitli derideki kan dolaşımını artırmayı ve yağ hücrelerini parçalamayı amaçlayan lazerterapi ve ultrasonterapi ile vakum ve external masaj ile selülitli derideki bağ dokusunu parçalamayı amaçlayan LPG-vakum tedavisidir. Bunların yanı sıra selülitli derinin üzerine sürülerek deride sıkılaştırıcı ve nemlendirici bir etkiyi amaçlayan antiselülit kremleri de bulunmaktadır. Bu yöntemler, güzellik salonlarında estetisyenler veya sertifikalı doktorlar tarafından uygulanmaktadır.
Selülit oluşumunda en önemli sebep, yapısal ve ailesel yatkınlıktır. Bunun dışında selülite neden olan veya arttırıcı etki yaratan bazı etkenlerin, kişinin genel olarak sağlığını ve güzelliğini koruması için yaşamından uzaklaştırması tavsiye olunur.
Genel olarak güzelliğinizi korumanız için yapmanız gerekenler:
- Sigarayı bırakın. Sigara cildinizi ve saçınızı cansızlaştırır, özellikle ağız çevresinde
- Erken kırışıklıklara yol açar.
- Alkolü azaltın. Alkol birçok sağlık problemine yol açarak güzelliğinizi tehdit eder.
- Sağlıklı ve dengeli beslenin. Antioksidanlar, vitaminler ve minerallerle dolu taze sebze ve meyvelere ağırlık verin.
- Düzenli egzersiz yapın. Düzenli egzersizle cildiniz sağlıklı olur, duruşunuz düzelir ve vücudunuz şekle girer.
- Güneşten korunun. Ultraviyole ışınlar, cildinizde kırışıklıklara yol açar.
- Uykunuzu alın. Vücudunuzun kendini yenilemesi için ona yeterli zamanı tanıyın.
- Stresle başa çıkmanın etkili yollarını bulun. Stresin yüzünüze ve duruşunuza yansımasına izin vermeyin.
- Diş bakımına özen gösterin. Diş doktorunuza belli aralıklarla gitmeyi ihmal etmeyin.
Egzersiz programı
Düzenli egzersizin yerini hiçbir şey tutmaz!
Araştırmacılara göre düzenli bir şekilde her gün yapılan egzersiz; kalp krizi, osteoporoz ve diğer kronik hastalıkların riskini azaltıyor. Eğer genel olarak sağlıklı hissetmek istiyorsanız, günde sadece 30 dakika bile yeterli olacaktır. Bu 30 dakikayı da, 10 dakikalık periyotlar halinde ve gün içinde farklı zamanlarda kullanabilirsiniz. Karnı gevşek bırakmaya gelmez. Gergin, düz bir karın, formda ve güzel bir vücudun vitrinidir. Başlamadan önce nefesinizi doğru alıp vermenin ve hareketleri sık sık tekrar etmenin sizi hayalinizdeki karına bir adım daha yaklaştıracağını hatırlatalım.
- Dizler bükülü olarak sırtüstü düz bir zemine yatın. Ellerinizi belinizin altına koyun. Karın kaslarınızı kasarken bel çukurluğunu azaltıp, ellerinizin beliniz ile zemin arasında sıkışmasını sağlayın. Bu pozisyonu 5-10 saniye koruyun.
- Dizler bükülü olarak sırtüstü düz bir zemine yatın. Karnınızı gergin, boynunuzu düz tutarak, belinizi yere doğru basılı tutun. Bir bacağınızı dizinizin altından tutarak göğsünüze doğru yaklaştırırken diğer bacağınızı yerde yavaşça kaydırarak düz konuma getirin. (Belinizin yere temas ettiğinden emin olun!) Bu pozisyonu 5-30 saniye koruyun. Aynı egzersizi diğer bacağınızla tekrarlayın.
- Dizler bükülü olarak sırtüstü düz bir zemine yatın. Karnınızı gergin, boynunuzu düz tutarak, belinizi yere doğru basılı tutun. Her iki bacağı dizlerinizin altından tutarak karnınıza doğru çekin. Bu pozisyonu 5-30 saniye koruyun.
- Karın gergin, boyun düz, omuzlar yere yakın, eller gövdenin yanında, dizler bükülü olarak sırtüstü düz bir zemine yatın. Kollar gövdenin yanında olacak şekilde (elleriniz yere değmesin) boynunuzu ve omuzlarınızı yerden kaldırın. Bu pozisyonu 5-10 saniye koruyun.
“Cilt Kuruluğuna Karşı Bu Besinleri Tüketin!”
“Vücudunuzu sonbahara hazırlayın ”
“Hugo Boss'tan 2007 Deri Koleksiyonu..”
“Kuru Temizleme Hakkında Bilinmeyenler!”
“Çoğu hastalığa soya fasulyesi!”
“Morera’dan evleneceklere “Düğün” ve “Balayı” paketi”
“Kürtaj meme kanseri yapmıyor”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32