Günümüzde, birçok kişi kalbini birisine teslim etmekte zorlanıyor. Nedeni ise yaşanılan hayal kırıklıkları ve duygusal yıkımlar!..
Çoğu zaman bir ilişki bitmiş olsa da karşınızdaki kişiye olan duygularınızı bitirmek pek kolay olmuyor. Karşınızdakiyle olan ilişkinizi çaresizlikten bitirmek zorunda kalabilirsiniz. Aranızdaki uyuşmazlıklar ve mecburiyetler nedeniyle, karşınızdaki kişiyi göndermek ya da kendiniz o ilişkiden gitmek zorunda hissedebilirsiniz. Ancak karşınızdakinin ellerini bıraksanızda, o ellerin sıcaklığını hissetmeye devam etmeye engel olamazsınız. Eller karşınızdaki kişinin olabilir. Ama duygular sizindir. Bir ilişki bittiği için karşınızdakini artık doya doya koklayamaz, öpemezsiniz. Peki ya tüm bunları arzulamaya nasıl engel olabilirsiniz ki? Olamazsınız!
Bir ilişkinin bitişinin ardından, duvara karşı verdiğiniz mücadelede artık sona ermiştir. Karşılıklı anlaşmazlıklar, kavgalar, belki imkansızlıklar karşısında verdiğiniz savaş...
Mutlu olmak bir ilişkide tek taraflı olmuyor. Bir ilişkide karşılıklı doyum yoksa o zaman onun adı bir süre sonra 'ızdırap' oluyor. İngilizlerin 'suffering' dedikleri. Biten bir ilişkinin ardında kayıp dugusuyla baş etmekte kolay değildir. İnsanı istemeden melankolik bir ruh haline sokar. Duygular hesaplanarak yaşanmıyor. O zaman duyguların derinliğinin ve doğallığının bir anlamı olmuyor...
Biten bir ilişkinin ardından birlikte yaptıklarınıza olan özlem ise giderek artıyor. Gidenin varlığını belki de bu sayede anılarla yaşatıyorsunuz. Kimi zaman karşılıklı bakışmalarınızı özlüyorsunuz. Ya da el ele izlediğiniz sinema filmini. Bazende karşınızdakinin kokusunu...
Gönlünüzün anahtarını teslim ettiğinizi sandığınız kişinin sizi yüz üstü bırakmasını kabullenmekte zordur. Sevişmeleriniz biten bir ilişkinin ardından aklınıza bile gelmeyebilir. Oysaki gözlerini dakikalarca seyrettiğinizin kişinin bakışlarındaki derinliği belleğinizden silmek çok zordur.
Sonra düşünürsünüz, kırgın mıyım acaba karşımdakine diye? Ardından inkar etmezsiniz, yalnızlığı seçen kişinin aslında siz olduğunu. Bir türlü 'dön' diyemezsiniz çok kısa bir süre önce 'diğer yarım', 'biricik bütünüm' diye size seslenip kalbinizi teslim ettiğiniz kalbinizin sahibi sevdiğinize...
Oysaki o sizin bir kaç gün önce, sensiz olamam dediğinizdir. Gözyaşlarınız yanaklarınızı yakıp, içiniz acısa da, kelimeler boğazınızda düğümlenip özleminiz burnunuzu sızlatsa da, yolunuzdan dönmezsiniz. Çünkü bilirsiniz artık ikiniz bir arada olamazsınız. Sevdiğinizin derinliği yüzünden belki de karşınızdakinden alabildiğince uzaklaşırsınız. Kalbinizdeki izlerin derinliği tıpkı karda yürürken bırakılan izler gibi belirgindir. Zamanla acılarınız hafifleyecek, gözyaşlarınız dinecektir. Ama o kişiyle siz bir daha bir araya gelemeyeceksinizdir. İşte bu gerçeklikle, arzularınızın arsız tahakkümü arasında sıkışırsınız. Sıkışırsınız da biten bir ilişkinin ardından o kişiye karşı duygularınızı bitirmek çok kolay olmaz.
Zaman herşeyin olduğu gibi, yaşadıklarınızla baş etmenize de yardımcı olacak en önemli destekçinizdir. En yakın dostunuz, dayanağınızdır zaman. Sonra radyodan derin bir melodi sizi alır çok uzaklara götürür. Kalmak istersiniz o çok uzaklarda. Biten bir ilişkinin ardından yaşadıklarınızdan sizi uzak tutan ve acıdan sizi koruyan radyodaki bir melodi'den medet umarsınız. Sonra istemesenizde yalnız yatağınızda yanınızda olmasını arzuladığınız kişi olmaksızın, onun kokusunu hissettiğiniz yastığa sarılıp gerçek olmayacağını bile bile hayaller kurarak rüyalara dalarsınız. Ardından sabah olur. Buruk bir hisle uyanırsınız. Hemen duşa girersiniz. Vücudunuzu temizleyen su ruhunuzdaki kirlenmişlik hissini ortadan kaldırmaz. Göz yaşlarınız duşta akan suyla birbirine karışır. Duştayken akan su bedeninizi, göz yaşlarınız ise ruhunuzu temizler. Dakikalar saatleri, saatler günleri kovalar ve siz ilişkinizin bittiğini anlarsınız. Anlarsınız da kabul edebilir misiniz? Belki istediğiniz değildir ama yapmak zorunda olduğunuzdur kabullenmek ilişkinizin bittiğini. Kimi zaman ondan geride kalan bir diş fırçası, ya da kullandığı parfümün şişesi onun varlığını size hissettirir.
Umarım sevdiğinden ve sevildiğinden ötürü kendini güçsüz hissedenlerden olmazsınız. Geç kalmazsınız ne kadar sevildiğinizi anlamak için. Yaşadıklarınızın güzelliği ve özelliği altında ezilmez dahası sevdiğiniz ve sevildiğiniz için utanmaz ve yaşadığınız ilişkiyi bitirmek zorunda kalmazsınız. Her daim altından kalkabileceğiniz sevgilerle karşılaşırsınız.
Biten bir ilişkinin ardından, süresini bilmediğiniz yalnızlığa merhaba demek için belki de yaşadıklarınızın anısına yola devam etmek vakti çoktan gelmiştir. Yalnızlığınızdan güç almak ve yaralarınızı sarma vakti de. İçiniz acıyarak, yüreğiniz kanayarak o büyük sarsıntıya esir olmamak için vazgeçmeyi öğrenmek vakti gelmiştir. Sevginiz için. Sahip olamasanızda, ait olduğunuzu bildiğiniz sevdiğiniz için.
Bir kez daha yazdıklarımı okuduğunuz için gözlerinize sağlık. Bu arada unutmayın her hoşçakal bir merhabadır aslında.
Çağatay Öztürk
Psikoterapist
oztuc@aol.com
ÇAĞATAY ÖZTÜRK
YAZARA E-POSTA GÖNDER