Uluslararası ölçekte bir kadın araştırması yapan sosyolog, dünyanın çesitli ülkelerinde kadınlara bir soru sormus.
Kocanızı başka bir kadınla yakalarsanız ne yaparsıniz???
Soruya ülkelere göre verilen yanıtlar ise şöyle olmuş:
İsveçli: Neyimi beğenmediğini sorarım.
Rus: Evi terk ederim.
Fransız: Sesimi çıkarmam, sevgilime gider beni teselli etmesini isterim.
İtalyan: Kadını vururum.
İspanyol: Kocamı vururum.
Yunanlı: Her ikisini de vururum.
Türk: Benim kocam yapmaz!
Aldatmanın gerçekte ne anlama geldiğini ve kimlerin buna eğilimli olduğunu kısaca bir öğrenelim isterseniz...
Özellikle kendini mükemmel görmek, başkalarını düşünmemek ve yargılanmaktan korkmak gıbi tepkiler gösteren insanlarda fazla görülür. Kendini daha yüksek gören, eşinden üstün olduğunu düşünen veya çevresindekiler tarafından böyle olduğu gözlemlenen toplumda öyle yorumlar alan kişiler aldatmaya daha yakın görürler kendini.
Aldatma, yüzyıllar boyu toplumlarda hep ateşini korudu. Peki ne oldu da son zamanlarda bu kadar gündeme oturdu, bu kadar çok duymaya başladık?
Aslında her ne kadar toplumda gizli kalmış gibi görünse de kadının iş hayatına girmesi, güç kazanması, erkeğe karşı çıkma gücünü bulması ile aldatma kelimesini çok fazla duymaya başladık.
Eşini kaybetmemek için göz yuman, boşanacak ya da karar alacak gücü bulamayan kadınlar, toplum yapısının erkek egemen olması ve erkeğe çok eşlilik hakkı vermesinden kaynaklanan sosyal nedenler aldatmayı ya gizli ya da meşru kıldı.
Kişi aldatıldığında adını koymak, nedenlerini bilmek, sorunu çözmek ister. Aldatmak mı? Sadakatsizlik mi?
Bir kereden bir şey olmaz, duygusal olmadığı sürece sorun yok, görüşebilir ama önemli olan sevmesin, konuşsun ama dokunmasın vs. gibi çok çeşitli yorumlar ve açıklamalar duyuyorsunuz. Esas sorun kişinin yaşadığı durumu nasıl algıladığıdır.
Araştırmalarımda ortak bir tanım olmadığını gördüm. Benim aldatmaya bakış açım ve açıklamam şu yönde;
FİZİKSEL VE DUYGUSAL ANLAMDA PARTNERİ DIŞINDAKİ BİRİYLE GEREK YAŞAM VE GEREK ETKİNLİK OLARAK YAPILAN TÜM ÖZEL BURDA ALTINI ÇİZEREK TEKRAR SÖYLEMEK İSTERİM TÜM (ÖZEL) PAYLAŞIMLARA ALDATMA DENİR.
Aldatmanın tam olarak tanımlanamaması, aldatmanın ve aldatılmanın çok değişik şekillerde algılanmasıyla ilgilidir. Algılamalardaki bu çeşitlilik aldatma çeşitlerini ortaya çıkarır. Aldatma çeşitlerini inceleyecek olursak:
PEKİ HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ İNSAN NEDEN ALDATIR?
Erkek psikolojisi, hormonal yapısı gereği cinselliği ilişkide temel dinamik olarak görür. Bize gelen danışanlarımızda ve ailelerimizde de gördüğümüz kadarıyla erkeklerin en çok şikayetçi oldukları nokta cinselliktir.
Erkeğin aldatmasının altında yatan nedenlerden biri, eşinin cinselliği bir silah ya da koz olarak kullanmasıdır. Erkek cinsellik için boyun eğmemek ayrıca kendini muhtaç hissetmemek için aldatma girişiminde bulunur. Aynı şekilde kadının da; erkeği koz olarak kullandığı, ilgi ve sevgisine karşı aldatma girişimde bulunması kaçınılmazdır.
NASILIM?
Kişi her yaşta güçlü olmak ve beğenilmek ister. Böyle durumlarda psikolojik anlamda iyi hissetmek için aldatma yoluna başvurabilir. Özellikle kendinden küçükler ile bu olayı gerçekleştirmeleri hala işe yaradıklarını görmeleri bakımından kişileri daha mutlu eder. Kadınlarda özellikle ilerleyen ve menopoz dönemine yakın yaşlarda genç partnerler ile aldatma yaşanır.
Yaşlılığı kabul etmek istemeyen, kendini kanıtlamak, özgüven kazanmak isteyen erkek ve kadınlarda sık rastlanılan bir durumdur. Magazin basınında çok sık görüyoruz,ileri yaşlardaki erkek yada kadınların genç sevgilileriyle boy göstermeleri, yaşlarını görmezden gelmek ve hala beğeniliyor olduğunu göstermek için yapılan bir davranıştır.
PSİKOLOJİK:
İnsanların sosyal anlamda temel ihtiyaçları kabul edilmek, beğenilmek, onaylanmak, güvenmek ve sevilmektir. Kişi kendini mutsuz, önemsiz, değersiz hissettiğinde bu temel ihtiyaçlarını giderebilmek için çareler arar, başka birilerinin kendisine değer vermesi, onu mutlu eder. Özellikle depresyonda olan erkek ve kadınların daha çok aldattıkları bilinen bir gerçektir.
Hem değer görmek hem de halen ilgi çektiğini görmek depresyonda olanlarda olumlu etki yapmaktadır. (Bir nevi antidepresan etkisi)
Kadınların hamilelik, doğum sonrası ve depresyon durumlarında erkek eşinden beklediği ilgi ve cinselliği göremediğinden aldatma ihtimalinde artış olur. Aldatan kişi yakalanmadığı sürece davranışa devam eder, sonuçlarını hep düşünür aslında; ama içsel çatışmayı da aşamaz. Genelde aldatma sonrası vicdani rahatsızlık oluşur. Akabinde de suçluluk duygusu ortaya çıkar. Bazen kişi kendini daha iyi hissetmek için eşinin/sevgilisinin hatalarını arar. Sanki bedelini ödetmiş düşüncesiyle o hata yaptıkça kişi kendisini daha iyi hisseder. Aldatmalarda kişi aldatmanın nedenini kendisi dışında başka nedenlere dayandırdıkça kendisini daha iyi hissedeceği için, devamlı eşinin veya partnerinin hatalarını görmek ister. Aksi takdirde eşinin mükemmel olması, aldatanın vicdani rahatsızlığını daha da arttırır.
ALDATMANIN HER İKİ TARAF İÇİN OLUŞAN ETKİLERİ:
Aldatılan kişi, kendini yetersiz, beğenilmeyen, ilgi çekmeyen biri olarak görür. Bunun sonucunda haksızlığa uğradığını düşünen, öfkeli ve partnerine dokunmak istemeyen bir eş ortaya çıkar.
Aldatılan kişilerde “keşke”ler çoktur. Harcanan emek, zaman, fedakarlık, sadakat vs. tümü film gibi geçer. Aynı zamanda kişi aldatanı aldatma girişiminde de bulunur, asıl amaç aldatmak değil, intikamdır.
Kana kan yöntemi. Aldatmalarda tek neden kişinin eşiyle yaşadığı ilişkisinde cinsel ve duygusal anlamda doyuma ulaşmaması değildir. Çocukluğundan itibaren değersizlik duygusu içinde büyüyen biri uygun ortamda bu duygusunu tatmin etmek için aldatabilir. Bazen kişi bir anlık heyecan için de bunu yapabilir. Aldatan insanlar aslında kötü insandır diyemeyiz. Bunu bir suç olarak değil hata olarak görmek daha doğru olur.
Yaşanan bir aldatma olayının aldatma olup olmadığı dışarıdan yapılan gözlemle değil aldatılanın hissettiği rahatsızlık duygusuyla paraleldir. Siz ne kadar çok rahatsız iseniz, o olay o kadar çok aldatmadır. Kabulleniş: Bazı durumlarda aldatılan kişi sonuçlarını ve ağır psikolojik etkilerini kaldıramayacağını düşünerek görmezden gelir ya da reddeder. Bu durum ileriki yıllarda ısıtılıp ısıtılıp yenir. Yani yeri ve zamanında verilmeyen bir tepki, büyüyerek ve psikolojik rahatsızlıklara yol açarak gösterir kendini. Mesela yapılan araştırmalarda, aldatılmanın temel bir depresyon nedeni olduğu tespit edilmiştir. Böyle durumlarda uzmandan destek almak gerekir. Aldatan kişi evli ise, genelde evliliğini riske sokmayacak, kendisinden çok şey beklemeyecek birini arar. Gerek kadın gerekse erkeklerde bu kaçınılmazdır. Bir yandan kendisini ve geleceğini garantiye alan evliliğini koruma, bir yandan da şu anı mutlu yaşama isteği ağır basar. Aslında yapılması gereken mutluluğu dışarıda aramak ve sonu olmayan anlık zevkler yerine evliliğini iyileştirmektir.
Taraflardan birinin sosyal-ekonomik düzeyinin yükselmesi de aldatmayı doğurabilir. Eşlerden biri kendini ulaşılmaz gördüğünde diğer eş bunu aldatma ile aşmak isteyebilir. Magazin basınında aldatmalar, birer kötü örnek olmakla beraber özendiricidir. Genelde aldatanın aldattıktan sonraki mutlu hayatı hep verilir. Aslında verilen haberlerde aldatılanın yaşadıklarına da değinilmiş olunsa ve aldatanlar yüceltilmek yerine eleştirilmiş olsa özendirici etkisi azalabilir. Kocasını ya da karsını aldatan birinin ertesi gün canlı yayına çıkıp hiçbir şey olmamış gibi program yapması düşündürücüdür.
ALDATMA VE ALDATILMA ÜZERİNE NELER YAPILABİLİR?
Şüphelendiğinizde kurgu yapmak yerine, uygun bir ortam, iletişime açık bir ses tonu ve beden diliyle partnerinizle konuşun.
Hissettiklerinizden bahsedin. Suçlamak ve hesap sormak sadece savunma yaratır.
Eğer aldatıldığınız kesin ise, bunu onunla konuşun. Nedenlerini ve açıklamasını dinlemeden karar vermeyin.
Olayı 3. kişilere anlatmadan önce, kendi aranızda çözmeniz gerekir. Sonuçta ayrılmasanız bile artık insanlar sizi eleştirecektir. “neden halen berabersin, daha ne yapmasını bekliyorsun vs.” duyumlar ilişkiye devam etseniz bile sizi rahatsız edebilir.
Aldatılan kişi, her zaman suçu kendinde aramamalıdır.
Aldatmak, bir cinsiyet özelliği değildir. Kişinin yetişme tarzı, çocukluğu, sosyal yapının özelliği, evlilikte veya ilişkiden beklentisi bunu belirler.
Siz mükemmel bir eş olsanız bile eşinizin sizi aldatması onun sorunu ve özelliğidir.
Erkeğin büyütülürken annesi tarafından “aslan oğlum” istediğini yap, sana kız mı yok” gibi telkinleri sadakati azaltır. Hep alternatifi olduğunu ve hep daha iyisini bulacağını düşünür.
Aldatma bir bağlanma ve bütün olma sorunudur. Bazen sizin hiçbir sorununuz olmasa da aldatılabilirsiniz. Bu durum sizin dışınızda nedenlerden kaynaklanır. Kendinizi suçlamanız sonucu değiştirmez.
Eğer eşinizi aldattıysanız ve tekrar yapmayacak ama pişman iseniz bunu eşinize anlatmayın. Sadece kendinizi sorgulayın.
Sizi aldatan aslında diğer kişiyle evli olsa, onu da aldatır. Ayrıca burada sorun kişinin aradığı özel bir şey olmadığıdır.
Devamlı olarak aldatıyorsanız siz ve eşiniz için en sağlıklısı ayrılmaktır. Zaman ilerledikçe her iki tarafında ruh sağlığını bozulabilir.
Eşiniz sizi aldatmış olsa bile bunu çocuklarınız ile asla paylaşmayın.
Aldatılmış olsanız bile intikam için aldatmayın. Bu sizin için ileride büyük değersizlik duygusu oluşturur.
Eğer eşinizi aldatıyor ve kendinizi mutlu hissediyorsanız, sizde değersizlik temelli duygular mevcuttur. Temelde kendini değersiz hissedenler belli aralıklarla geçici değer görmeler ile bunu kapatmaya çalışırlar.
Hakan KOÇ
Yaşam Koçu & İlişki Terapisti
Web: www.pozitifyasammerkezi.com
HAKAN KOÇ
YAZARA E-POSTA GÖNDER