>

KÜLTÜR-SANAT

"Roxanne"la evlenmesi politik bir intihar olmuştu...

"Büyük İskender" filminin yönetmeni Oliver Stone ile yapılan özel röportaj...
 
   
 
 
     
"Roxanne"la evlenmesi politik bir intihar olmuştu...

"Büyük İskender" filminin yönetmeni Oliver Stone ile yapılan özel röportaj...

BERRAK TÜZÜNATAÇ: İlk önce sormak istediğim, gününüz nasıl geçti; İstanbul'da gördüklerinizi beğendiniz mi?

OLIVER STONE: Evet, çok. İstanbul Boğazını gördüm, gezindik. Gördüklerimi çok beğendim ve şaşırdım; şehir gerçekten temiz ve düzenli göründü bana, ışık çok güzeldi. Eski yerleşimin olduğu yere (Sultanahmet) gittik. Boğazdaki akıntı dikkatimi çekti, büyük bir nehir akıntısı gibiydi. Kıyasalama yapacak olursam Hong Kong ve San Fransisco, İngiliz Kolombiyası, Vancouver'a çok benziyor.

B. T.: Bildiğiniz gibi "Büyük İskender" isimli filminiz İstanbul ve Türkiye dahilindeki sinemalarda üç haftadır oynuyor. Sinema tarihine kazandırdığınız efsane olmuş filmleriniz var, 3 tane Oscar ödülü kazandınız. "Büyük İskender" filminizle yeni bir Oscar alma beklentiniz var mı?

O. S.: O açıdan kaygım olmadı. Bence İskenderin'in hikayesi gerçekten büyük ve benim için çok önemli, hatta hayatımın hikayesi diyebilirim. Tarihi açıdan çok önemli bir hikaye ve mümkün olduğunca çok insan tarafından seyredilmesini arzuluyorum, sinemada, televizyonda veya dvd'de. Seyredilmesi yanında, özümsenmesini de istiyorum, çünkü filmde bir mesaj var. "Oscar" güzel bir ödüldür ama diğer yandan popülerlik yarışmasıdır. Bir okul olarak görecek olursak, 2. veya 3. sınıfa gitmek gibi birşey. Oscar aldığım zaman mutlu da olmuştum ama asıl istediğim filmimin büyük kitllelere ulaşlmasıdır. Oscar almanın mutlaka faydası var ama buna fazla da güvenemezsiniz.

B. T.: Tarihi sevdiğinizi biliyoruz. Bundan önce de daha yakın tarihle ilgili filmler yapmıştınız. "JFK", "Nixon", "The Doors" gibi, ama "Büyük İskender" sizin ilk tarihi dramanız. Neden özellikle Büyük İskender'i seçtiniz?

O. S.: Çünkü o tarihe tek başına geçti. Onu bir soru olarak algıladım hep. Savaşçı olması yanında, aynı zamanda yaratıcı, cömert, fatih ve birleştirici bir hükümdar. Şehirler kurmuş, Asya ile Avrupa'yı kaynaştırmış, kendine Asya'lı eş alırken
adamlarını da Asya'lılar ile evlenmeleri için teşvik etmiştir. Kendi çocukları olmuştur, adamlarının da. Bu nedenle 100 bin ile 200 bin arası melez çocuğun doğmasına önayak olmuştur. Bu askerler yeni bir ırkın doğmasına neden olmuşlardır. İskender dünyayı ilelebet değiştirdi ve bunu çok kısa zaman dilimine sığdırarak. 27 yaşında hükümdar oldu ve 33'üne kadar yaşadı. Ne muhteşem bir hikaye!

B. T.: Bir İskender hayranı olduğunuzu söyleyebiliriz demek.

O. S.: Doğru, birçok açıdan hayranıyım. Film onu eleştirmiyor ama karanlık yönlerini de ortaya çıkarmaktan geri almıyor.
"Nixon"da ve bu filmimde de olduğu gibi. İskender de bir insan olduğuna göre onun da aydınlık ve karanlık yönleri var ve bu iki yönü de perdeye yansıtmalısınız.

B. T.: İskender'in büyük ve önemli bir tarihi kişilik olduğunu biliyoruz. Peki nerede hata yaptı ki sonucunda kendi adamları tarafından öldürüldü. İlaveten bir soru daha sormak istiyorum: İskender'e bir soru sorma hakkınız olsaydı ne sorardınız?

O. S.: Nerede hata yaptığı konusu tarihi bir soru. Eğer gerçekten adamları tarafından öldürüldüyse ki bu çok büyük olasılık, bir diğer yandan yakalandığı ateşli bir hastalıktan da öldüğü yazılır, ki birincisi doğruysa askerlerini fazla zorladığı için olabilir. Onları korkuttu, çünkü batıya doğru devam etmek istiyordu, Sicilya, Kartaca ve Roma'yı almak istiyordu. Ama generaller zaten zengindi askerleri de öyle ve ülkelerine geri dönmek ve küçük birer kral olmak istiyorlardı. Savaşa devam etmek istemiyorlardı, yaşlanmadan evlerine gitmek istiyorlardı. Onu zehirlemeyi düşündürecek bir nedenleri vardı. Kazandıkları parayı geri dönüp harcamak istiyorlardı. Bunun yanında "Roxanne"la evlenmesi politik bir intihar olmuştu. Adamlarının gözündeki imajı zedelenmişti. Yerine geçecek çocuğu da yarı Asya'lı olacaktı. Makedonya'lılar için bu gerçekten kabul edilemezdi. İskender kendi boğazını kesti resmen. Ona bişey soracak olsaydım -kusura bakmazsanız- 1 değil 3 şey sormak isterdim. Birincisi, babanızın öldürülmesi konusunda ne biliyorsunuz, iki anneniz Olimpia'yı neden 11 yıl boyunca hiç görmek istemediniz ve üç neden Roxanne ile evlendiniz?

B. T.: Benim çok hoşuma giden sahnelerden biri de, Hephaiston hasta yatağında son dakikalarını yaşarken ve İskender pencerenin önüne gelerek şehre bakarken, tek bir birleşmiş krallık yaratmaktan bahseder. Bu gerçekten günümüzde yaratmaya çalıştığımız Dünya'ya benzerlik göstermiyor mu?

O. S.: Doğru söylüyorsunuz. Iskender ilk globalleşmeyi düşünmüş biriydi. Bunu yanında, şehirler kurdu, yeni bir kültür yarattı. İnsanlar şehirlere yerleşmeye başlayınca ticaret de gelişti buna paralel olarak uygarlık da. Kendi adına para bastırdı ve heryerde bu para geçerli oldu. Bu bile küçük bir birleştirme şekli oldu. O öldükten sonra yaklaşık 2 milyon kare millik bir alanda 300-400 yıl boyunca barış vardı, ta ki Roma İmparatorluğuna kadar.

B. T.: Bizimle ilgili bir soru sormak istiyorum şimdi. Eğer Türkiye ile ilgili sizi gerçekten heyecanlandıracak bir proje olsa yapmayı düşünür müsünüz?

O. S.: Ülkeniz çok güzel, Türkiye değişiyor ve ben tekrar gözden geçirmeliyim. Biz İskender'in birçok sahnesini burada da çekebilirdik ama sorun şu ki sinema endüstrinizi geliştirmek zorundasınız. Çalışan bir altyapı kurmalısınız.Yalnızca
İstanbul'da çekim yapmak için söylemiyorum, aynı zamanda köylerde, kırsal alanda da bunları yapabilmemiz lazım. İnsanları kullanabilmemiz lazım, filmi yıkatabilmemiz lazım. Bunun için gerçekten sağlam bir altyapı kurulması lazım.

B. T.: Ama bizim ülkemiz bu işler için çok uygun, siz de biliyorsunuz. Aynı zamanda da yeni bir sinema yasamız çıkmak üzere. Türkiyede film yapımları için vergi kanunları hazırlanıyor. Bu Türkiyeyi bir cennet kılmıyor mu?

O. S.: Tabi ki çok doğru. Hükümet bu konularda karar verirse, gerçekten yapmak isterse kesinlikle cazip olacaktır. Türkiye gerçekten böyle olmalı. Türkiye çok eski tarihi olan, eski Konstantinopol, doğu ile batının birleştiği yer ve gerçekten
buranın elektriğini başka bir ülkede bulamazsınız.

B. T.: Teşekkür ederim, son bir sorum var. Kültür Bakanı ile görüşmeniz nasıl geçti?

O. S.: Bir saate yakın görüştük. Çok faydalı bir görüşme olduğunu zannediyorum. Vergi iadeleri, devletin film çekmek isteyenlere yardımları, film çekmek isteyenlere finans imkanı sağlanması konularında konuştuk. En sonunda bana birçok
kitap ve bir Türkiye rozeti hediye etti. Kimbilir belki bir gün film yapmak için tekrar geri dönebilirim.


Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>