Saç hastalıkları, toplumda son derece sık rastlanan bir sorundur. Saç dökülmesinden ve saç kırılganlığından tutun saçlar ile saçlı derinin hassasiyetine kadar çeşitli belirtilerle kendini belli eder.
Saç dökülmesi ( alopesi ), kalıtımsal özelliklere bağlı olarak erken çocukluk çağında veya erişkin yaşta ( erkek tipi dökülme ) ortaya çıkabileceği gibi kalıtımsal olmayan birçok nedenle de yaşamın farklı evrelerinde belirti verebilir. Etkili bir tedavi, ancak altta yatan sorunun doğru tespiti ile mümkün olabileceği için öncelikle bir dermatolojik değerlendirme yapılmalıdır. Tanının netleşmesi, tedavilerin çeşitli aşamalarının ve elde edilebilecek sonuçların daha iyi anlaşılması açısından önemlidir.
Öncelikle saçın gelişim sürecinde üç evre olduğunun bilinmesi ve dökülmenin doğal olduğu gerçeğinin kabul edilmesi gerekir. Özellikle yaz sonlarında ve sonbaharda dökülme daha belirgin olur. Eğer dökülme miktarı çok değilse, bir süre sonra saç yeniden dengeleneceğinden tedavi etmeye gerek olmadığı söylenebilir. Ancak dökülme, beklenenden uzun sürmüşse veya dökülme miktarı fazla ise nedenleri araştırılır.
Stresin saç dökülmesinde bir neden olduğu sıklıkla vurgulanır. Bu konuda kesinleşmiş bilimsel çalışmalar olmamakla birlikte yoğun sıkıntılı dönemlerden (ameliyat sonrası, yas dönemleri gibi) bir süre sonra dökülme miktarında artış gözlenebildiği için stresin etken olabileceğini söylemek yanlış olmaz.
Beslenme bozuklukları ve dahili hastalıklar da saç dökülmesine neden olabilir. Uzun süreli ve bilinçsiz diyetler ve vitamin, demir, çinko, protein yetersizliği gibi saçın temel taşlarının eksikliğine yol açabilen nedenler, saç dökülmesini tetikleyebilir. Ayrıca tiroid hastalıkları, hormonal denge bozuklukları ve menopoz dönemi, saç dökülmesini uyaran çeşitli nedenler olarak sayılabilir.
Hastalıklar sebebiyle kullanılan bazı ilaçlar da yan etki olarak saçların dökülmesine neden olabilirler. Kanser ilaçları, tansiyon ilaçları, beta blokerler, kan sulandırıcı ilaçlar, epilepsi ilaçları, bazı antibiyotik ve mantar ilaçları, A vitamini ve türevleri, antienflamatuar ilaçlar ve hormon ilaçları ile yapılan tedaviler sırasında genellikle geri dönüşü olan; yani tedavi bitiminde önceki duruma dönülen dökülmeler yaşanabilir.
Bazı deri hastalıklarının seyrinde de kalıcı olan veya hastalık tedavi edilinceye kadar devam eden saç dökülmeleri yaşanabilir. Örneğin; saçlı deride mantar enfeksiyonundan sonra ortaya çıkan saç dökülmesi, uygun ve erken tedavi ile kalıcılık göstermezken deride hasarla seyreden bazı deri hastalıklarında (liken, lupus, tümör vs ) dökülme geri dönüşsüz olur.
Androgenetik saç dökülmesi, hem erkeklerde hem de belli bir yaştan sonra kadınlarda görülmektedir. 50 yaş civarı erkeklerin % 50’sinde bu dökülme farklı şiddette hissedilir. Ancak bu tip dökülme, bazen ergenlikten hemen sonra da başlayabilir. Saç; sadece sayı olarak azalmaz, bunun yanında saç kalitesi de bozularak incelip ayva tüyü kıl şekline dönüştüğünden hacim olarak daha az hissedilir. Dökülme, başlangıçta çoğunlukla “M” harfine benzer bir çizgi oluşturarak genellikle alın bölgesinden başlar. Bu konuda dökülme özelliklerini tanımlayan spesifik bir şema vardır. Bu durum, kalıtımsal ve hormonal faktörlerle biçimlenir. Kalıtım, ailenin hem baba hem de anne tarafından gelen etkilerine bağlıdır. Androjen ( erkeklik ) hormonları; özellikle de dihidrotestosteron ( DHT ), saçlı derinin spesifik alanlarındaki saçların hem incelmesine hem de dökülmesine neden olur.
Hangi türü olursa olsun saç dökülmesinde, öncelikle bir dermatolojik değerlendirme yapılıp ardından uygun zamanda uygun tedaviye başlamak gerekir.
Uzm. Dr. Arpi Tırpancı
Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanı
Levent Cerrahi ve Tanı Merkezi
www.leventcerrahi.com
Uzm. Dr. Arpi Tırpancı
YAZARA E-POSTA GÖNDER