Geçen gün bir cenazeye katıldım. Yaşlı, bakımevinde yaşayan bir hanıma ait. Oğlu, hanımı ile seyahatteymiş. Camii avlusuna toruna gelmiş.
Torununa, "Bir çocuğun zenginliği aile büyükleriyle birlikte yaşamasıdır.. Allah sabır versin. Allah rahmet eylesin. "Babaanne" sözünü duyduğunuzda burnunuzun direği sızlayacak" dedim.
Daha da söyleyecektim ama dilim varmadı.
Cenazesini kaldıranlardan Allah razı olsun.
Kabahat kimde acaba?,
Annesinin cenazesine seyahatte olduğu için katılmayanda mı?
İmkanlı olmasına rağmen annesini bakımevine yatıranda mı?
Bu kararları alırken ve uygularken yanında hatayı yapanı ikaz edecek vicdanlı birisinin bulunmamasında mı?
Çocuklarına Allah korkusunu aşılamayanda mı?,
Yalnız dünyaya tapan, muhteris insanların eksikliği mi?
Tabiata bakıp da gören göze, düşünen kafaya sahip olmayanlarda mı?
Allah korkusunu öğretmeyenlerde mi?
Doğru örnekleri öğretmeyenlerde mi? Yoksa kendi maddi ve makam nasiplerini ararken, işlerine gelmediği için bunu düşünmeyenlerde mi?
Akıllarına, kendilerine tapanlarda mı?
"Anaya-babaya of bile demeyin" emrini bilmeyenlerde mi?
Yüce yaradandan utanmayıp da, yaramazlar güruhuna dahil olanlarda mı?.
O kadar misaller var ki, hangi birisini sıralasam. Hasılı kelam, imansızları tarif ediyorum.
İnsanlar doğdukları andan itibaren maalesef bakıyorlar ama görmüyorlar..
Çocukken mezarlıklardan korkar, bu korkumuzu da , "neden mezarlıkları şehrin içine yapıyorlar" diye sorardık.
Anneannem de, "Her canlı ölümü tadacaktır. Az yaşa çok yaşa akıbet gelecek başa. Ona göre yaşamalı.Allah tan korkarak yaşayan, ölümden korkmaz. Korkmayın." derdi.
Unutmayalım ki, makam mevki, rütbe, imkan ve rotasyonlarının dışında, bir gün o musalla taşı (nasibi varsa tabii) bu ilahi, geri dönüşsüz, temyizsiz, mutlak, akıbete, kadere, tecelliye, muhatap olacağımızı, işte o zaman, para, pul, eş dost, çevre, arka, siyasi, ticari imkanın, hatta kredi kartının geçmeyeceğini, camii avluları, insanın başına kakar.
Ne mutlu bu ölçülere girmeyenlere ve kötü örnek olmayacaklara.
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlarından büyük siyaset adamı, devlet adamı, mürşit Profesör Doktor Necmettin Erbakan’nın vefatı dolayısıyle, yüce Türk milletimize, islam alemine, insanlığa baş sağlığı diliyorum.
Rahmetullahi aleyh.(Allah’ın rahmetine kavuşmuştur)
Not: Allah huzurevlerinde ve bakimevlerinde ve hastanelerde hizmet verenlerden razı olsun.)
HİKMET SUNER
YAZARA E-POSTA GÖNDER