UZAK Bİ YAKINLIK
Özlüyorum seni…
Hafife alınacak bi’şey değil bu sakın öyle basit bir kelime sanma! Bir kelime gibi gördüğün bu duyguyu bir kitap boyunca anlatabilir Oruç Aruoba, “Uzak” kitabının tüm satırlarında.
“Özlem sana yalnızlığın değerini de öğretir, yakıcılığını da…
Ey özlem çeken yalnızlığını besle…
Nasıl, gelmeyeceğini bildiğini beklemen “bilgelik sevgin” ise, geleceğini bildiğini beklemen de sevginin kendisinidir.
İşte-
Diye anlatıyor bu adam özlediğini! Belli ki o da birini özlüyor… Ne dersin sadece özleyen mi anlar bu karışık gibi görünen satırlardaki gizli manayı? Yoksa özlenenin de bi fikri var mıdır özlemek ve özlem konusunda…
Seni özlüyorum…
Yanındayken bile olurdu, ya görmezdin-ya görmezden gelirdin…
Gözlerim bi başka ışıldardı seni görünce… İçimdeki özlemin yakıcılığıydı belki de gözüne vuran ışık göz göze gelemez başını çevirirdin gözlerin kamaştığı için.
Şimdi uzak bi yakınlık var aramızda, yan yanayken yakın bi uzaklık vardı ya aynı onun gibi.
Giderken başlattın bu oyunu üstelik. Sarılmayı bilemezdin sen ya da o korumaya çalıştığın yakın uzaklığının kalkanıydı belki de kolların. Ama giderayak değiştirdin huyunu ya da bozdun ruhunda oynadığın o çocukça oyunu.
Burnumun direği sızlıyor her nefes aldığımda, kokun damarlarıma karışıyor sen uzaklaştıkça…
Giderken;
Öyle bir sarıldın ki, kolların aslında birer kanat gibiymiş. Bir meleğin kalp atışlarını tam göğsümde hissettim. Avucuma bir emanet bıraktın, şimdi bunu taşımanın sorumluluğuyla bak ne haldeyim.
Neden seviyorsun bu kadar oyun oynamayı, şimdi oyunun sırası mıydı? Daha yazdığımı okuyamazken ya da bunu yazıyor olmaya bile şaşırıyorken; senin bunu böylesine bir doğallıkla yapman hiç adil değil. Belki de bu yüzden sürdürüyorum sana eşlik etmeyi, sanki sen kazandıkça mutlu oluyorum.
Kutup yıldızın gibi hissediyorum bazen biliyor musun? Baktığın her yerden görebildiğin ama bir türlü fark edemediğin. Seninle geliyorum uzun yollar boyunca, kendinle kalıp başını kaldırdığında ilk gözüne çarpan ben oluyorum fakat her seferinde Ay’ın gölgesinde sönük kalmayı seçiyorum.
Belki de büyümemizi bekliyorum. Oyunlar bittiğinde nerde olduğumu, “geleceğini bildiğimi beklediğimi” ve bunun da sevginin ta kendisi olduğunu bildiğim için mutluyum.
Dokunamazken yanında olabilmek güzelmiş, dokunmaya karar verdiğinde uzağında olmak felaket! Bunu seni uğurladığımda anladım. Uzak bi yakınlık ne tuhaf duruyor kâğıt üzerinde…
Oysa;
Özlemek! Özlemek tam da bu demekmiş…
Özlem çekiyorum şimdi, yanında olduğum her anı geri getirebilmek için.
Ve en canımı acıtan tarafı da bu. Seni özleyebiliyor olmayı özel buluyorum.
Ey Özlenen-Yalnızlığımı seninle besliyor,
Seni seviyorum…
Nino
00:41 Cihangir
nihanhatipoglu@cosmoturk.com
*Lamb “My Angel Gabriel”i dinliyorum ve sen daha gitmeden ben nasıl özleyeceğimi biliyorum.
NİHAN HATİPOĞLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER