Kadın olmak zor, onu biliyorum da çalışan kadın olmak, dul kadın olmak, tatilde kadın olmak, sokakta kadın olmak niye bu kadar zor olmak zorunda onu anlamıyorum!...
Ben senelerdir yürüyüş yaparım. Hem de sadece sağlıklı olmak ya da egzersiz olsun diye değil, kendimle baş başa kalabildiğim, kendimi dinlediğim, kararlar aldığım, düşünmeye fırsat bulduğum, bana özel saatlerim olduğu için. Yürüyüşlerde görüyorum, eşortmanını giymiş, saçlarını toplamış, amacı ?aranmak ? olmadığı her halinden belli, spor yapmaya çalışan kadınların maruz kaldıklarına. İstediği kadar kaliteli olsun, spor salonlarındaki rahatsız edici bakışlara ki; kadınlar için bu bakışlar, en hafifi olabiliyor çoğu zaman. İş hayatında da maalesef, o kadar çok ki kadınların yaşadığı saygısızlıklar. Hangisinden başlayayım bilemiyorum.
Öncelikle kadın olarak, her zaman dikkatli olmak zorundasınız, bu o kadar yorucu bir şey ki ! Saçınıza, makyajınıza, kıyafetinize, hatta ses tonunuza, gülüşünüze, parfümünüze, oturup kalkışınıza... Sadece gelişmemiş yerlerden, eğitimsiz yerlerden bahsetmiyorum. Bu kural kadının ve erkeğin yaşadığı her yerde, her ilde, her ortamda böyle. Erkekler ,yanlış anlamaya o kadar müsait ki, en ufak bir ayrıntıyı, davet diye düşünmeye o kadar meyilliler ki, kadınlar ne kadar uyanık olsa az!... En iyi eğitimi almış, en saygın ailelerin yetiştirdikleri insanları da görüyoruz. Kadınlara nasıl davranacaklarını, nerede, nasıl hitap edeceklerini bile bilmiyorlar. Çoğu zaman, eşlerine şiddet gösteren, eşlerini aldatan erkeklerin eğitim düzeyleri de azımsanacak gibi değil.
Güzel, alımlı bir kadınsanız, sosyal bir işiniz varsa ve de dulsanız, size iş hayatında kolay gelsin! Uğraşmanız gereken, görmemezlikten gelmeniz gereken, güçlü durmanız gereken o kadar çok olay var ki yaşayacağınız.
Bu zamanda bile, eşinden ayrılmış bir kadına bakış açısı maalesef yirmi yıl öncekinden çok farklı değil. Çocuğunuza bakmak için, çalışmak zorunda olmanız onların umurunda değil ki. Geçinebilmek için, kimseye muhtaç olmamak için, donanımlarınızı, birikimlerinizi kullanmak istemeniz de hiç umurlarında değil!... Dulsunuz ya, bayan arkadaşlarınızın bile mesafe koymaya başladığını üzülerek ve acıyarak izleyeceksiniz. Dimdik durarak, hiç taviz vermeden, sadece işinize yoğunlaşarak, zamanla herkesin sizi tanımasını sağlarsanız, ancak o zaman bu önyargıdan kurtulabilirsiniz. Onları haklı çıkarırcasına, iş hayatındaki amacınızı unutup kendinizden ödün vermeye başlarsanız, kadınlığınızı kullanmaya çalışırsanız, basitleşmekten kaçamazsınız. Hem de sadece dışarıda değil, aynaya her baktığınızda, kendinizle her yalnız kaldığınızda hesaplaşmanız gereken bir yürek olacaktır.
Maalesef , "Ben özgürüm..." deyip de istediğimiz gibi yaşama şansımız yok. En azından toplumumuzda ve günümüzde yok. Ancak biz kadınlar, zaten uyduğumuz kurallar çerçevesinde yaşıyorken, oraya da müdahale edilmesine izin veremeyiz. Tabii ki yakıştığına inandığımız gibi giyineceğiz, tabii ki başarılı olmak için çalışacağız, tabii ki okumuş, çağdaş, modern kadınlar olarak yaşayacağız. Hiç kimsenin toplum kuralları dışında kurallar koymaya, kadınları baskı altına almaya, tacizle, saygısızlıkla çalışma hayatından yıldırmaya hakkı yok.
Daha küçücük bebeğini, bakıcılara bırakıp ağlaya ağlaya, işe giden bir anneye asılacaksanız, erkeğim deyip de o patron koltuğunda oturmayın!.. Eğitimiyle, kültürüyle çoğu iş arkadaşından üstün olan bayanları, sırf rakip gördüğünüz için, ezmeye çalışıyorsanız hiç boşuna erdemliymiş gibi görünmeye çalışmayın. Ne yaparsanız yapın, asla bir kadının gururuyla oynamayın, emin olun çok pahalı ödersiniz. Hiçbir erkek, bir kadınla başa çıkacak kadar şeytan olamaz, hiçbir erkek, bir kadının ahını alıp da bir daha mutlu olamaz :)
Sevgiyle kalın?
Beyza Başar Özbay
beyzabasar80@yahoo.com
BEYZA BAŞAR