"Aşk.... Ne güzel bir duygu... Ne kadar yazarsam alevleri o kadar içimi ısıtıyor." Burak Laçin`in yeni yazısını okumak için tıklayın...
Geçen haftalarda kadınların birbirleri arasında yaptıkları dedikodulardan ve çekiştirmelerden bahsetmiştim. Maillerimi kontrol ettiğimde sevgili bir okurum yazımda hep kadınlardan bahsettiğimi erkeklerin de aynı durumda olduğunu ve niçin yazılarımda bu konuya yer vermediğimi sormuş.
Üstü kapalı biraz da yazıma çıkışmış. Aslında kendisine hak vermiyor değilim. Kadınlar kadar erkekler de potansiyel dedikodu makinaları değiller mi?
Ah biz erkekler her şeyin üstüne çıkmayı öğle güzel beceririz ki... Hep kadınların çok konuştuklarından, birbirlerini çekiştirmelerinden bahsedip dururuz. Başımızı şöyle önümüze eğip kendimizi bir görebilsek... nerdeeee....
Kadınlar kadar erkekler de birbirlerini çekiştirip dururlar. Yok şu kızla çıkmış, şu arabayı almış, sevgilisiyle bilmem ne otelde görülmüş diye konuşup dururuz..
Bu hafta Rüştü hangi golü yemiş, ben olsaydım şunu yapardım duma duma dum....
Neyse Sezen’in şarkısında söylediği gibi “Masum değiliz, hiçbirimiz....”
..............
Taşınma telaşıyla dolu bir haftayı geride bıraktım. Acayip zor bir şey.... Kendi kendime ne kirli çıkı bir şeymişim diye kızıp duruyorum. Demek ki reklamcı olmanın dezavantajları da buymuş. Bulduğun her şeyi saklayıp “Bir gün lazım olur” diye elimde boşu boşuna tutuyormuşum. Neyse atmayı öğrendim gözlerimi kapayıp :))
Tek tesellim Cihangir... Hayalimdeki mekan... Kısmi güneş gören, alt katta, bahçesi olan nefis bir eve taşınıyorum... Nefis dedimse kendimize göre... Hayalim bahçesine hamak kurup bir yandan müzik dinlemek, diğer yandan beyaz şarabımı yudumlayıp bahçede gezinen iki kara kaplumbağalarımı seyretmek.
Tabiki sevgilim. O ağzımdan düşürmediğim bebeğim...
Bu arada sevgili okurum yazılarımda sevgilimi çok övdüğümden bahsetmiş. Aslına bakarsanız yazılarımda sevgilimden çok az bahsediyormuşum bunu fark ettim. Aşk.... Ne güzel bir duygu... Ne kadar yazarsam alevleri o kadar içimi ısıtıyor. Aşkla kavrulmayı seviyorum.
İçinizden senin aşkın sende kalsın diyenler olacaktır. İşte bu yüzden yazıyorum. Çoğumuz içimize öyle bir kapanmışız ki. Ne dünyayı görüyoruz ne de kendimizi... Hayatta iş, para ve yemekten başka ne yapıyoruz ki... Yazımı okuduktan sonra önünüzde duran telefonlara sarılıp sevgilinize “seni seviyorum” deyip kapatın telefonu yüzüne ... Size telefon açsın sebepsiz yere niye kendisine Onu sevdiğini söyleyip kapattığınızı sorsun. Heyecanlansın...
Aşık olacaksın, aşkına sahip çıkacaksın ve yaşayacaksın.. Gerisi boş...
..............
Aşkı tam anlamıyla yaşıyorum. Bazen öfkeli bazen mutlu... Bazen nedensiz yere sinirlenip birbirimizi kırdığımızı düşünüp duruyorum. Eeee aşkta kavga olmazsa işler yolunda gitmiyor demektir...
..............
Sizden aski nasil yasadiginizi ve tanimladiginizi anlatan yazilar bekliyorum. “Her hafta bu kösemde bir okurumun ask konusunda yazdigi yazisina yer verecegimi duyurmak istiyorum.” İçinizden ne geliyorsa yazın, ister aşktan nefret edin, ister aşka tapın... Hiç farketmez. Sadece aşkı paylaşmanızı ve nedensiz sevdalanmalarınızı açığa vurmanızı ve paylaşmanızı arzu ediyorum.