Cem Yılmaz'dan 2004 kehanetleri!
Cem Yılmaz, Popüler Kültür için kahin şapkası taktı, ışıklı küreye baktı ve insanlığın geleceğini okudu
Cem'in 2004 kehanetleri
Cem Yılmaz, Popüler Kültür için kahin şapkası taktı, ışıklı küreye baktı ve insanlığın geleceğini okudu
Kahin Cem Yılmaz 2004'ün falına bakarken vatandaşları uyarıyor:
'Maaşlardan 3 sıfır atılacak ama fiyatlar aynı kalacak'
Bu söyleşi, yeni yıla fiyong ağızlarla girmenizi amaçlıyor. Cem Yılmaz'la hem geçtiğimiz yılın muhasebesini yaptık, hem gelecek yılın falına baktık. İşte amatör bir kahinin küresinden 2004'te dünya, Türkiye, popüler kültür ve Cem Yılmaz…
Kendisi anlattı:
Bir dergide 'Önceki hayatında kim neydi' başlıklı bir yazı çıkmış:
Söylentiye bakılırsa Cem Yılmaz 16. yüzyılda İspanya'da bir çadır tiyatrosunda cambazlık yapan bir çingeneymiş. Sirkin sahibi bir nedenle sirkin işletmesini ona bırakmış. Ama başarısızlıklar sonucu aç bilaç ölmüş.
Geçen Salı randevulaştığımız Ceylan Contenental'e girerken, hiç tanımayan biri (ki böyle birini bulmak çok zor artık) onu kulağında çingene küpesi ve uzun favorileriyle taksiden inerken görse bir İspanyol olduğuna yemin edebilirdi.
Konuşmaya başladığında bir çadır tiyatrosunda çalıştığını sanabilirdiniz. Ve anlattıklarına baktığınızda patronunun bir nedenle işi ona bıraktığını öğrenirdiniz. Çünkü Cem Yılmaz oturur oturmaz, son filmi Gora'nın nasıl Uzanlar soruşturmasına kurban gittiğini ve filminin yarım kaldığını anlatmaya başladı.
Eminiz ki, bu hayatı önceki hayatından farklı sonlanacak; ne başarısızlıklar, ne açlıklar olacak.
Kahin Cem
Ama yine de bu kehanetleri ona yaptırmayı tercih ettik.
Bugünkü hayatı, önceki hayatına bu kadar benzeyen bir adam, herhalde gelecekteki hayatımızı da en iyi görebilecek durumda olurdu.
Bu düşünceyle birkaç saatliğine bize 'kahin'lik yapmasını rica ettik.
Şiddetli hayranı olan sevgili asistanım Nazan kendi yaşgününü unutup ona küre aradı. Ceylan'ın halkla ilişkiler müdiresi Canan hanım mekânı sağladı. Nihayet kürenin ışığı parıldadı ve Cem, küresine bakıp, önümüzdeki yıl uzayda, dünyada, Türkiye'de ve yavru vatan Kıbrıs'ta neler olacağını okumaya başladı. Tabii kendisine neler olacağını da…
Mesaj kaygılı sohbet
Söyleşirken kahkahadan kırıldığımızı söylemeye gerek yok sanırım.
Gora nedeniyle canı çok sıkılmış gibi görünse de tanrı vergisi espri yeteneğini kehanetlere bulayıp 'mesaj kaygılı' bir 2004 falı baktı.
'Mesaj kaygılı' olsa da 'herkese saygılı' bir yaklaşımı da var Cem'in… Diğer mizahçılardan farklı olarak siyasetin mümbit topraklarında dolaşmıyor. Liderler üzerine espri yapmaya yanaşmıyor. Belaltına inmeden, kişileri örselemeden, milli değerlere ilişmeden, daha çok kendisini alaya alarak espri üretiyor.
Belki de herkes tarafından sevilmesinin sırrı burada…
Cem'i güldürebilmek
Ben kendisini askerde iken tanımıştım.
Daha doğrusu, bir dergide askerlik anılarımla fotoğraflarım yayımlandığında Cem de askerdeydi. Telefon etti. "Dergiyi gördüm, işedim altıma" dedi.
Düşünsenize, Cem'i güldürebilmek ne başarı..!
Ardından bir sinemada onu yalnız başına film izlerken görüp şaşırmıştım.
Bu şöhret düzeyine ulaşmış kimseleri kamuya açık yerlerde yalnız görmek zordu.
Şöhret onları kamudan koparır, eve hapsederdi.
Ama Cem, Ferrari'si olsa da taksiye, dolmuşa binmekten, lüks villada otursa da sokakta bir başına gezmekten vazgeçmedi. Belki de o sayededir ki, mizah damarını her dem tazeledi. Sekiz senede iki bin gösteri yapmayı ve bir tek izleyiciyi bile salondan kaçırmamayı başardı.
Bir kehanet numarası
Bu başarının sırrı üzerine çok şey söylenecektir:
Ama başbaşa konuştuğunuzda şunu fark ediyorsunuz:
"Amma şık espri yaptım" diye şişinmeden, son derece doğal ve kendiliğinden yumurtluyor esprileri… Sonra kendisi de eğleniyor. (Belki nezaketen) karşısındakinin esprilerine de gülüyor. Ve kendisini öyle ti'ye alıyor ki, sizi de makaraya sardığında hiç yadırgamıyor, farkında olmadan kıh kıh gülüyorsunuz.
Bu söyleşi şöyle başladı.
"Sana bir kehanet numarası öğreteyim" dedi Cem. Bir kağıt çekti, adımı yazdı. Üç hecede toplam dokuz harf olduğunu hesapladı. Sonra büyük ciddiyetle bunu 2003'e ekledi.
Ben ne patlayacağını beklerken "2012'de göktaşı gelip beynine biniyor" dedi. Herkesin bu hesabı kendi ismine göre yapmasını istedi.
O bizi güldürdü, Allah da onu güldürsün inşallah…
2004'TE TÜRKİYE
Meclis'te parlamenterlere lap-top dağıtılması demokrasimizi nasıl etkileyecek?
Bunun kullanma amacı ne olacak bilemiyorum. Ama 'g.te minder' diye kullanılma tehlikesi var. O deri koltuklarda bir maraz olduğunu duymuştum.
2004'te siyasette Ecevit, Erbakan, Demirel, Çiller, Yılmaz olmayacak. Mizahçılar açısından zor bir yıl olmayacak mı?
Karikatür dünyasında uzun zamandır bunun sıkıntısı yaşanıyor. Biz de "Lider yok ki, taklidini yapasın" diye espri yapıyoruz.
Üzerine espri yapılamayan lider korkutur beni… Hiç Bahçeli esprisi duymadım mesela… Yıldırım Akbulut'u çok arayacak gibiyiz.
Ben onun zamanında başlamıştım mizaha biliyor musun….
İstanbul'da belediye başkanı olarak kim görünüyor?
Otobüslerin rengini kırmızıya dönüştürecek kim varsa, ben onun kazanmasını isterim. Aslında çok başarılı, yumuşak bir geçiş yaptılar: 'Doğa dostu otobüs' 'ekolojik, hijyenik otobüs' filan diye diye bütün otobüsler yemyeşil oldu. Bence otobüsler değil de etraf yeşil olsa daha iyi olur.
Köşk'te milli bayram resepsiyonlarında bir kriz beklenir mi? Senin Cumhurbaşkanı ile tanışma şansın oldu mu?
Olmadı. Bir çok kimsenin de olmadığını tahmin ediyorum. Cumhuriyet bayramı resepsiyonuna bazı sanatçıları davet ettiler. Doğrusu ben de gitmeyi isterdim. Ama öyle bir davet olmadı. Bu davetin nasıl geldiğini de merak ediyorum.
AB üyeliği? Ne zaman girebilecek Türkiye?
"Bu şartlarda mümkün değil abi" ile "Girdik sayılır" arasında gidip geliyoruz. Valla benim için saat kaçta gireceği önemli… Çünkü ben öğlene kadar uyuyorum. "Gündüz gireriz de ben uykuda olurum, atlarım, Euro'ya geçilir parasız kalırım" diye korkuyorum.
Kıbrıs? Sence Türkiye, Kıbrıs'ta bir kumar mı oynuyor?
Onu Mehmet Ali Erbil'e sormak lazım.
Deprem? Vizontele'de müteahhit 'Artist Fikri' vardı. Onların inşaatları başımıza göçecek mi?
Veli Göçer vardı ya… Bir insan bu kadar mı soyismiyle müsemma olur. Ben bir de o anlamda eski RTÜK Başkanı Nuri Kayış'ın soyadını çok anlamlı bulurum. İsmi söylendiği anda, kanalın kapanması icap ediyor.
Liradan üç sıfır atılması hayatımızı nasıl etkileyecek?
Bence sadece memur maaşlarından üç sıfır atacaklar, fiyatlar aynı kalacak. Yani gelirleri azaltacak, giderlere dokunmayacaklar. Maliye geçenlerde şöyle bir açıklama yaptı: "Bakın, 1,5 milyar maaş alan birinin maaşı 1,5 milyon TL olacak. Ona göre harcayın" diyordu. Adamlar ipucunu veriyor işte…
2004'TE DÜNYA
Uzaydan başlayalım: Mars'ta hayat olduğu kanıtlanacak mı?
Bence 2004'te Mars'ta su bulunacak. Ama akabinde bunun kuyu suyu olduğu, içilemeyeceği anlaşılacak.
Uzaylılar gelecek mi?
Ben bu soruyu bir röportaj için gittiğimizde Demirel'e sordum. Baktım ki her şeyi biliyor, cevap vermediği soru yok, dedim ki, "Efendim, Marslılar var mı?" Ben sandım ki, bu soru üzerine yüzündeki maskeyi çıkaracak –mesela Ecevit çıkacak altından filan- ya da "Bu ne biçim soru" diyecek, şöyle bir baktı ve güldü yalnızca… Hiçbir şey demedi.
Saddam Hüseyin ne olacak?
Onun dublörleri yakalanmaya başlayacak artık… Kuyuda paralarla yakalanması hakikaten tam karikatürdü.
Sıra Bush'un yakalanmasına geldi mi?
O da Teksas'ta bir petrol kuyusunda, yanında bir milyon dolarla yakalanacak.
Bin Ladin?
Onun kellesine 50 milyon dolar veriyorlar ya, bir arkadaşla Sinan Çetin'i 'Bin Ladin' diye ihbar etmeyi düşünüyoruz. Kır sakallarına biraz rötuş yapıp tıpatıp benzetebiliriz.
Michael Jackson'ın çocukları taciz skandalı nereye varacak?
"Kaset çıkaracakmış, promosyon içi
DİĞER HABERLER
“Annem Hep Derdi Ki” Komedisinin Galası Yapıldı
Ünlülerin annelerinin sözlerini paylaştığı gece, anne kurabiyesi ile özel anlam kazandı…
“Güneşin Seçtiği de "Sothys"...”
“İstenmeyen Tüyler Alerji Yapabilir!”
“Takvim Methodu Diye Bir Yöntem Var Mı?”
““Avon Voices” Heyecanı Başladı!”
“Görme Kaybı 5-10 Saniye Bile Sürse Ciddiye Alın!”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32