Bir bakmışız seneler su gibi akıp geçmiş; tahta bir bankın birinde oturmuş gökyüzünü seyrediyoruz… (Cenk Babaeren)
Ne çabuk geçiyor zaman!... Daha dün gibi hatırlıyorum yaşadığım anılarımı.. . Hatırlamak istediklerimizle, istemediklerimiz...
Ne yaparsak yapalım ikisini ayırmak çok güç… Birbirleriyle saçma sapan bir kavga içindeler….
Hüzünlerin arasından fırlayan gülümsemeler; gülümsemelerin arasından el sallayan gözyaşları…
Hani eskiler zamanın kıymetini bilmemiz gerektiğini söylüyorlar ya… Gerçekten haklı olup olmadıklarını sorguluyorum…
Yaşanmış yaşanmış; bitmişte bitmiştir arkadaş…. Zaten bir dakika öncem geçmiş zaman olmuyor mu?
Bir süre sonra her şeyi bırakıp çok ama çok uzaklara gitmeyi düşünüyorum. Hiç tanımadığım bir yerlerde; hiç bilmediğim sokaklarda kaybolmak tek dileğim... Belki zamanı biraz erteliyorum fakat en sonunda bunu yapacağım. Ama ne zaman? İşte onu bilmiyorum...
Mutsuz muyum? Hayır!...
Sanırım tamamlamam gereken birkaç ufak ayrıntı kaldı. Ondan sonra yoluma devam edeceğim.
Tek tek not düşüyorum aklımdaki not defterime... Not alırken kurşun kalem kullanıyorum. Bazıları silinsin de yolumu başka rotalara çevirebileyim diye…
Bu hayat sanıldığı kadar ürkütücü değil arkadaş… Yaşarsın olur biter…
Saçma sorgulamalar, ağlanmalar da boşuna…
Ferzan Özpetek’in “Kemerlerinizi Bağlayın” filmini yeni izleyebildim.
Tam hayal ettiğim bir dünyanın kapısını aralamış bana…
Ne olursa olsun yaşayacaksın arkadaş…
Gözünden akan yaşlarda boğulsan bile yaşayacaksın…
Bir şeyler elde edip sonra da elde ettiğin şeylerin sorunları ile uğraşmayacaksın.
Sorunlar seni sorunlara götürmekten başka bir şey yapmaz çünkü…
Ben!....
Kimim ben diye sorgulamaktansa, ben benim kardeşim ve "benim hayatımdan sana ne!..." demesini de bileceksin.
Gecenin bu saatinde bu kelimeler döküldü kalbimden…
İster alın; ister almayın….
Ama isterseniz bu yazıyı yazarken dinlediğim bu şarkıyı da atlamayın....