Türk’e evde çalışmak yaraşır mı?
"Bir dönem pek bir popülerdi home-ofis muhabbeti. Karayip adalarında tatil vaadiymiş gibi okurduk dergilerden... Okur, okur hayallere dalardık." Mürsel Sezen'in yeni yazısı...
Sanki bizim inisiyatifimizdeymiş gibi.
Ağzımıza bir parmak bal çalınmıştı.
Bala üşüşen sinekler gibi yoğunlaştık konu üzerine.
Ne fikirler ürettik, ne tezler!
Kimimiz işe gidiş geliş sırasında (ki hala hayret ederim karşı kıyıdan her gün Bağcılar’a gidip gelme azimleri var) üç saatini yolda geçiriyor.
Onlar “günde üç saat kara geçeriz” dediler.
Kimimiz “Erken kalkma derdi ortadan kalkar, geç yatar, geç kalkarız” dedi.
Kimimiz de ofis gürültüsünden, telefon sesinden kurtulacağımız için daha verimli çalışacağımızı iddia etti.
Tek kötü tarafı böyle sık görüşemeyecek olmamızdı.
Hepsi güzel de...
Bir de ortada Türk olma durumu var.
Bilirsiniz, yumurta kapıya dayanmadan Türk’ten iş çıkmaz.
İşe gitmesek, deli gibi gezeriz sokaklarda, “şunu da yapayım, şurayı da geziyim sonra başlarım” mantığı ile her şeyi son dakikaya bırakırız.
Sonra alır bizi bir telaş.
Eyvah yetişmeyecek...
Gece gündüz yetiştirmeye çalışır telef ederiz kendimizi...
Millet evde çalışmıyorken bile ben yangılıyım bu işten...
Çünkü dergi olarak ne zaman bir firmadan bilgi istesek ve “son gönderim tarihi şudur” desek, ondan bir hafta sonra “Geç kalmadık umarım” diyerek gönderim yaparlar.
Bu çalışma biçimi üzerine yöntemler de geliştirebilirsiniz tabii ama dediğim gibi Türk’ten iş koparmak zordur...
Örneğin tarihi bir hafta öncesi olarak belirtirsiniz.
Bu durumda “Tarihi de çok erkenmiş, hayatta yetiştiremeyiz, en iyisi biz bu sayıya girmeyelim” diye düşünen çok olur.
Bir de işin öteki tarafı var.
Evde kaldınız, hadi diyelim 10.00’da kalktınız, kahvaltı ettiniz, gazete okudunuz saat oldu 12.00.
Eh bu saatten sonra öğle yemeğini hazırlasanız ancak yersiniz. Yemeği yaptınız yediniz, en iyi ihtimalle saat oldu 13.30.
Bulaşıklar kalacak mı?
Onları da yıkayalım.
Hazır bulaşıkları yıkamışken, banyoyu da yıkayayım, evin tozunu da alayım, telefon faturasını da yatıralım derken saat 16.00 oluverir.
Kadınsanız, evliyseniz, eşiniz gelecekse eh akşam yemeğini de hazırlamak lazım.
Hele de çocuk okuldan gelmişse, onun yedirilmesi, giydirilmesi, oyalanması derken akşam olur.
Akşam zaten aile faslı...
Eşiniz çocuğunuz televizyon seyrederken siz mahrum mu kalacaksınız?
Hele de eşiniz “Boşver hanım, yarın yaparsın” dediyse...
Yok, yok.
Evde çalışmak yaş iş. Uymaz bize...
Biz en iyisi pisi pisi gidelim işimize-dönelim evimize.
Home-ofis fikrine de “karayiplerde tatil” hayali gibi uzaktan bakmaya devam edelim.
Mürsel Sezen
msezen@cosmoturk.com
DİĞER HABERLER
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na Son 30 Gün
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlar için geri sayım sürüyor.
“Sosyal Bir Kabus; İdrar Kaçırma”
“Küçük Bahçeler İçin Dekorasyon Önerileri”
“Aldatan erkeği yakalamak çok kolay!”
“Vücudunuzun saati kaçı gösteriyor? ”
“Nilüfer Açıkalın & Hayko Cepkin “Lapa Lapa” Karlar Altında”
“Cinselliğin gizemli rengi: Fanteziler ”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32