Kollarımı koca koca gererken derin bir nefes aldığım harika bir pazar gününe, gözlerimin bir anda çarptığı o güzel bayandın.
Güzel yüzün ve saçların, hafif şımarık bir neşeyle yoğrulmuştu sanki o güzel görünüşünde.
Kim bilir; Belki de o yüzden bakakalmıştım sana.
O an güzel gelişme buydu bir erkek olarak benim açımdan.. İşin güzeli ise : Sen de beni fark etmiştin ve bakıveriyordun çaktırmadan.
Sohbetler ve muhabbetler… Gelişirken ve geçerken zaman… Masama oturuverdin tamamen spontan.
Her şey hoştu ilk başta sanki. Çok heyecanlı gelmişti inan.
Ama karşıma oturduğun ana kadar güzeldi sanki.
Ne zaman ki kendini tanıtmaya yeltendin, o zaman farklılaşmaya başladı bakışlarım sana. Pişmanlık düşünceleri sardı.
Ben kahvemi o Pazar günü, zevkle yudumlarken güneşin içtenliğiyle, sen nedense gerilmeye başladın o an sanki ve anlamsızca bir şeyler sundun bana.
İşte onları pek sevmedim desem ben. Üzülür müsün? Seni kızdırır mıyım veya kızar mısın bana?
Pek bakmadım bile onlara. İçimden gelmiyordu o an inan.
Tekrar gözlerine bakıp “biraz daha empati Onur” dedim. Belki biraz daha anlarım onu. Belki ben hatalarla yaklaşıyorumdur ona… Önyargılarımla…
Ama ben baktıkça gözlerinin ta içine ;Sen ise seni tanımak için gereksiz gördüğüm şeyleri koydun masama. Adeta peş peşe ve dip dibe…
Açıkçası biraz bunaldım bundan o an. Düşündüm ve sıkıldım sonra…
Oysa gözlerimin içine gerçekten bakarak kendini tanıtmanı beklemiştim o sana ilk baktığım an.
Üzgünüm ; Bir kahve daha fazla gelir bana bu Pazar… Sevgili meta bayan…
ONUR TOPALOĞLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER