>

KÖŞE YAZILARI | NİHAN HATİPOĞLU

Boş Bir Oda Gibi Kalbin…

Boş bir oda gibi kalbin, kapısı bozulmuş yıllar önce, gireni çıkanı belli değil… (Nihan Hatipoğlu)
 
   
 
 
     

Bu şarkı eşliğinde okuyunuz… http://fizy.com/#s/1agvxy

Boş bir oda gibi kalbin, kapısı bozulmuş yıllar önce, gireni çıkanı belli değil…

Ne yağlamaya gelen var, ne de kilidi tamir etmeye tenezzül etmişsin. Gıcır gıcır ötüyor her açıldığında kapın, gelenler giderken kapatır diye düşündün herhalde kim bilir…

Boş bir oda ! Kapısı ne açık ne tam olarak kilitli…

Boş bir oda gibi kalbin… Hani her mekanın bir hikayesi vardır, ya içini ısıtır, ya çıkıp gitmek istersin daha ilk görüşte… İşte tam öyle… Dokusunda bir sıcaklık var ama duvarlar konuşmaz sen o evi baştan yapsan da…

Kapının hemen yanında sırrını yitirmiş bir ayna, kim bilir kaç yıldır adam akıllı bakan yok onun da yüzüne… Köşede bir berjer, tam karşısında eski bir radyo radyonun önünde anneannemden kalma bir masa ve iki sandalye ve pencerenin önünde bir somya…

Camın önündeki sardunyalar kurumuş dökülüyor, su vermeli acilen içerde yaşayan tüm canlılara… Az konuşan çok bilen yaşlılar gibi tanıdık bir tavrı var her hareketinin. Sayılı misafirine ev sahipliği yapan, diğerlerinin varlığını umursamayan tuhaf, dekorlara göre ruhu şekillenen boş bir oda…

Boş bir oda gibi kalbin, bazen dağınık bazen derli toplu… Yalnız kadınların geçici durağı, kalmaya yeltendiklerinde nazikçe uğurlandıkları…

Sıcaklığını yitirmek üzere, penceresi açık kalmış kim bilir kaç kış önce,içeri kaç ayaz almış,kaç ayazda soğuk yataklarda hastalanmış kalbin…

Sağır, dilsiz, hissiz kalpsiz boş bir oda…

Karanlık sohbetlere şahit olmuş loş ışığında sokağın…

Terlemeden sevişen iki bedene yardım ve yataklık etmiş bilmem kaç gece ve koynunda uyutmuş onları… Bazen bir çorba kokusuna hasret, yağmur damlalarını sayar cam kenarındaki hasta yatağında.

Belki de onu hasta eden rüzgarın şefkatine sığınır. Uzaklaşmaya çalışsa da en yakınındaki O’dur, camdan baksa görebilecektir sevdiceğini,sevgi eskimeyen bir değerdir ne de olsa…

Kim bilir kaç bahar geçti ben bu odayı uzaktan göreli ve yine son bahar geliyor. Kapın hala açık mı? Kilitlerini tamir edebildin mi? Sağır duvarlar kulaklarını, dilsiz kapılar dilini mi bağlıyor yoksa? Korkuların seni bu boş odanın düşünmek istemeyen yorgun, vazgeçmiş sahibi mi yapıyor?

Boş bir oda gibi kalbin, kimin kaldığını önemsemeyen… Boş vermiş bir hancının sahiplendiği kiralık bir oda gibi kalbin, hey hat!

Şimdi taptaze çiçeklerle gelip, camları açsam, bu odayı şöyle adam akıllı bir havalandırsam… Bir de yola bakan camın önüne oturup bir çay koysam keyfine doyum olur mu boş odanın? Ya da hala sadece boş bir oda mıdır burası, bu durumda olduğunda etraf? En sevdiğim kitabın yapraklarını bir bir çevirirken köşedeki berjer koltukta, uzaktan tanıdık bir şarkının notaları kulağıma çalınsa, o şarkıyı birlikte söylesem seninle… Kokumu bıraksam koltuktaki mindere, tokamı unutsam cam kenarındaki sehpada. Sevdiğin yemekleri bıraksam masadaki şarabın yanına…. O oda hala ilk gördüğüm andaki gibi boş mudur??

Bomboş, sessiz bir odaya dair anılar mı olur tüm bu olanlar?

Orada geçirdiğim günleri heyecanla anlatsam anlar mı etraftakiler? Arkadaşlarımın gözlerinde aynı o oda gibi boş bi bakış mı belirir yoksa ? Bir hayal, bir rüyadan bahsedermişçesine yapayalnız mı kalırım ne dersin?

Geceden kalma boş viski şişeleri ve yalnızlığı mı yakıştırıyorsun bu boş odaya, çarşafları değiştirmenin vakti çoktan geçmedi mi? Kapından kim giriyor ya da kim yüzüne çarparak çıkıyor dikkat etmenin vakti gelmedi mi? İçimi ısıtan bu odada bir sıcaklık vardı, beni sana getiren, sesinde duyduğum sakinlik belki…

Duvarlar konuşmaz biliyorum ama seninle konuşmak her şeye rağmen güzeldi, ben senin hikayeni dinledim hem de birçok yerinde kendimi bularak anlayarak… Evet her mekanın bir hikayesi varmış, her insan gibi…

Boş bir oda gibiydi kalbin ama kapıyı sen açtın diye nasıl da sevindim, orayı güzelleştirip kalmak istedim…

İçimde sakladığım bir “SIR” vardı, o da apansız-zamansız ortada kaldı… Şimdi söyleyecek hiçbir şeyim yok, anlatmaya çalıştığım her şey bir bir boğazıma takıldı…

Boş bir oda gibi kalbin, bakmıyorsun kimin girip-çıktığına… Kimin sevip -kimin sevmediği umurunda da değil…

Eski bir hikayenin yırtık birkaç sayfası ve uykunu kaçıran gecelerin küçük uyku perileri var etrafında… Gördüğün ışığa da, perdeleri açmaya da alışkın değilsin…

Çok sevinmiştim ya kapıyı açtığına, kilit bozukmuş çıkarken fark ettim, rahatsız ettiysem özür dilerim…

Nino,
Cihangir 15.09.2010


NİHAN HATİPOĞLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER

 

Diğer yazıları liste halinde görmek için tıklayın >

Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>