Sarkan yanaklarınız zamana ve yerçekimin etkisine karşı koyamayarak, aşağı doğru sarkmaya başlar. Yüzünüz zamanla yaşlı ve yorgun bir ifadeye bürünür. Zamanı geri alamasak da gençlik yıllarınızdaki gibi sıkı ve taze bir cilde sahip olmak için hala şansınız var…
Son yıllarda kişilerin güzelleşme tutkusu sınır tanımıyor. Durum böyle olunca, estetik cerrahi de her geçen gün yeni teknikler geliştirip, kadınlara ve erkeklere neşterli ya da neştersiz operasyonlarla güzellik alanında çok sayıda seçenek sunuyor.
Estetik ve Cerrahi uzmanı Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu, yaşlanmanın ilerleyiş sürecini ve yüz gençleştirmenin amacını şöyle açıklıyor; Yüzde yaşlanma ağırlıklı olarak yerçekimi, güneş, sigara ve bir takım yapısal faktörlerin etkisiyle cilt esnekliğinin bozulması, kırışıklıkların oluşması ve belirli bölgelerin sarkması sonucu oluşmaktadır. Bu olay, zamanla cildin bağ dokusunda bir yumuşama ve deformasyon ile süregelerek, görünümü tamamen değiştirebilmekte ve aynı zamanda psikolojik sağlığı da olumsuz yönde etkilemektedir. Yüz gençleştirme uygulamasında ki amaç, zamanla yüzde oluşan değişikleri yok ederek yüzü genç ve diri tutmaktır.
YAŞLANMA ANLIK BİR OLAY DEĞİLDİR…
Çeşitli faktörler altında kalan yüzümüz, genç yaşlardan itibaren yavaş yavaş yaşlanma sürecine girer. Bu değişiklikler en çok orta dediğimiz bölüm yani, elmacık kemiği, yanaklar ve gözaltlarında kendini göstermeye başlar. İlerleyiş sürecinde çene altı ve kaşlarda düşme ile sarkmalar başlar. Göz kenarlarında oluşan çizgiler ve nazolabial bölge dediğimiz burun ve ağız kenarlarındaki çizgilenmeler ile devam eder.
MİNİMAL GİRİŞİMLERLE MAKSİMUM SONUÇ…
Küçük operasyonlarla yapılan yüz gençleştirme operasyonları son yıllarda çeşitli gelişmeler gösterdi. Birçok yeni yöntemle hem uygulama süresi kısaldı, hem de uygulanan kişi çok kısa sürede normal yaşamına devam etmeye başladı.
ENDOSKOBİK YÖNTEM…
Prof.Dr. Erol Kışlaoğlu bu yöntemi şöyle anlattı;
“Endoskobik orta yüz tedavisinde, ince kanüllerle, saçlı derinin arkasından çok küçük kesiler yapılarak operasyon gerçekleştirilir. Ameliyat esnasında doktor, hastaya değil televizyon ekranındaki dokuların 15 kere büyütülmüş şekline bakarak ameliyatı yapar, böylelikle ince sinir ve damarların operasyon esnasında görülmesi ve korunması konusunda dikkat edilmesi sağlanır. Bu yöntemle, alın kaşlar ve orta yüz bölgesi tamamen serbestleştirilerek daha genç ve dolgun bir görünüm elde ediyoruz. Sonuçlar hem daha mükemmel hem de daha kalıcı oluyor. Ayrıca şişlik, morluk ve diğer komplikasyonlar da daha az olmaktadır. Uygulama sonunda dokular istenilen pozisyona alınabildiğinden görünüm kişinin isteğine göre elde edilebilmektedir. Bu yöntemin en büyük avantajı, aşağıya doğru olan yaşlanma sürecinde yüzün yukarıya asılarak kesin çözüme yaklaşılabilmesidir. Yanaklarda elmacık kemiği bölgesinde dolgunluk sağlanarak da yüze genç görünüm verilmektedir. Bu görünümü sağlayabilmek için lipofilling yöntemiyle, yüzün bazı bölgelerine gene hastanın kendi vücudundan alınan yağları enjekte ediyoruz ve böylece söz konusu bölgeleri daha belirgin ve canlı hale getirebiliyoruz.”
NORMAL HAYATA DÖNÜŞ…
“Kişiler yüzünde herhangi bir kesi izi olmadığı için 4-5 gün sonra sosyal hayata dönmektedir. Bu tip ameliyat özellikle erken yaşlılık belirtilerini önlediği için 40’lı yaşlarda daha çok uygulanmakta, daha ileri yaşlarda ise boyun ameliyatı ile birlikte uygulanabilmektedir. Hastalar yapılan işleme göre uygulama sonrasında da birkaç saat ya da bir gün hastanede yattıktan sonra evlerine dönebilmektedir.”
Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu
Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı
Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu
YAZARA E-POSTA GÖNDER