“Çocukluğunuzun geride kaldığı onca yıldan sonra karşınıza çıkan her oyuncak, içinizdeki çocuğun size “Benimle oynar mısın?” deme şeklidir.”
Oyuncakları sevmeyen, yılbaşını da sevemez. Yılbaşını sevmeyen, hayatını da sevemez. Hayatını sevmeyen kendini de sevemez. Kendini sevmeyen ise bir başkasını asla gerçekten sevemez.
Biraz katı gibi görünse de gerçekten çok da uzak olmayan bir yargı bu aslında. Bir düşüncenin yeterince dibine daldığınızda gerçeğinizi bulmak ile gereğinden fazla dibe indiğinizde vurgun yemek arasındaki ince çizgi gibi hayatın incelikleri de. Çok severseniz çok acırmışsınız. Geçmişte ne kendini ne de doğal olarak diğer yarısını bulma konusunda hiçbir şansı olmayan bir zavallının varacağı son nokta olan bu bakış açısı ancak oyuncakları sevmeyen birine ait olabilir mesela.
Son ayrılığından beri toparlanamamış bir adam düşünün ya da kadın ne fark eder ki? Bir türlü gelemez kendine. Bunu da etrafında kendini fark ettirmek için dönüp duran karşı cinslerden çıkartır, bilerek ya da bilmeyerek. Bir kadına periyodik döneminde değerli bir hediye vermek gibidir böyle durumdaki insanların ilgisini çekmeye çalışmak. Belki iyi niyetli ama boşa bir çaba işte. Kendini bile görmüyor ki gözü bir başkasına bakmaya şansı olsun. İşte böyle insanlarla karşılaşıp, gerçekten derininde bu ve buna benzer sorunlar görürseniz bilin ki o insan oyuncakları sevmeyi çift haneli yaşlarına geldiğinde bırakmıştır. Bu da çocukluğundan uzaklaştığı anlamına gelir ki çocukluğundan uzaklaşan bir insan hiçbir dünya derdini kolay kolay atlatamaz. Çünkü buna inanır. Ona göre ağır yükleri, bitmez dertleri vardır ve altından kalkamayacak kadar yalnız başınadır. Oysa insan etrafına bakmadığı sürece kimseyi göremez. Kuru kalabalıklarda gözü yaşlı dolanma klişesi içinde debelenip durur. Ne yeni bir yılın umudunu taşır içinde ne de rengarenk, ışıl ışıl süslenmiş sokakların güzelliğini farkına varabilir.
Siz böyle olmayın e mi? Tadını çıkarın her anın. Yepyeni kararlar alın, eskilerin içinde üstesinden gelemediklerinizin üstüne daha fazla varıp kendinizi yıpratmayın ve yeni bir yıla taptaze girmeyi sakın unutmayın. Daha vakit varken, şimdiden söylüyorum ki kendinizi önceden hazırlayın. Ve oyuncakları sevin. Onlar sizin çocukluğunuz ile aranızdaki en kuvvetli bağdır. Gece yarısından sonra canlandıklarına dair anlatılan efsaneyi de unutmayın ve bu ihtimalin hatırına da olsa onlarla aranızı daima iyi tutun.
Ferhan PETEK
Köşem Sultan ®
http://www.facebook.com/pages/Ferhan-Petek/40815501931
https://twitter.com/#!/Fername
FERHAN PETEK
YAZARA E-POSTA GÖNDER