Obezite Tanım: Besinlerle alınan enerji miktarının, metobolizma ve fiziksel aktivite ile tüketilen enerji miktarını aştığı durumlarada ortaya çıkar.
OBEZİTENİN NEDENLERİ
1. Genetik yapı: Bu, kalıtımsal bir şişmanlıktır, aile yapısından kaynaklandığı için kişi şişmanlıktan kendini sorumlu tutmaz. Ancak yine de kilolarını kontrol altında tutmak için dengeli beslenerek kilo almamaya çalışmalıdır. Zira, kalıtımsal da olsa, şişmanlığı dengeli beslenerek önlemek mümkündür.
2. Hormonlar: Bir insanın hormonal dengesi yaşantısında çok önemli rol oynar, özellikle kadınlarda. şişmanlığın nedeni hormonal dengenin bozulması olabilir. Bu nedenle sağlıklı zayıflama programlarında hormon testleri yapılması öngörülür.
3. Beslenme: şişmanlığın tek sorumlusu, kişinin gereğinden fazla veya dengesiz beslenmesi olabilir. Çözümlenmesi en kolay olan şişmanlık sorununun, beslenme bozukluğundan kaynaklanan şişmanlık olduğunu söyleyebiliriz.
4. Hareketsizlik: Aldığınız kaloriyi sarfedemiyorsanız, sarfettiğiniz kalori, aldığınız kaloriden az ise şişmanlarsınız. Tembellik kiloları, harekete geçilerek atılır!
5. Stres: İnsanın hayatındaki boşluğu beslenmeyle doldurması sonunda ortaya çıkan bir şişmanlık sorunudur ve hayli ciddi bir sorundur. Zira işin içine psikoloji de giriyor. Stres ve depresyon kilo almada veya zayıflamada söz sahibi olan iki önemli unsur!
6. İlaç ve operasyon: Genelleyemesek de bazı ilaçların kullanımı (depresyon gidericiler, hormon ilaçları, kortizon vs) bazı kişilere kilo aldırıyor. Bu tür ilaçlar doktor denetiminde kullanılır. Ameliyatlardan sonra da kilo almak söz konusudur; bu da ameliyat şokuyla ilgili olarak psikolojik şişmanlık şeklidir.
Zayıflama yöntemleri adı altında birçok uygulama yapılmakta ancak çoğu kısa süreli çözüm olmakta ve bir süre sonra alınan kilolar bazen fazlasıyla geri gelmektedir.
Hazırlamış olduğumuz 1,5 aylık programla gerekli tetkikler yapıldıktan sonra kişiye uygun bir diyet programı gerekirse bir psikiyatrist desteği ile beraber ozon tedavisi uygulamaktayız. Ozon tedavisini hem majör terapi şeklinde hem de selülitli bölgelere lokal olarak uyguluyoruz. Böylece birbuçuk ay gibi kısa sürede ’’ kalıcı ‘’ bir zayıflama, hem selülitlerden kurtlulma, hem detoks hem de antiaging tedavisini birarada gerçekleştiriyoruz.
Ozon farklı mekanizmalarla selülitte de etkilidir. Ciltte briken yağ asitleri ile etkileşerek yağ zincirlerinin kırılmasına ve vücuttan atılmasına neden olur. Ayrıca alyuvarların oksijen taşıma kapasitesini artırarak kılcal damarlardan kan akımının düzelmesi ile yağ dokusu hücrelerinin metabolizmaları nomal hale döner. Yapılan çalışmalarda, ozonterapinin selülitin geleneksel tedavisinden daha etkili olduğu ortaya çıkarılmıştır.
Soluduğumuz hava, yediğimiz yemek ve içtiğimiz su toksinler ve kirletici maddeler yavaşça vücudumuza girerler ve cildimiz tarafından emilirler. EPA (ABD Çevre Koruma Ajansı) verilerine göre yiyeceklerimizde 3000'den fazla kimyasal bulunmaktadır ve yetişkinler için her yıl 1.81 kg. pestisiti (zirai ilaç artıkları) tükettikleri gıdalarla birlikte alınmaktadır.
Yağ dokularımıza depolanan toksinler ve kimyasallar (tarım ilacı artıkları, ağır metaller, suni kimyasallar ve gıda koruyucuları) yavaş yavaş sağlıklı doku ve hücreleri yok ederler ki; bu durum, hem birçok hastalığın hem de yaşlanmanın sebebidir.
İş hayatındaki stres, yoğun çalışma temposu ,zihinsel ve bedensel yorgunluk ozon (O3) tedavisine çok iyi yanıt verir.Ozonun kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin metabolizma akivasyonu ile genel iyilik hali ile kişiler kendilerini yenilenmiş hissetmektedirler. Profesyonel sporcular ve kadınlar bu tedaviden oldukça faydalanmaktadırlar. Ozon fiziksel dayanıklılığı arttırmaktadır.
Çağımızın hastalıklarından biri de kronik yorgunluk sendromudur. Bu hastalıkta kişiler yorgunluk gerektirecek bir iş yapmadıkları halde kendilerini yorgun hissetmektedirler ve kesinlikle kıpırdayacak güçleri bile kalmamıştır.
Türkçe de "canlı cenaze sendromu" olarak tanımlanan bu hastalık son her geçen gün daha çok insanı pençesine almaktadır ve tedavisi oldukça güçtür.
Kronik Yorgunluk Sendromunda ozon önemli düzelmeler sağlayabilmekte ve hücre seviyesinden başlayarak vücutta hastalığın yol açtığı kötü etkiler anlamlı düzeyde silinebilmektedir.
1990'lı yıllarda gündeme gelen Anti Aging kavramı, 2000'li yıllarda adeta bir yaşam felsefesi haline geldi. Tam Türkçe karşılığı ‘’Geriye Yaşlanma’’.
Bu konuda doğrusuyla, yanlışıyla bir çok şey önerilmekte, bir çok tedavi uygulanmakta. Ancak şimdi şöyle bir düşünelim. Zaman hepimiz için ilerliyor ve bu süreçte vücudumuz da yaşlanıyor ve çeşitli hastalıklar ile mücadele ederken yaşam kalitemizin ne kadar bozulduğunu çok sonraları fark ediyoruz. Halbuki daha bu hastalıklar başlamadan kendimiz için yapabileceğimiz pek çok şey var. Ozonterapi de bunlardan biri. Kısacası Ozonterapi "İhtiyarlamadan yaşlanmamızı’’ sağlamaktadır.
Daha zinde daha aktif ve sağlıklı olup yaşıtlarımızdan daha genç görünebiliriz. Bu da sağlığımızı korurken, ozonterapinin bize aynı zamanda sağladığı ekstra bir avantajdır.
AİLEM EVDE BAKIM MERKEZİ
Telefon: 0 212 437 08 84
Web: www.ailemevdebakim.com
Dr. Zeynep Cingü Meriç
YAZARA E-POSTA GÖNDER