>

RÖPORTAJ

Beyoğlu’nun Kalbinde Bir Hip Otel: The Public Hotel

The Public Hotel Genel Müdürü Hüseyin Çakır, Beyoğlu’nun yükselen yıldızı Public Hotel’i anlattı.
 
   
 
 
     

The Public Hotel 4 aydır Beyoğlu’nda bir art hotel olarak devam ediyor. Farklı bir konsepti var.

Alışılagelmiş oteller gibi değiliz. Tarihi dokularımızı, art hotel olmakla birleştirdik, kullandığımız değişik dizayn ürünlerimiz var. Retro ürünler kullanıyoruz. Farklı sanatçıların özel olarak yaptığı çalışmalar var.

KİŞİYİ DEĞİL MARKANIN KENDİSİNİ ÖN PLANA ÇIKARIYORUZ

Çalışanlar, otel, dekorasyon, mimari… Nasıl bir hazırlık süreci yaşadınız?


Ben inşaat aşamasında başladım. Her adımında dokunuşum ve binaya hakimiyetim var. Otelin misafir kullanım alanları dışında, personel kullanım alanları da olduğunu unutmamak gerekiyor. Yönetim ofisi, housekeeping kat ofisleri, depolama alanları, hepsiyle ilgilendik. Daha da önemli olan binanın otele döndüğündeki kurumsal kimlik, görev tanımları, standartlar, yetki ve sorumlulukların hazırlanması. Kişiyi ön plana çıkarmıyoruz, markanın kendisini öne çıkarıyoruz. Ritz Carlton ve Çırağan’ın bizi kıskanacağı standartlar oluşturmak istedik.

Önümüzdeki yıllarda farklı oteller de olacak. The Public Hotel zincir olma yolunda.


2017 yılına kadar bir program çizdik. İyi bir sinerji oluştu, başladıktan birkaç ay sonra iki bina daha kattık bünyemize. Renovasyonlarına haziran ayında başlıyoruz, böylece üç otel haline geleceğiz. Yurtdışında da bina arıyoruz.

Dedeman’da, Crown Plaza Oteller’de yöneticilik yaptınız. Algı farklı sonuçta Amerika’dan, farkları hissediyor musunuz? Türk otelcilik sisteminde neler eksik?

Her departmanda deneyimim oldu, yönetim kadrosuna bu şekilde girdim. En iyi servisleri gördüm. Ön büro müdürü olarak başladım Amerikada, en alt kadrodan en üste çıkmanın ne kadar önemli olduğunu hep hissettim. Amerikada check in esnasında oda ücreti ödeme konularında sıkıntı yaşamıyorsunuz misafir desk’ e kimliğive kredi kartı ile gelip check in oluyor, bizim ülkemizde ise girişte ödeme yapmayı kabullenmek istemiyor misafirler, çıkışta ödeme yapmayı talep ediyorlar, fakat bu operasyon için sağlıklı değil. Amerikaya ilk gittiğimde, Crown Plaza Hotelde benim 2000 yılında kullandığım Night Audit ve tape backup sistemini kullanıyorlardı, iki hafta içerisinde en yeni teknolojileri getirip sisteme entegre ettim. Public Hotel’de deneyimlerimi kullanıyorum.

Otellerin kendilerine has bir restaurantı oluyor. Burada da 1901’i görüyoruz. Aşçısıyla yemekleriyle iddialı. Neler söylemek istersiniz 1901 ile ilgili?

Biz otelciler için fazla maliyet alanıdır normalde. Çok fazla fine dining olarak misafir alamazlar. Kendimiz nasıl yaparız, dışardan biri yaparsa nasıl olur, bu konuda uzun fizibilite çalışmaları ve raporlamalar yaptık. Beyoğlu’nun göbeğinde olduğumuz için farklı fiyat skalalarıyla iyi bir strateji kurduk. Farklı bir isim verdik. 1901 binamızın yaşamaya başladığı tarih, bunun için seçtik. Sırp konsolosluğu olarak başlıyor bina yaşamaya. Walk in misafirler için farklı bir giriş de yaptık, otelin içerisine girmeden doğrudan girebilsinler istedik. Türkiyedeki otelcilik anlayışında personel takı takmaz, dövmeli personel olmaz, saç uzatamaz gibi bir algı var. Biz otelein atmosferine de uygun daha HIP bir personel yapısına sahibiz Amerika’dan, bunu da getirdik otele diyebiliriz. Genç ve dinamik bir ekibimiz var, fakat standartlarımızdan ve disiplinden de asla ödün vermiyoruz.. Mutfak için Yasin İleri’yi seçtim, mutfakta sıkışıp kalmış bir aşçı istemiyordum salona çıkıp yemeği misafirlerimize anlatan bir şefimiz oldu. Yalnızca yemeği yapmıyor, yemeği yaşıyor.

Mutlaka deneyin diyeceğiniz neler var?


Steak hamburger çok özel.. Tahta üzerinde ayrıcalıklı bir sunumu var. Kabak carpaccio, badem ve kuş üzümle. Keçi peyniri salatası dünyada ender rastlanacak bir lezzet.

DİNAMİK BİR OTELİZ, MÜŞTERİLER DE DİNAMİK


Booking’den satışlarını gerçekleştiriyorsunuz odaların, başka sitelerin üzerinden de tabii. Hedef kitle kim?

Çalıştığımız birçok siteden sadece biri bizim için booking.com, önemli bir online kanalı. Gayet İyi çalıştığımız bir site üçüncü partilerin çoğunda olduğu gibi. Çok fazla rezervasyon alıyoruz. Web sitemizden de fazlasıyla rezervasyon alıyoruz. Ne bir business oteliz, ne de tam bir turistik oteliz, çok dinamik bir alandayız. Sürekli farklı ülkelerden geliyor misafirlerimiz,ağırlıklı olarak Avrupa, Hindistan, Amerika, Güney Amerika…

Bu otele girerken dikkat çekici öğeler var. Avrupai, özel bir dekorasyon var. Otelinizi tam olarak nereye oturttuğunuzu sormak isterim.


Otelin bütün satın alma evrelerinde vardım. Her şeyden haberdar ve sorumluydum. Her alana hakim hissediyorum kendimi bunun için. Ürünlerin nasıl temizleneceğini, Nasıl tamir edildiğini, hangi malzemenin kullanıldığını biliyorum. Çok titizdi mimar arkadaşlar. 15 ülkenin dizayn ürünlerini kullanıyoruz, Hollanda’dan koltuklar aldık, İspanya prizler aldık, buzdolaplarımız, nespresso makinelerimiz… Birçok sanatçıyla çalıştık. Her odanın yatak başında resimler tasarladık, bunların kanvaslarında biraz zorlandık. Kader Genç, Hakan Poyraz gibi isimlerle çalıştık. Hakan Poyraz’ın bir sergisinin tüm üretimlerini alıp otele yerleştirdik.


SAYIM ÇINAR
sayimc@superonline.com

 

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>