Sualtında yeni bir şey yok
Animasyon sineması su altının güzelliklerine iyice ısındı. Geçen sezonun tüm dünyada en çok iş yapan filmi Kayıp Balık Nemo’nun parmak ısırtan başarısı, yapımcıların balıkla, yosunla daha fazla uğraşmasına neden oldu. Sonuç her halükârda Kayıp Balık Nemo’dan daha iddialı bir film var karşımızda. Ancak Köpekbalığı Hikayesi, iddiasında boğulan büyük filmlerden biri ve arkasına aldığı rüzgara rağmen hedefine ulaşamıyor. Basit bir yükseliş öyküsü üzerine temellenen film, yaşamından hiç memnun olmayan Oscar adında bir balığın çevresinde gelişiyor. Oscar kaza sonucu bir köpekbalığının ölümüne neden oluyor, ardından yaşadığı şehre kendini ‘köpekbalığı avcısı’ olarak lanse ediyor, ancak foyası köpekbalıklarının gerçekten kendisine düşman olması ile ortaya çıkıyor…
Yıldız isimlerin bir projede oyuncu olarak yer alması ile seslendirme yapması çok farklı şeyler. Dolayısıyla Köpekbalığı Hikayesi’nin Will Smith, Robert De Niro, Angelina Jolie ve Renee Zellweger gibi yıldızlardan müteşekkil seslendirme ekibi sonuca pek etki edemiyor. Dreamworks ekibi, ellerinde dişe dokunur bir hikaye olmayışının yarattığı eksikliği türlü numaralarla maskelemeye çalışıyor. Su altı yaşamına dair incelikle işlenmiş ayrıntılar, sinema tarihine türlü göndermeler, coşkun bir görsellik hep bu çabanın ürünü. Ama sonuç olarak bunlar seyirciyi ancak bir süre oyalayabiliyor ve Köpekbalığı Hikayesi, beklentileri karşılamanın oldukça uzağına düşüyor. Bu açıkça zorlama proje, animasyon sinemasına gönülden bağlı beni bile memnun edemedi, varın gerisini siz hesap edin.
Gizemli Parçalar / The Forgotten
Unutmamalı, o güzel günleri
Elimizi sallasak ‘evladını kaybetmiş acılı anne’ye çarpıyor. Gizemli Parçalar’ın ilk bölümünde Julianne Moore da eksiksiz biçimde bu grubun elemanlarından biri gibi duruyor. Lakin hayır, önümüzdeki bir aile draması değil. Hatta drama hiç değil. Gizemli Parçalar, fantastik öğelerle süslü bir psikolojik gerilim. Çünkü film, acılı annenin oğlu ile ilgili bazı gerçeklere ulaşması ile önemli bir viraj dönüyor ve çok başka hedeflere yelken açıyor. Oğlunu bir uçak kazasında kaybetmiş Telly Paretta, günler geçtikçe oğlu ile ilgili anıların yok olduğunu fark ediyor. Ancak anılar, yok olmuyor, yok ediliyor. Telly, zaman ilerledikçe kocasının kendisini tanımamasına kadar varacak bu müdahalenin arkasında kimin olduğunun peşine düşüyor. Gizemli Parçalar’ın hikayesi bir parça ham olmakla birlikte izleyicinin ilgisini ayakta tutmayı beceriyor. Julianne Moore ise cabbar Telly için yanlış seçim. ‘Ağladıkça çirkinleşen kadınlar’dan biri olarak, büyük bölümünde gözyaşı döktüğü filmde gözümüzü fena tırmalıyor.
Motosiklet Günlüğü / Diarios de Motocicleta
‘Efsane’nin gençlik günleri
Che, Che olmadan önce, daha doğrusu kendisine henüz yalnızca Ernesto Guevara diye hitap edilirken tüm Güney Amerika’yı kapsayan bir yolculuğa çıkmıştı. Henüz, 23 yaşında bir tıp öğrencisiydi, üstelik astımlıydı. Dostu biyokimyacı Alberto Granado ile çıktığı bu uzun yolculuk hayatının dönüm noktası olur. Güney Amerika kültürünün gerçekten ne olduğunu görebilmiş ve yaşama bakışını tümden değişmiştir. İşte Motosiklet Günlüğü’nde yönetmen Walter Salles, Ernesto Guevara’nın bu değişimini yine Guevara’nın anılarına dayanarak perdeye yansıtıyor. Başrolde daha önce Fidel adlı mini dizide de Che rolünü oynamış Gael Garcia Bernal var.
Karanlık Sırlar / Janghwa, Hongryeon
Eksiği yok fazlası var
Yerel bir efsaneden uyarlanan Güney Kore yapımı Karanlık Sırlar, yeni yükselen trendimiz ‘Uzakdoğu korkuları’nın son temsilcisi. Hollywood yeniden çevrimleri ile ateşi iyice harlanan bu ateş, ülkemizde de cirmi kadar yer yakıyor ancak. Önümüzdeki yıl Dreamworks tarafından çekilecek yeniden çevrimine ayılıp bayılmadan önce bu filme gerekli alakayı göstermeniz faydanıza olacaktır. Zira Karanlık Sırlar, senaryosundan yediği kallavi çelmeye rağmen görsel açıdan neredeyse kusursuz. Üstelik koca göğüslü Amerikan dilberleri haricinde, bir Hollywood filminden zerre eksiği de yok…
Talip ERTÜRK
DİĞER ADRESLER 
