Bana bunları yazdıran şey, gece değil inan!
İçimdekidir.
Aslında
‘Zorla susturduğum itiraz mekanizması’nın boşluğu doldurmaktaki çabasıdır bu yazma işi…
Bu parmaklarımın ucundan dökülen kelimeler de, onun tiz çığlık ya da benzeri sesleri…
Sanırım bir müddet bu kelimelerle çizilecek yazılarımın kaderi…
İnsan bazen içindekileri ; bir yağmur gibi ince ince yağarak tüketmek istiyor…
İçindekiler tükenmedikçe daha çok söylemek, görmek, konuşmak, hissetmek, dokunmak, yazmak kısacası YAŞAMAK istiyor…
YAZMAK SADECE YAZMAK DEĞİL!
Yazmak, yazmak, yazmak ve tekrar yazmak istiyorum…
Yazmak insanın kendisiyle ve bazen gürültüsünden uyuyamadığımız vicdanımızla garip bir karşılaşma biçimi olarak hayatımızda yer ediyor.
Yazdıkça tükeniyor ve tekrar gerçeğe bürünüyoruz.
Kısacası yazmak birçok şeyden çok öte; aslında sadece yazmak değil.
Bazen ‘Yazar’ sadece hayalini yazar.
Hiçbir zaman içinde yer alamayacağı hayalini…
Uzun süredir ertelediklerimle baş etmedeki çabam, beni yazmaya tetikledi ve itekledi.
Öyleyse çok uzun süreli bu uykuya bir ara verip tekrardan yazmaya selam olsun…
Ve tabii ki minik merhaba yazımı unutmadım…
Merhaba ,
Yazımı fark edip okuyana, güne, geceye, yalnızlığa, acıya, aşka, belirsizlikte kalan sevgiliye, gerilerde bıraktığım geçmişe, önümdeki geleceğe, şimdiye ve akabindeki şimdilere kısacası herkese merhaba…
Her daim burada buluşmak dileğiyle…
Jatka Jukic
JATKA JUKIC
YAZARA E-POSTA GÖNDER