Her yerde vardır onlardan. Hani herkes hayata kendi penceresinden bakar ya onlar hep karşı pencereden bakarlar. Muhalefet insancıklarındandırlar. İnandıkları tek şey kendileridir. Ne acı kendini bahane edip yaşamak. Sırf karşı olmak için bir şeylere karşı olmak. Amaçsız, sağlam bir nedene bağlı olmadan fikir savunmak. Ve bu fikri karşı tarafın tam tersi olduğu için benimsemek. Fikir üretmek yerine söylenenin tam zıttını yakalamak. İnsanın hayatta bağlanabileceği bir gerçek bulamaması ne acı.
Sana verilmiş bir isim var sadece, sana ait olan. Onu da sen üretmedin zaten. Hep bir devrim peşinde oldun. Ama oturduğun yerden, üretmeden, yalnız konuşarak deviremezdin hiçbir şeyi. Sevgiye inanmayan bir devrimci olabilirmiş gibi. Hedef belirlemeden edilen ateşin anlamsızlığı kadar boş oldu hayatın. Siyaha kara diyenlerdendin sen. Farklı açıdan bakıp aynı sonuçlara ulaştın ama kabullenmeden. Doğrular senin doğruların, hatalar yalnızca senin gördüklerindi hep. Yalnızlığı seçtiğine inandırmaya çalıştın kendini. Oysa yalnızlığı yakıştırdı seni tanıyanlar sana. Onlar seni yalnız bırakmayı seçtiler aslında. Sevgi yanılgıdır, aşk saçmalıktır dedin saçmalayanın sen olduğunu bilmeden. Dünya nimetlerinin peşinde, üç-beş kuruş kavgasındaydın sen de herkes gibi ya bunu da kabullenmedin. Senin gibilerle yaşamaktan bahsettin ama senin gibi bir kişi daha olamayacağına inandın hep. Her yerde tektin(!) de niye hiç fark edilmedin? Senin için önemi olan tek şey KARŞI olmaktı. Neye ya da neden olduğuyla ilgilenmedin hiç. Herkes boş konuşuyordu sana göre. Bir tek sen doldurabilirdin her konuşmayı. Virgülleri sen belirlersen uygun olurdu, noktaların zamanına sen karar vermeliydin her zaman. Yalnız senin aklın yeterdi her konuya. Aynı fikri savunduklarınla bile ters düşerdin. Hayatın anlamın sen bulmuştun; HAYATIN ANLAMI YOK.
Amaçlarını, hayallerini anlatanlara güldün her zaman. İnsanın ne amacı olabilir ki bu dünya da? Sana göre hayat zaman doldurmaktı sadece. Yaşama sevinci, boş yere gülümseme ihtiyacıydı senin için. Öyle ya, hayata olumlu bakmanın kime ne yararı olabilirdi ki? Kavgam var derdin ama neyle kavga ettiğini bilmeden. Savaşmadan zafer kazanma peşindeydin. Hedefin; hedefi olanları yolundan vazgeçirmekti sanki. Sana göre; ağlamak zayıflık, gülmek aptallık, sinirlenmek gereksiz, şaşırmak saçmalık, kısaca yaşamak anlamsızdı.
Ne bu dünyaya inandın, ne öbür dünyanın varlığına. Annen istediği için doğurmuştu seni, başka bir güç yoktu hayatta insanın kendi gücünden başka. Ama ne yaman çelişkiydi ki; herkes güçsüz herkes zayıftı sence.
Sürekli uyuklar halde dolaşırdın ama bunu bile kabullenmez ben düşünüyorum derdin sanki düşünebildiğin bir şey varmış gibi. Hiçbir inancı olmayan biri ne düşünebilirdi ki? Dünya boşluk, insan zayıf, inanç gereksizdi sana göre. Bir yere varamayacağını bilirdin bu yaşam şekliyle. Ama bildiğin bir şey daha vardı zaten; varmak istediğin bir yer olmadığı. Kazanmak yoktu senin için olamazdı; kazanmak istediğin bir şey olmadan. Ulaşabileceğin bir yerde yoktu. Bir yere ulaşmak için bir yol kat etmek gerekliydi ama senin yolun bile yoktu. Yılları saydın yerinde. ‘Kimse üretmiyor, hazır yiyici bunlar!’ dediklerinden olduğunu sen de bilirdin ya işine gelmezdi itiraf etmek. Yeni yerlere gitmek, yeni insanlarla tanışmak zaman kaybıydı senin için.
‘Zaman kaybını hiç sevmem’ derdin, madem öyle neden yaşıyorsun ki? Gülmek işkence, yaşamak angarya, herkesin yaşadığı sahte dünya sence ama unutma ki sen de buradasın. Keşke dünya bana ayak uydursun ben ne yoracağım kendimi felsefeni biraz olsun değiştirebilsen.
https://twitter.com/#!/Fername
http://www.facebook.com/pages/Ferhan-Petek/40815501931
FERHAN PETEK
YAZARA E-POSTA GÖNDER