“...Camdan cama ahh
Camdan cama ahh
Aşık oldum hemen sana
Gördüm sevdim camdan cama”
Saçlar yandan ayrılmış, deri ceket çekilmiş, beli nerdeyse göğüs hizasında olan kot, bacakları ve beli sarmıştır. O zamanların genç ve yakışıklı şarkıcısı Hakan Peker salına salına bu şarkıyı söylemektedir.
…
Aklımda kalan 3 kuşak aşk var. 3 farklı zaman diliminde yaşanan 3 aynı aşkın hikayesi.
Kadın için tek erkek, erkek için tek kadın. Pek çoğumuz buna “sağlıklı yaşam için tek eşlilik” diyebiliriz tabi ki. Şartların zor olduğu, çiftlerin ayda bir birbirlerini gördükleri ve bunun lüks sayılabileceği zamanlardan bahsediyor şu an elleri klavyede olan ukela yazar.
Sevgili anneannem, aşk hikayelerini anlattıkça ağzım kulaklarımda hep “Vay anasını!” dediğimi anımsıyorum. Yakışıklı dedem, o zamanlar askerliğini yeni bitirmiş ana ocağına dönmüş. Tabi ilçenin gözde bekarlarından olan dedem için artık evlilik çanları da çalmaya başlamış. Ailenin kadınlarında bir telaş. Bizim oğlana acaba hangi kız daha çok yaraşır diye yarış içerisine girmişler. Kimisi akrabasını, kimisi arkadaşının biricik kızını uygun görmüşler yakışıklı dedeme. Fakat gönül ferman mı dinler? Onca kıza rağmen bizim dede, can yoldaşı Ferit’in manitasının fotoğrafındaki al yanaklı kıza takılmış. Hemen açıklayalım da yanlış anlaşılmasın; Ferit Bey’in manitası Gönül Hanım’ın arkadaşı Saide Hanım’dan bahsesiyorum. Gönül Hanım ve Saide Hanım o zamanlar iyi arkadaş olduklarından ve teknoloji bu kadar gelişmediğinden hep yanyanaymış fotoğraflarda. Photoshop yok ki, ayırsınlar bu ikizleri… Gel zaman git zaman, fotoğraflarda başlayan bu aşk kısıtlı imkanlar çerçevesinde evin canımda devam etmiş. Haftada bir bizim yakışıklı dede, çakır gözlü anneannemin camında bitermiş. İki tıklatış cama, bizim Saide camda. Muhabbet kuşları gibi şakırlarmış. (anlatılan bu, özel hayata saygı duyup çok derinlere indirmedim ama aşk olunca işin içinde neler olur hepimiz biliyoruz artık.) Dedem, bu camdan cama muhabbetler esnasında çok hayati tehlikelerle karşılaşmış. Köpeklerin saldırısı yüzünden çok darbeler almış ama yine de yılmamış. Ve bu camdan cama muhabbetlerin sonucunda 4 kız 1 erkek olmak üzere 5 çocuk gelmiş dünyaya.
5 çocuktan en büyüğü olan Huriye Sultan’ın da aşk hikayesi pek farklı değilmiş. Yağız delikanlı olan Fahrettin Bey’le tanışmaları yine bir fotoğraf sayesinde olmuş. Huriye Sultan’ın arkadaşı Canan Hanım bir düğünde Fahrettin Bey’i göstermiş uzaktan. Huriye Sultan’ın yanaklar al al tabi. “Fotoğrafı yok mudur?” demeyi de ihmal etmemiş hafif meşrep ve de hafif utangaç bakışlarında. Fahrettin Bey’in fotoğrafları gösterilmiş kendisine. Sonradan öğrenilmiş ki; Fahrettin Bey, yıllardır Huriye Sultan’a aşık. Açılamadığından sadece araya birilerinin girip bu olaya el atmasını beklemiş.
Ayda bir çay bahçelerindeki buluşmalar kendisini evin camındaki buluşmalara bırakmış. Aşkın meyvesi atılmış, bendeniz gelmişim dünyaya. Benden sonra da sevgili kardeşim.
Aradan geçen zamana bakın en çok ne ayak uydurmuş?
Yıl 2008.
Saide Hanım’ın torunu, Huriye Sultan’ın kızı Serpilcik büyümüş serpilmiştir. Adının zıttı fiziksel bir durumu sergilese de arkadaşları tarafından pek sevilmektedir. Yoğun iş hayatı ve kalabalık arkadaş çevresi sayesinde sevgili durumlarına pek vakit ayıramamıştır son zamanlarda. Fakat ilahi teknoloji işte; o, erkeklerden kaçtıkça erkekler onun peşinde.
Gelen maillerini kontrol ettikten hemen sonra acaba Facebook’ta bugün neler olmuş diye açıp baktığında muhakkak “şişt”li “pişt” li subjectli mailler bulurmuş.
Subject: pişt;)
Message: ne güzel kedisin sen öyle, benimle tanışmaya ne dersin bebek?
25 yaşında bebek mi olurmuş yahu deyip ev arkadaşıyla sohbete başlarmış. O da ne? Aynı mesaj aynı noktalama işaretleri dahilinde ev arkadaşına da gelirmiş. Teknolojinin gözünün yağını yiyeyim, mektup yazma konusu olsa zor tabi. Nasıl kopyalayıp yapıştıracak onca yazıyı!
Hep aynı triplerde olan erkek milletinden yakasını silken minik kadına bir gün daha üsturuplu bir mail gelir.
Subject: Merhaba Serpil
Message: Aşk, hep ilk bakışlarda saklıdır; güzel bakmayı bilen gözlere güzel bakılmalıdır.
Hayretler içerisindedir Serpil. Karşısındaki erkek ona daha edepli, daha düzgün kelimelerle yazılmaktadır. Hemen mail atan delikanlının profilindeki fotoğralara bakılır tek tek; eğer beğenirse mail yazacaktır. Nasıl bir profil çizmesi gerektiğini bilmediği için ağır abla olmak her zaman iyidir deyip sadece “Merhaba, teşekkürler.” der. Sonrasında kadının çizmek istediği profili anlayan erkek ona göre bir strateji belirleyip kadının aklına girer. Kadın, artık “o” erkeğin maillerini beklemektedir.
Sonra küçücük Facebook chat penceresi bahane edilip msnler verilir. Dünya, digital dünya olduğu için taraflar daha rahattır. Msn üzerinden konuşan gençler birbirlerine cam açmak için can atarlar ve işte o an; taraflardan biri dayanamayıp cam açma daveti atar. Ve bakışlarla aşk başlar.
En başta ne demiştik.
“...Camdan cama ahh
Camdan cama ahh
Aşık oldum hemen sana
Gördüm sevdim camdan cama”
Sevgili Hakan Peker sen çok yaşa. Home da olsa web de olsa aşk her daim fotoğraflarda başlayıp temelleri camlarda atılıyor. Sonrası malum, bol şenlikli bir yuva… :)
Serpil Şahin
serpil5sahin@gmail.com
www.serpilsahin.net
SERPİL ŞAHİN
YAZARA E-POSTA GÖNDER