ELALEM NE DER?
Geçen haftasonu Vatan Gazetesi’nin “Pazar Vatan” ekinde sevgili gazeteci arkadaşımız Zeynep Bakır’ın özel bir haberi yayınlandı.
Haberin konusu Fransız erkeklerin “Etekli Erkekler Kulübü” kurması üzerine, bu olayın Türkiye’de gerçekleşmesi durumunda Türk halkının bu konuya nasıl tepki vereceğinin araştırılmasıydı…
Kadınlara özel en büyük haber portalının Genel Müdürü olarak, ben ve sevgili dostum fotoğraf sanatçısı Süreyya Dernek ile Zeynep’in haberine destek vermek istedik.
Tabi haber yapılmadan önce alacağımız tepkileri de bir bir düşündük. Özellikle “ailelerimiz” bu konuda “OLDUKÇA SERT TEPKİ” vereceklerdi.
Ne de olsa Türkiye’de yapılmamış bir şeyi gerçekleştirecektik. “Etek giyerek sokağa çıkacaktık…”
Haberin hazırlanacağı Perşembe günü Süreyya ve bendeniz Zeynep’le Taksim’de buluştuk. Kendimize kostümcüden "İskoç eteği" satın aldık. Sonrasında giyip İstiklal Caddesi'nde 2 saat bile olsa normal yaşayışımıza devam ettik. Baktık ki insanlar tepkisiz.
Bizi turist sanıp yanımıza gelip, fotoğraf çektiriyorlar.
Tabi bu İstiklal caddesi kültürü olsa gerek. O kadar farklı şeyleri görmeye alışmışlar ki, İskoç Eteği giymiş erkekleri görmek onlara normal geliyor.
Fakat işin bir de farklı boyutu var. Ailelerimiz ve toplumun örf ve adetleri… Farkında olmadan onların üzerinde toplumun yaptığı baskı.
Bunu zaten haberi yapmadan önce enine boyuna konuşmuştuk Süreyya ile…
- Peki haber çıkınca ne olacak. diye kendimize sorduk...
Ben,
- Kesin çevredeki insanlar ailelerimize gidip, “SİZİN ÇOCUK ETEK GİYMİŞ”, bir de utanmadan fotoğraf çektirmiş diyecekler.
Sonuçta üzerimizde gömlek ve kravat olsa da altta etek var. “Ve toplumun değişmeyen önyargıları.”
ETEK GİYMİŞ BU ADAM KESİN “EŞCİNSEL…”
Bak bak bak… Neler de biliyorlarmış…
Evde namus bekçisi, sokağa çıkınca komşusunun karısına kızına laf atmayı kendine hak sanan bazı insanlar.
Bizim bu desteği verirken asıl konumuz, toplumdaki önyargıları kırmak, “insanların giydikleriyle değil, fikirleriyle değerlendirilmelerini” sağlamaktı.
Erkek olsun, kadın olsun, eşcinsel olsun hiç fark etmezdi.
HEPİMİZ İNSANIZ.
Tabi aile kanadı böyle düşünmeyecekti. Bunu yaptığımızdan dolayı bizi "günah keçisi" ilan edeceklerdi. Onların yüzlerini kızarttığımızı düşüneceklerdi.
Bunu da normal karşılıyoruz. Çünkü bizim ailelerimizin hayata bakış açısı bizden farklı olabilir. Böyle bir haberi sakinlikle karşılayacaklarını da zaten düşünmüyorduk.
Biz, hayatta bazı şeylere başkaldırabiliyoruz, onlar çevrelerini düşünmek zorunda kalıyorlar.
Biz, insanların daha iyi yaşaması için kendi düşüncelerini söylemelerini istiyoruz, onlar toplumdaki kurallara uymamızı bekliyorlar.
PEKİ TOPLUM DEDİĞİMİZ ŞEY NE?
İşine geldiğinde doğru, işine gelmediğinde yanlış diyen bir varlık değil mi?
Gazetelerden, magazinden okudukları, televizyonlarda gördükleri yalan yanlış şeyleri allayıp pullayarak, bizim inanmamızı sağlayan, sonrada sanki kendi fikirleri gibi başkalarına satmaya çalışan varlık değil mi?
"YAZIMIN BU KISMI SEVGİLİ ANNEM VE BABAMA"
Sevgili Annecim ve Babacım.
Hayatım boyunca sizi örnek aldım ve sizin bana öğrettiklerinizin üzerine kendi öğrendiklerimi de katarak kendimi geliştirdim.
"36 yaşında, onurumla yaşayan bir insan oldum. Yaptığım hatalarımı da hep söyledim. "
Sizin ve benim fikirlerimiz zaman zaman uymamış olabilir. Bu da doğal...
Sonuçta bu benim hayat felsefemle ilgili bir şey...
Bu yaptığım protesto ve destek ile sizi üzdüğümün farkındayım.
Fakat, çevreniz ve akrabalar ne diyecek diye de kendimi frenleyemem. Ayrıca bir günlük bir destek ile "EŞCİNSEL" de olunmaz.
"İnsan hiç evladını reddeder mi?"
Ne olursa olsun… Toplum ne derse desin. İlk önce siz benim kim olduğumu ve yaşam tarzımı çok iyi biliyorsunuz.
Her zaman marjinal yaşamış ve toplumla savaşmışımdır.
Daha yaşanabilir günler ve insanların kendilerini sorgulamaları için çabalayıp durmuşumdur. Ve bu çabalarım da devam edecek.
Bu çocuk “DELİ” diyerek, gülüp geçmenizi beklerdim.
“Sonuçta hayat çok kısa ve bir şeyler yapmak için fazla zamanımız da yok.”
Siz, hiç hayatınız boyunca delilikler yapmadınız mı?
“Unutmayın, sizin yaşadığınız 70’li yıllarda, süper mini etek giyen kadınlara, şu günlerde bazı insanlar “Kötü Kadın” gözüyle bakıyor. Küpe takan erkeklere “Eşcinsel bu..”, hippi saç şekliyle dolaşanlara “Satanist” diyor.“
Ne çabuk unuttunuz yaşadığınız o yılları? Gözgöre göre toplumumuz yozlaştırılmadı mı?
Peki bu duruma nasıl geldik? İnsanlar başka insanların yaşayışları hakkında yorum yapacaklarına kendilerine niye bakmıyorlar?
"KİM NASIL İSTERSE ÖYLE YAŞASIN..."
Son olarak: Bu yaptığımız çalışma, toplumun daha ileri gitmesi için uğraşan “Kadın habercilerin” kurmuş olduğu bir oluşum olan (MEDİZ)’e destek vermek ve ses getirmek için yapılmıştır.
Ve Cosmoturk, kadın habercilerin bu savaşına her zaman destek vermeyi sürdürecektir.
Kurumum adına böyle bir destek vermekten “ONUR” duyuyorum. Bu örgütlerden aldığım güzel maillerde ayrıca bunun göstergesi.
MEDİZ, bu toplumun önyargılarının değişmesi için büyük çabalar sarfetmekte ve gelecek için güzel şeylere imza atmaya çalışmaktadır.
Sevgili annecim ve babacım,
BEN ESKİ CENK’İM, BEN DE BİR DEĞİŞİKLİK YOK!...
MERAK ETMEYİN.
"ŞU AN KIZĞINLIĞINIZ ASLINDA BANA DEĞİL, TOPLUMUN SİZİN ÜZERİNİZDE KURDUĞU BASKIYA…"
BENCE ÇEVREDEN GELEN YORUM, ELEŞTİRİ VE TENKİTLERE "GÜLÜP" GEÇİN.
"SORUN BAKALIM HAYATI DAHA YAŞANABİLİR KILMAK İÇİN ONLAR NE YAPMIŞLAR?"
"BENİM KİM OLDUĞUMU ZATEN BİLİYORSUNUZ. "
ABİM DELİ BEKİR'DEN KALAN EN GÜZEL ŞEY, DELİLİKLERİ VE SAVAŞTIĞI DOĞRULARIYDI. AİLEDE YAPTIKLARIYLA ÇOĞU ZAMAN ELEŞTİRİLDİ.
PEKİ ŞİMDİ NEREDE? NEREDE BİLİYOR MUSUNUZ?
HER YERDE....
ŞİMDİLİK BİR SÜRE SESSİZ KALMAYI TERCİH EDİYORUM. KIZGINLIĞINIZDAN DOLAYI AĞZIMLA KUŞ TUTSAM BİLE ŞİMDİLİK BENİ AFFETMEYECEKSİNİZ.
AMA SİZ BENİM ANNEM VE BABAMSINIZ. VE HAYATTAKİ EN DEĞERLİ VARLIKLARIMSINIZ.
VE “SİZİ ÇOK SEVİYORUM. DELİYİM DOLUYUM AMA SİZİ SEVMEYE DE DEVAM EDECEĞİM”
Oğlunuz Cenk,
cenkbabaeren@cosmoturk.com
CENK BABAEREN
YAZARA E-POSTA GÖNDER