Vücut günlük tüm ihtiyaçlarını düzen içinde yapar. Öğün saatleri, uyku süresi, tuvalet ihtiyacı vb. Tüm yaşam faaliyetleri dengeye bağlıdır. Yeni nesil insan değişen teknolojiyle bu sistemleri geç saatlere kadar ayakta kalıp, yemek saatlerini değiştirip, hayatı stresli ve aşırı hızlı yaşayarak değiştirmektedir. Normalde gün ışığıyla uyanışa geçen beden daha hareketli saatlerde mücadele için “canlılık hormonu kortizol”u salgılarken akşama doğru onarım ve geliştirici büyüme hormonlarını daha ileriki saatleri uyku için melatonin salgılamaya başlar. İşte mükemmel işleyen bu sistem adeta vardiyalı iş planı benzemekle vücudu yormadan sistemler tıkır tıkır işlemektedir.
Ancak günümüzde insanların çok daha fazla uyarıcılara maruz kalması, beynin çok üstünde frekansta elektrik akımı almasına sebep olan televizyon, bilgisayar veya oyunlar başta uyku ritmini bozmuş, geç saatte uyanışlarla günün başlangıcından itibaren enerji kontrolü bozulmuştur. Örneğin akşam saatleri azalışa geçen kortizol, nöbeti devretmeyerek salınıyor, bu da yağlanmaya neden oluyor. Geç saatlere kadar uyanık kalmaya çalışan vücudun açlık sinyallerini de maalesef rafine gıdalarla karşılandığı için bu da yangına körükle giden bir diğer faktör olmuştur. Yanlış saatte yanlış gıdaların yenmesi , açlığın, susuzluğun algılanması hatalarına , uyku ve gelişim problemlerine yatkınlık, depresif psikoloji, kilo artışı, enerji düşüklüğüne neden olmuştur. Biyolojik uyku ve yeme ritmi bozulmuş bünyelerin bir an önce doğru nöbet sistemine girmek için hayatlarını yeniden şekillendirmeleri gerekir.
PEKİ YA HORMONAL FIRTINA ÇIKARSA….
Kortizol = savaşan hormon. Gündüz saatleri salınması normaldir. Akşam devam ederse tehlike çanları çalar. Kan şekeri yükselir, yağlanma hızlanır, kas ve dokularda protein yıkılır.
Vücudumuzda çatlaklar varsa bir nedeni fazla kortizola bağlı deri altı yağın artıp, yıpranmış dokuların çatlamasıdır.
Mide asit salgısı artarak gece açlıkları artar. Doku güçsüzlükleri osteoporoza yatkınlığı arttırır.
Depresyona eğilim artar. Çünkü ruhu ve bedeni dinlendirip uykuya hazırlayan melatonin salgısı azalmıştır.
Enfeksiyonlara yatkınlık artıp, halsizlikler başlar çünkü zamansız artmış ve hep yüksek kalan kortizol büyüme yenilenme hormonlarının yerini çalmıştır. Özetle sağlığınızı korumak ya da geri kazanmak istiyorsanız hemen vücudu normalde canlı tutmakla, savunmakla sorumlu kortizolü kontrol altına alın. “ savaş-kaç “ stresi gereksiz yere vücudu yorar, onarım, büyüme mikropları yok etme, toksinleri temizleme gibi hayati işlevleri aksatır. Bunun için geç saatlere kadar ayakta kalmayın, kaliteli ve yeterli uyuyun. En geç 23 te yatın maksimum 9, minimum 5 saat uyuyun.
“DÜNYA BİZE ATALARIMIZDAN MİRAS KALMADI, ÇOCUKLARIMIZDAN TORUNLARIMIZDAN EMANET ALDIK “
Kızılderili atasözünde söylendiği gibi diğer nesillerin sağlıklı ortamlarda yaşaması için bugün gelecek için önlemler almalı, doğallaşmalıyız.
Ne yediğin önemli peki ya o besinin nasıl beslendiğini hiç düşündünüz mü? Evet balık faydalı ama peki ya o balık suni yemle kirli sularda büyütülüyor, ya da yumurta gün yüzü görmemiş, sentetik yemle antibiyotiklerle hareketsiz hızla büyümüş tavuktan çıktıysa, ekmeğinin tohumu genetiğiyle oynanmış, sebzenin yetiştiği toprak verimsiz sulandığı su pis, gübresi yapaysa. Vücudun doğru çalışması, hormonal ve fizyolojik ritm bozuklukları yaşamamak için organik beslenmeye genetik mirasımıza ihanet etmemeye çalışmalıyız. Yapay yediğimiz her şey doğal yapımıza aykırı olduğundan sağlığı tehdit eder.
HASTA DEĞİL SUSUZ MUSUNUZ?
Su harcanmayan enerjinin yağ olarak depolanmasını sağlar.
Ağrılarının nedeni belki de susuzluktur. Vücudun hayati organları beyin, akciğer ve böbrekler susuzluğa dayanamaz bu nedenle yetersiz su alımında beyin ilk etapta diğer noktalara bu noktalardan suyu çeker ancak bu durumda vücudun çeşitli noktalarında bu durum ağrılara neden olur. Yani vücut aslında kendini korumak için ağrı yoluyla sinyal gönderir. Yani her ağrı sebepsiz değildir, ağrı kesicilerden önce su için.
Açlık hissi ile susuzluk karıştırılamamalıdır. Vücudun yorgunluk , bitkinlik gibi vereceği tepkiler enerji değil, su ihtiyacından olabilir.
Teknoloji ve bilim bu kadar ilerlerken neden konu sağlık ve gıdaya gelince cahilce hareket ediyoruz. Oysa yediklerin sensin, sağlığın, her şeyin, ciddiye al. Açlığa 30 gün , susuzluğa 3 gün dayanamazsın. Susuzluk vücudun çalışma hızını % 5 düşürebilir.
Gece yarısı açlıklarını önlemek için su için . Safra taşları, hipertansiyon çoğunlukla susuzluğun yarattığı vücuttaki hormonal değişimlerin yarattığı sonuçtur. Cilt kurumaları, saç dökülmeleri, baş ağrısı, “akşamdan kalmalar”, alkollülerin kızarık gözleri yine susuzluktandır.
Susuz kalan vücut yine bunu önlemek için böbrekler özel bir sistemle suyun tutulmasını sağlıyor. Ancak bu sistemde yüksek kan basıncı damarları hasara uğratabiliyor.
Vücudu hergün 2 litre suyla besleyin, ideal olarak yemeklerden yarım saat önce veya 1 saat sonra su için.
Diyetisyen Berrin Yiğit
YAZARA E-POSTA GÖNDER