Aldatılmak.
İki testiyi birbirine vurunca birisi kırılır, diğeri de çatlar. Veya, ikisi de çatlar ya da kırılır. Yani zarar vardır, acı vardır. Zamanla da nedamet pişmanlık vardır.Keşkeler vardır.
Kaybettiğimiz zaman hep böylesi düşünür, böylesi hissederiz.
Ne kadar haşiniz, ne kadar karşımızdakilerine kin doluyuz.
Hep alacaklıyız sanki..
Bu cümlem, affetmeyenlere,hep ödeşme peşinde olanlara�br>
Nedir bu intikam?. Nedir �u bana yapılır mı� düşüncesi.
Hayat, insan demektir. Hayatta da her şey insan içindir.
Hak etmediğimiz muameleyi gördüğümüzü savunuruz.
Kızacaksınız ama, inanınız ki, kimse hak etmediği muameleyi görmüyor.
Herkes, hak ettiği hayatı yaşama peşinde olmalı. Şayet bir insan karşısındakini aldatıyorsa, mutlaka aldatılanın bir hatası vardır diye düşünüyorum.
Yalan söyleniyorsa da, bir yalan söyleten vardır.
Önce samimi olacaksın ve karşındakini anlamaya çalışacaksın ve en önemlisi de seveceksin.
Bana yar olanı severim, bana yar olmayanı SEVMEM.
İşte olay burada sarpa sarıyor.
Zira, herkesin sevilecek mutlaka pek çok yönü, islah edilecek pek çok hatası olabilir. Samimiyetsizlikte, anlamamakta israr, insanları felakete,ayrılığa götürür. Ben, daima bunu, savunuyorum.
İnsan, neden pişmiş aşına su katsın ki? Allah, insanı yaratırken ruhundan üflerken, içine, bir de, �icdan�koymuştur.
Haklı sebebi yoksa, kimse kimseye tavır almıyor.
İsterse tavır almayabilir. Ancak alması halinde, ikinci bir şık ortaya çıkıyor. O da �ffetmek�duygusu. Bu da hoşgörüden kaynaklanır.
�onuçta Allah, bize yapılanlarla ilgili olarak, neler yapabileceğimizi söylerken, affetmenin her şeyden üstün olduğunu ve böylelerinin ödüllendirileceğini söylüyor. Ödül de günahların bazılarının örtülmesi. Bundan daha güzel bir ödül olur mu?�
Affetmek üstünlüktür. Allah affedeni güçlü yapar.Ancak affeden,affettiğini ilan ve beyan etmelidir.Etmelidir ki,acz ve zayıflık şeklinde anlaşılmasın.O zaman bu af işleminde toplumun kefareti söz konusu olur.Böylece etrafınızdakiler de halk da şehadet eder.
Kur�n da aldatmak kelimesi, ağzı başka,gönlünden geçenler başka,düşünceleri başka,özü-sözü bir olmayan diye tanımlanabilen insanların bir davranışı olarak nitelendirmiştir. Karar vermeden, hesap kesmeden, insanın kendisine iki şey sorması lazım.
Bir, ben ne yaptım ki benim başıma bunlar geldi?. İki, ben de hiç mi hata yok?.
Bu usul,sadece eşler arasında değil,her şeyde geçerli olduğu gibi ,eşler arasında da geçerlidir. Mühim olan anlatmak ve karşı tarafın ne demek istediğini anlamak.
Aldatmak,erkekler için elinin kirimidir.?Bence değildir. Olmamalıdır da.Zira muhatabı da, anne-baba evladı.
Bir ilişkinin meşru ya da gayrimeşru olması önemlidir.
Kadınlar kadınlara, erkekler de erkeklere ne kadar da düşmanlar. Zaten kıskançlıkların temelinde, kıskanılanla kendisinin mukayesesi vardır. � mu, ben mi?�Mücadelesi,hatta savaşı. İnsanlar,dünyadaki cehennemi, kendilerine reva görüyorlar, başka kimse değil.
İnsanlar konuşa konuşa anlaşır diye boşuna söylememişler. Maalesef ki, bizler çok az konuşuyor, hiç dinlemiyoruz. Karşımızdakine hiç şans da tanımıyoruz. Sonra da şikayetlerimizin ardı arkası kesilmiyor.
Bazen de çok konuşuyor, karşımızdakine hiç fırsat tanımıyoruz. Bir türlü ortasını bulmuş değiliz. En feci tarafı da, sadece kendimizi haklı görmemiz ve böyle lanse edip, taraf toplamamız. Yani,her şartta biz haklıyız.
Bir de bizim bu durumumuzdan beslenenler de varsa, gelin o zaman kıyameti seyredin. Olayın üstüne gidenler mi dersiniz,gaz verenler mi dersiniz,durumdan vazife çıkartanlar mı dersiniz.Bir anda taraftarlar çoğalır.
Olan da bir türlü kendisini ifade edemeyene olur. Suçluya da ceza hemen kesilir.
Ayrılın�Ayrılsınlar.. Sakın ayrılma,süründür.. Bu sana yapılır mı? Sen de ona aynısını yap...Gibi,gibi�
Kimse, başkasının başına gelen nahoş olayların, kendi başına gelmeyeceğini asla düşünmesin, bu yanılgıya da düşmesin.
Yandaşların, bu hususu göz önünde bulundurup, ona göre yapıcı, fişteklemeyen bir tutum içinde olmaları sağlık verilir.Yıkmaya ortak değil,onarmaya,olaylara sevgiyle bakmaya özen göstermeleri uygun olanıdır.
Mühim olan, müşterek yapılan yanlışın, bir daha yapılmamasıdır.
Tarafların, yeni bir sayfa açıp, hayatlarına devam etmeleri,bir daha da geçmiş hakkında asla suçlar,aşağılar tarzda konuşmamalarıdır.Yoksa sen haklı,ben haklı derken, ömür biter, gider.
İnsanlar kendilerini sevdirmek çabasında olmalıdırlar. �e yaparsam,nasıl davranırsam karşımdakinin gönlünde,beyninde yer ederim,onu sevindiririm.Onu üzmemek için özen göstermeliyim,onu motive etmeliyim,onun randımanını düşürmemeliyim�demeliler. Bunun tersi olup da , �e yaparsam da onu üzerim, kızdırırım, intikamımı alırım, nasıl yapayım da sinirlerini bozayım,herkesin içinde onu kırıp,küçük düşüreyim,çocukları üstüne kışkırtayım�diye planlar,entrikalar yapmamalıdırlar.
Sonuçta çocukların, nasil zarar görebileceği unutulmamalıdır.
Halbuki, kişiyi, Allah ile ahiret hesabı arasında, baş başa bırakırsak, her şey yoluna girer.
As�lan dünyada da, ahrette de cenneti yaşamaktır.
Yazıma, anneannemim çocukken bize nasihatlarından birisini naklederek son vermek istiyorum.
�man evladım ailenize, milletinize uygun düşmeyecek davranışlarda bulunmayın.
Siz büyüklerinizin ekmeğini yiyiyorsunuz.
Sonra yediğiniz her lokma haram olur.
Hem ekmeğini yiyip, hem de onları rezil etmemeli, onlardan gizli işler yapmamalı, bir şey saklamamalı, soyadını yakışır bir şekilde taşımalısınız.
Sonra, Allah hesap sorar.
Namusunuzu korumalısınız.
Alemi arkanızdan güldürmeyin.
Onları rezil rüsvay etmeyin,
Sonra, �ah vah ailesine, çok yazık�derler.
Aman dikkat edin.
Allah, ailesine ve milletine, onun namusuna halel getirecek şeyler yapanları affetmez.
Siz yaptıklarınızın kimsenin duymayacağını, bilmeyeceğini zannedersiniz, ama hiçbir şey gizli kalmaz
Allah her şeye şahittir.
Ne milletinizin, ne de ailenizin onuru ile oynamayın.�derdi.
Ahirete intikal eden atalarımız da, anneannem de Nur içinde yatsınlar.
Sizlere Çinlilerden bir alıntı nakledeceğim.
�lyansı dördüncü parmağımıza takmalımıyız?.
Bunun, Çin�ilerin anlattığı çok güzel ve inandırıcı bir açıklaması var.Başparmak, anne-babanızı, işaret parmağı kardeşinizi, orta parmak sizi, dördüncü parmak (yani yüzük parmağı, hayat arkadaşınızı, serçe parmak çocukları temsil eder. İlk önce avuçlarınız birbirine bakacak şekilde açın. Orta parmakları bükün ve sırt sırta birleştirin. Daha sonra kalan dört parmağınızı da açıp, uç uca getirin. Şimdi anne-babanızı temsil eden başparmaklarınızı ayırmaya çalışın. Açılacaktır. Çünkü anne-babanız sizinle birlikte ömür boyu yaşamayacaktır. Er veya geç onlardan ayrılmak zorundasınız. Baş parmaklarınızı önceki gibi birleştirip, kardeşlerinizi temsil eden işaret parmaklarınızı ayırın. Onlar da ayrılacaktır. Çünkü kardeşleriniz kendi ailelerini kurup, ayrı bir hayat seçer. İşaret parmaklarınızı birleştirip, çocuklarınızı temsil eden serçe parmaklarınızı ayırın. Onlar da ayrılacaktır. Onlar da evlenir ve bir gün kendi hayatlarını kurar. Son olarak serçe parmaklarınızı birleştirip, eşlerinizi temsil eden yüzük parmaklarınızı ayırmaya çalışın. Ayıramadığınızı görünce şaşıracaksınız. Çünkü,karı-kocalar hayat boyu bir arada yaşarlar. İyi günde ve kötü günde.�..
Unutulmamalıdır ki, �ayat, kimi sevdiğin ve kimi incilttiğin değildir.Hayat,güven-mutluluk-şefkattir. Destek olmak ve nefretin yerine sevgiyi koymaktır.�br>
Saygılarımla
Hikmet Suner
hikmetsuner@yahoo.com
Saygılarımla.
Hikmet Suner
HİKMET SUNER
YAZARA E-POSTA GÖNDER