Mutlu çiftler, ilişkinin, zamanın, farklılıkların ve çevrenin getirdiği her türlü probleme rağmen aralarındaki yakınlaşmanın bozulmasına izin vermez ve aralarındaki ateşi yıllar boyunca tutuşturarak farklı yollar arar. Aslında iyi bir ilişki yaşamanın yolu iyi bir aşka sahip olmak değildir. Doğru davranışlar, karşılıklı anlayış olmadığı sürece en büyük aşklar bile sönmeye mahkumdur. İyi bir ilişkiye sahip olmak için doğru tekniği bilmek ve bu birlikteliği sürdürmek için karşılıklı istek gerekir. Bundan sonra her şey gayet kolay ve düzenli olarak gelişir ve bitmek bilmeyen bir sonsuz aşka kavuşmak için almanız, gözden kaçırmamanız gereken birkaç ayrıntı;
BEYAZ ATLI PRENSLE PRENSES :
Karşınızdaki insanı gözünüzde çok fazla büyütmek, tavırlarını ve karakterini tartışmasız biçimde mükemmel olduğunu düşünmek, her yaptığının doğru, her söylediğinin yeryüzünde söylenmiş ve söylenebilecek en tatlı, en romantik söz olduğuna inanmak hataların en büyüğü olacaktır. Beyaz atlı prensin masallara özgü olduğunu anlayamamak ilişkinin ilk heyecanı geçtiği zaman bir kabus yaşamanıza neden olabilir.
Öptüğünüz prens bir gün küçüklüğümüzde en sık duyduğunuz öpüldüğünde kurbağadan prense dönüşen erkek masalının tam tersini gerçekleştirerek kara ve çirkin bir kurbağaya dönüşebilir.
MUTLU ÇİFTLERİN SORUNLARI :
Elbette mutlu çiftlerde birbirlerini zaman zaman sıkıcı görebilir ve birbirlerinden soğudukları zaman başka biri gibi davranabilirler. Ancak birine karşı delice bir öldürme isteği ile dolu olmak da o kişiyi sevmediğiniz anlamına gelmez. Günümüzde birçok çift en büyük çatışmayı farklı beklentilere sahip olmak yüzünden yaşadıklarını, en büyük zaferlere ise karşılıklı konuştuktan sonra beklentilerini daha makul düzeye çekmekle vardıklarını belirtiyor.
Evlilik ve birliktelik konusunda bir araştırma ofisinde çalışan Sharon Breen, "İlişkiler belirli dönemeçlerden geçer. Yaşadıkları ihtiraslı aşkların sonuna dek ilk gün ki gibi süreceğini düşünenler aşk söndüğünde kendilerini yarı yolda kalmış gibi mutsuz hisseder. Bir kere sahip olduğunuz büyük mutluluk gidince ve eşinizin mükemmel birey olmadığını anlayınca onunla anlaşmaya çalışırsınız ve onu hem iyi hem de kötü yönleriyle görmeye başlarsınız. Zayıflıklara, zaaflara sahip olmak ne mükemmellikten uzaklaşmaktır nede prenslikten kurbağaya dönüşmektir. Sonsuza kadar parlak olacağını düşündüğünüz her şeye güvenmek yerine dinlemeyi ve anlamayı öğrenmek zorundasınız."
TEŞEKKÜR EDERİM HAYATIM :
Aşk karşılıklı takdir gerektirir. Bu, eşinize iş ortaklarınızdan ve arkadaşlarınızdan daha farklı ve daha anlayışlı davranmak demektir. Ayrıca bir Pazar sabahı sizi uyandırmadan sizden daha erken kalkıp bir tepside hazırlayıp yatağa kadar getirdiği kahvaltı için teşekkür etmeniz ve "Ödülün örtünün altında" demeniz anlamına gelir . Romantik ve sihirli kelimelerin yanında zor bir anında " Seni anlıyorum." demek de aynı etkiyi yaratabilir. Bunu iyice düşünün. Günümüz ilişkilerinden kaç tanesi aynı sıklıkta yatakta çay içme veya sevgiliyi istasyona götürme gibi inceliklerle süsleniyor?
Psikiyatrist Dr.William Nagler, "Felaketi, afeti ve ölümü birlikte yaşarsınız ama günlük hayatta ve olağan bir davranış biçimi sergileyerek diş macununun kapağını açık bıraktığınız için yaşamayı başaramaya bilirsiniz. Genellikle tuvalet kapağını açık bırakmanız size kızmasına ve aşırı derecede öfkelenmesine yetecek bir sebep olabilir. Yere rasgele atılmış ve kirli sepetine kaldırılmamış çamaşır öbeği ölümcüldür. Küçük şeyler tansiyonun artması için çok doğal nedenlerden biridir" diyerek bu konuda aynı fikirde olduğunu belirtiyor.
TATLI BİR ACIDIR AYRILIK :
İhtirasın gelişmesi için onotomi ve içtenlik arasında denge kurmalıyız. Çok az insan eşi ile ilişkisini önemli, vazgeçilmez, yıkılmaz düzeye getirecek kadar kuvvetlidir. Ancak mutlu çiftler farklıdır. Onlar devamlı ayrılır, birliktelik, bağımlılık ve bağımsızlık arasında gidip gelirler. İlgilerini ve aktivitelerini keyifle paylaşarak birlikte zaman geçirmekten hoşnut olurlar. İşte bu farklılık da onların ilişkilerini sıklaştırır. Ancak bu çiftler birbirinden ayrıyken de hoşça vakit geçirebilirler. Bu, dünyadaki sosyal ve siyasal hataları çözmek için arkadaşlarla yapılan bir sohbet de olabilir yada bir dostla kıran kırana bir tenis maçı yapmak ...
"Biz " kavramının içindeki "ben"i korumak aşkı ilginç ve eğlenceli kılacaktır. Birlikte yapılacak aktivitelerin yanı sıra kendinize de zaman ayırmalı ve birey olmanın özel dünyasını ihlal etmemelisiniz. Unutmayın ki özel yaşamınız için zaman gereklidir. İlişkinize ayırdığınız vakit kadar kendi yaşamınız içinde zaman harcamalısınız.
Araştırmalardan çıkan sonuç da bu tezi doğrulamaktadır. California Üniversitesi'nde 50 yıllık çiftler arasında yapılan bir çalışmada araştırmacılar, çiftlerin uzun yıllar boyu süregelen aşkın ilk sırrının ilişkilerinin dışındaki hayatlarını korumak olduğunu tespit etmişler. Mutlu çiftler ayrılığı tatlı bir acı olarak görebilirler. Ancak bunun, sevgiliyi futbol izlerken seyretmekten daha iyi olduğunun da farkındadırlar. Bu sebeple o kendine ayrı bir dünya yarattığında bir köşeye çekilip mutsuzluk içinde oturmak yerine kendini mutlu edecek faaliyetlerde bulunmayı tercih ederler.
BİR KAHKAHANIN KIRK YIL HATIRI VAR :
Aşkı o kadar ciddi bir merasim gibi düşünüyorsunuz ki iyi bir kahkahanın önemini birçoğumuz unutmayız. Son zamanlardaki çalışmalar, çiftlerin mutluluklarının yüzde 70'inin birbirlerini güldürmeye ve olaylara karşı birlikte optimist biçimde yaklaşmaya dayandığını belirtiyor. Öyle ki paylaşılan şaka, iki kişi arasındaki benzerliklerin ortaya çıkmasına ve aradaki bağın kuvvetlenmesine yardımcı oluyor. Bu yüzden iyi bir zamanda yapılan şaka ilişkideki ve gün içinde yaşanan tüm gerginliği ortadan kaldırıyor. Bu durumda tabii ki şaka, onun suratına pasta atmak değildir. Ancak her ilişkinin şakasıyla, takma adıyla ve komik anlarıyla kendine göre gülme normları vardır.
Kısacası eğleniyorsanız birbirinize aşık olmaktan çok daha fazla şeyi paylaşıyorsunuz demektir. Sevgilinizle aynı zamanda arkadaş olabiliyorsanız mutluluk uzakta değil demektir.
DÖVÜŞME SANATININ İNCELİKLERİ :
Anlık kavgaların olmadığı yakın ilişki yok gibidir. Küçük tartışmalar sevgilimizle ilgilenmediğimiz anlamına gelmez. Tam tersi onunla gerçekten ilgileniyorsunuzdur. Denver Üniversitesi'nden Dr. Howard Markman 10 yıllık çalışmalarından ve 150 çifti inceledikten sonra şöyle diyor: "Çiftleri birlikte tutan şey , birbirlerini ne kadar çok sevdikleri veya ne kadar iyi seks hayatlarının olduğu değil, problemleri nasıl ele alıp, çözüme nasıl ulaştıklarıdır. Mutlu çiftler duygusal sürtüşmeyi iletişim yolu olarak kullanırlar. Tıpkı takım ruhuna sahip başarılı bir ekip gibi çalışırlar.' 'Bu benim yolum' veya " Bu anlaşmazlığı çözmenin hiçbir yolu yok" gibi saplantılara sıkışmıyorlar. Bizim yolumuz " kavramına çok rahat adapte olup eninde sonunda bir anlaşma yoluna ulaşıyorlar."
29 yaşındaki bir öğretmen, bütün kavgalar çözülemez sözüne uyarak " bazen kavga ederiz ve bazen sadece fikir ayrıcalıklarını kabul ederek anlaşmaya varırız. Örneğin eşimle ben arabada hangi kanalın dinleneceği konusunda sonsuza kadar kavga edebiliriz. Bunu engellemek için yazı tura atarak anlaşmaya varıyoruz. O gün kim şanslıysa diğeri makul bir şekilde kazananın radyo kanalını dinliyor" diyor. Anlayacağınız bayanlar, işin sırrı kavgayı sanata dönüştürebilmekte ve barışmanın da tadına varmakta. Hem unutmayın bazen en ateşli sevişmeler en hareketli tartışmaların ardından gelir.
KÜS, ÖFKELEN ve ÖZÜR DİLE :
Unutmak ve bağışlamak kabul edilemez bir fikir gibi görünebilir ama bir çiftin mutlu olabilmesi için gereklidir. Psikoseksüel terapist Julia Cloe, eğer eşinize "Bu kavgayı çıkardığım için çok üzgünüm ve bunun bir daha olmaması için daha fazla gayret göstereceğim" diyebiliyorsanız, problem her ne olursa olsun anlaşmaya doğru adım atmışsınız demektir diyor.
Küçük dertleri uzaklaştırmak aynı zamanda affetmek demektir. Mesela bu konuyu örneklersek; Aysel kocası Cem' i ışıkları kapatmayı unutan, çoğu randevusuna geç kalan, banyoyu hiç temizlemeyen ve kutudaki son çikolatayı yiyen bir olarak tanımlıyor ve diyor ki; "Ancak biliyor ki, onun yapmadığı işleri sonuna kadar takip edip yapması için ısrar edeceğim ve aynı zamanda kutudaki son çikolatayı yiyeceğim. Bu konularda sonuna kadar fikir ayrılığı yaşayabiliriz ama tahmin edebilirsiniz ki bu tartışmaların sürekli olması oldukça yorucu dönemler geçirmenize sebep oluyor. Zaten bu kavgalarda önemli değil, çünkü ne olursa olsun sahip olduğu iyi yönleri kötü olanlarından daha ağır basıyor." Birbirinizi olduğu gibi kabul edemeyecek ve sürekli değişmeden yana baskı yapacaksanız işiniz çok zor hatta imkansız. Bilinçlenmeli ve kişilerin köklü değişiklikleri taşıyamayacağını anlamalısınız. Karşınızdaki her ne kadar sizi mutlu etmek için değişmiş görünse de bir süre sonra bu oyundan sıkılacak ve kendi kişiliğini sergilemeye başlayacaktır. Aynı durum sizin için de geçerlidir. Ne kadar süreyle bir kutu içine hapsolmaya tahammül edebilirsiniz bir düşünün bakalım. Birbirinden değişme talebinde bulunmamak ilişkinin geleceği ve karşılıklı güveniniz açısından oldukça önemli bir ayrıntıdır.
YALANLAR YALANLAR... NEREYE KADAR? :
Çok az insanın gerçeği tüm çıplaklığıyla kavradığını sanabilirsiniz. Ancak uzmanlar bunun doğru olmadığını söylüyorlar ve bu yüzden de dürüstlüğü öneriyorlar. Doktorlar; "Bu noktada bir karar vermek gerekir. Birlikte olduğunu sevgilinizi üzmemek için ruhunuzu, kişiliğinizi mi kısıtlıyorsunuz yoksa gerçekten dürüst olmakla aranızdaki bağın kuvvetleneceğine mi inanıyorsunuz? Gerçekten birbirine aşık olan çiftler bu ikisi arasındaki farkı bilirler. Bu gibi durumlarda makul bir denge sürdürmek zorundasınız. Birbirinizi olduğu gibi kabul etmek ve birbirinizin hatalarını dedikodu yapmadan özümsemek zorundasınız. Kabul edemiyorsanız ve bu dengeyi oturtamıyorsanız ilişkiniz er geç sonlanmaya mahkûm demektir" diyorlar.
Sevgilinizle başka yollardan da yakınlık kurabilirsiniz. Örneğin; kimseye söyleyemediğiniz şeyleri kocanıza söylemek ilişkiyi güçlendirecektir. Karşılıklı sırları paylaşmak kesinlikle çok önemlidir ve bir ilişkide onunla konuşabildiğiniz ama başkasına asla söyleyemediğiniz şeyler mutlaka vardır.
SEKS, ZEVK VE SES :
Seks, her zaman ayakların yerden kesilmesi demek değildir. Daha çok ihtirasın ritmini anlamak demektir. Araştırmacılar seksüel enerji ile belli biyolojik döngülerin doğal ve süregelen etkisi arasında bir bağ kurmuşlar. Psikobiyolojist Dr. Ernest Rossi, seks hayatları iyi olan çiftlerin seksüel doyuma, isteğe ve senkron içinde oluşan ritme sahip olduğunu belirtiyor. Bununla beraber, seksüel enerjisi uyuşmayan çiftlerde, bir tarafın uyarılırken diğerinin isteksiz olması veya bir tarafın ateşli aşkına karşılık diğerinin sarılma rahatlığını tercih etmesi gibi sonu hüsranla biten problemler görülebiliyor. Peki ya mutlu çiftler? Onlar sıklıkla şu bahsedilen ruh eşlerini mi bulmuşlar da her konuda böylesine uyumlu olabiliyorlar?
KONUŞMAK, PAYLAŞMAK :
Aslına bakarsanız ortalama bir ilişki bile biraz özen ve biraz ilgiyle harikulade bir birlikteliğe dönüşebilir. Dr. Rossi, çiftlerin konuşmak, günü paylaşmak veya gün batımını seyretmek için zaman ayırmak gibi rahatlatıcı duygularla buna ulaşabileceklerini söylüyorlar. Paylaşılan sessiz vakitler, stresi ve gerginliği azaltmaya yardımcı oluyor. Bu tip davranışların sonunda da mutlaka sevişmek gerekmiyor, çünkü sonuçta kendine has bir yaklaşma doğuyor. Bu durumda sadece konuşmak bile ruhun seks ihtiyacını karşılıyor.
Sonuç olarak banyoyu paylaştığınız birisiyle ateşli bir seks hayatı sürdürmek zordur, ama aşkınız her zaman ihtiraslı kalabilir. Bu tamamen sizin ve eşinizin uyumuna bağlıdır.
ÖZETLE MUTLU EVLİLİK İÇİN:
Evlenmeyi düşündüğünüz kişiyi elinizden geldiği kadar iyi tanımaya çalışın. Birlikte yaşamıyorsanız mümkün olduğu kadar sık evine girip çıkın, alışkanlıklarını ve zevklerini öğrenin.
Hoşgörü ile ödün verme arasındaki sınırı çizmeyi bilin. Unutmayın ki, birlikte olsanız bile sizin de, onun da kendinize has özellikleriniz var. Birbirinize saygı göstermeyi bilin.
İkiniz de kendinize, özel zevklerinize ve arkadaşlarınıza zaman ayırın. Her anı beraber geçirmek, her şeyi beraber yapmak bir zaman sonra birbirinizden bıkmanıza sebep olacak ve ilişkiniz yıpranacaktır.
Evliliğinizde güç dengelerini doğru kurmaya çalışın. Ne siz onu ezin, ne de o sizi ezsin.
Önemli olan hem ne söylediğiniz, hem de nasıl söylediğinizdir. Birbirinizle iletişim kurmayı öğrenin.
Eğer her yolu denediğinize inanıyorsanız ve yine de evliliğinizin sağlıklı bir biçimde yürümediğini görüyorsanız daha fazla kırmadan ve kırılmadan bu işi bitirin. Çünkü ayrı ayrı mutlu olmak, beraber mutsuz olmaktan çok daha iyidir.
Evlilikte Mutlu Olmanın Sırları
Gerçeği söyleyin. İlişkiniz artık eskisi gibi değil. Bir çıkış yolu arıyorsunuz. Sakın korkmayın!...
“Giysileriniz Neler Söylüyor? ”
“Club Nokia’dan Sinema Tutkunlarına ”
“Bu Sendrom Dinlenmekle Geçmiyor! ”
“Boşanmayın! Auranızı boşaltın ”
“Yeni Yılı Buz Pateni İle Karşılayın!”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32