Koskoca bir yılı geride bıraktık. Yazıyı okurken geçen sene 1 Ocak 2010 yılbaşı gecesini düşünmenizi ve o geceye gitmenizi istiyorum. Sonra da 1 Ocak 2011 gecesine kadar arada geçen zaman diliminde yaşadıklarınızı söyle bir gözünüzün önüne getirmenizi. Koca bir yıl içerisinde hayatınızı etkileyecek, ya da sizde bir iz bırakacak mutlaka bir anınız olmuştur. İşte bizi biz yapan bu anıların toplamına yaşam diyoruz.
Başka bir deyişle hepimiz dünyaya tek başımıza geliyoruz, yine tek başımıza da gideceğiz. Arada geçen zamana ise yaşam diyoruz.
Size buradan edebiyat yapmayacağım, bu konuda bir uzmanlığımda yok. Spor hakkında, ya da doktora eğitimim nedeniyle iletişim bilimleri hakkında elbet söyleyecek sözüm vardır. Ancak edebiyat benim alanım değil.
Benim sizlere bu yazıda anlatmak istediğim o arada geçen zamanı nasıl değerlendirdiğinizle ilgili. Size hayatı nasıl yaşamanız gerektiği konusunda somut tavsiyelerde de bulunmayacağım.
Ancak unutmamalısınız ki, hepimize biçilmiş bir ömür var. Ve yaşamın kendisi bize biçilmiş ömrü ne kadar güzel geçirdiğimizle de pek ilgilenmiyor. O bir şekilde akıp geçiyor ve bu sürede kendisi için küçük bir nokta olan insanoğlunun yine kendi kendisini düşünmesi gerekiyor.
Yani kendinizi yaşamın içinde yine kendiniz kendinizin konumlandırması gerekiyor.
Bu güne kadar kendiniz için ne yaptınız?
Bugüne kadar sizin için kıymetli olan insanların değerini ne kadar bildiniz? Unutmayın ki zor zamanlarınızda yine onlar yanınızda oluyorlar.
Eğitiminize ne kadar önem verdiniz?
İşinizde ilerlemek için ne kadar çaba saffettiniz?
Çevrenizdeki insanlara ne kadar iyilik yaptınız? Yardıma ihtiyacı olanlara ne derece yardımcı oldunuz? Unutmayın Atalarımız, "veren el, alan elden her zaman iyidir" demişler.
Aslına bakarsanız soruları burada sıralamaya kalkacak olursak onlarca soru arka arkaya gelir.
Yukarıda ki sorulara yazıyı okuduktan sonra siz kendi kendinize cevap verin. Ve yapmanız gerekip de yapamadıklarınız için 2011 senesini kendiniz ve çevreniz için iyilik yapabileceğiniz bir fırsat olarak düşünüp daha yararlı bir insan olmak adına ortaya somut şeyler koymaya başlayın.
Evet, bunu bu sene yapın. Unutmayın arada geçen zamana yaşam diyoruz. :)
Sözü buradan asıl konumuz olan spora bağlayacak olursak asıl soru şimdi geliyor.
2010-2011 ararsında koca bir sene sağlıklı bir yaşam için ne kadar spor yaptınız, ne kadar egzersiz yaptınız?
Bir kısmınız için bahaneleri sizin yerinize sıralayayım.
Çok yoğun bir sene geçirdim,
İşler çok yoğundu,
Sorunlarım vardı, zamanım yoktu, vs.
Bir sürü gereksiz ve anlamsız bahane. Eğer sağlık sorununuz yoksa hiçbir bahane düzenli spor yapmanıza engel değil. Bir yıldan beri köşemden sizlere bu konunun önemi hakkında yazılar yazıyorum. Önerilerde bulunuyorum.
Maddi durumunuza göre konuşacak olursak; Yoğun bir iş temponuz var, akşamları işten geç çıkıyorsunuz, bu nedenle güne erkenden spor eşliğinde başlamak ve günü enerjik ve işe motive olmuş şekilde geçirmek istiyorsunuz. Bunun için evinizde özel bir spor hocası eşliğinde spor yapmanız sizin için en doğrusu olacaktır. Hafta da 3-4 saat sabahları düzenli egzersiz sizin için yeterli olacaktır. Daha ortalama çalışma saatleri ve buna bağlı bir gelir düzeyi olanlar içinse, birçok olanağın birada sunulduğu herhangi bir spor merkezine kaydolmaları uygun olacaktır. Şimdilik spora bütçe ayırmayı düşünmeyenler içinse parklar ve açık alanlarda haftada 3-4 gün bir saatlik yürüyüş ya da koşunun ardından evde kendi kendilerine yapabilecekleri ufak egzersiz hareketleri yapmaları konusunda defalarca önerilerde bulundum.
Umarım birçoğunuz uyarılarımı dikkate almıştır ve yaşam kaliteniz ve sağlığınız açısından 2010 spor yapmak adına sizin güzel geçmiştir.
Uyarılarımı dikkate almayıp yine de tembellik yapanlar ise umarım 2011 Ocak ayını spora başlama adına bir milat olarak kabul ederler ve kendileri için düzenli spor yapmaya başlarlar.
Yazının başında da belirttiğim gibi hepimize biçilmiş bir hayat var, bu hayatı elimizden geldiğince sağlıklı ve verimli yaşamamız gerekiyor. Özellikle ilerleyen yaşlarda insanlar sağlıklarının kıymetlerini daha da iyi anlıyorlar. Ancak zamanında kendilerine yatırım yapmadıklarından iş işten geçmiş oluyor. Erken yaşlarda başlanan ve bırakılmayan, sürekli içilen sigaralar, gereğinden fazla alkol tüketimi, dengesiz beslenme, aşırı stres gibi nedenler sağlığınızı tehdit ettiği gibi ileride kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini de artırıyor. Şeker hastalığı, yüksek tansiyon gibi hastalıklara yakalanma risklerinden bahsetmiyorum bile.
Düzenli spor yapsanız bile elbette ki yukarıda saydığım ve buna benzer birçok hastalığa yakalanma riskiniz bulunuyor. Ama işi şansa bırakmamak ve riskleri azaltmak adına spor yapmak önemli bir faktör olarak ortaya çıkmaktadır.
Allah göstermesin, ileride herhangi bir cerrahi bir operasyon geçirecek olsanız bile emin olun sigara kullanmamanız, kilonuzun ideal olması, düzenli spor yapmanız gibi faktörler operasyonun sizin adınıza rahat ve daha düşük riskte geçmesine neden olmaktadır.
Aslına bakarsanız bunları birçoğunuz zaten biliyorsunuz. Bildiğiniz halde uygulamak çoğunuzun işine gelmiyor. Ama gelmeli.
Sonuç olarak 2011 sağlığınız ve kendinize gösterdiğiniz özen bakımından düzenli spor yapmaya başlama yılı olsun. Ve hayat boyu sürsün.
Bana sporla ilgili her konuda danışabilir ve sorularınız için mail gönderebilirsiniz.
2011 hepinize, daha doğrusu hepimize sağlık, güzellik, başarı ve mutluluk getirsin. Bütün iyi niyetli, iyi kalpli insanların dilekleri 2011 de kabul olsun :)
Sevgilerimle,
Bora Çavuşoğlu
boracavusoglu@windowslive.com
Dr. BORA ÇAVUŞOĞLU
YAZARA E-POSTA GÖNDER