Keşke Mimar Sinan Yaşasaydı….
"Geçen hafta elime Mimar Sinan’la ilgili bir takım küçük bilgiler geçti." TUFİ'nin yeni yazısını okumak için tıklayın...
1) Bundan bir kaç yıl önce Süleymaniye Camii yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış, çok kısa sürede bir çözüm bulunamaz ise koca cami yıkılacakmış. Caminin tüm taşıma yükü kemerlerdeymiş ve bu kemerlerin ortasında buluna kilit taşları zamanla aşınmış. Elde yazılı bir proje olmadığı için nasıl değiştirileceği bulunamamış, Hemen ülkedeki tecrübeli mimar ve mühendisler toplanıp bir çözüm aramaya başlamışlar. Ortaya bir sürü fikir atılmış, her kafadan bir ses çıkmış fakat çözüme ulaşılamamış.Tartışmalarla birlikte camide bir kargaşa sürüyor, bir sürü mimar ve mühendis ortalıkta dolaşıp kemerleri inceliyormuş. Bu adamlardan biri ortalıkta dolaşırken kazara küçük bir bölme bulmuş. Bölmede üzerinde eski yazı olan bir not varmış, hemen tercüme ettirilmiş, kağıdın örjinal olduğu belgelenmiş. Kağır parçası bizzat Mimar Sinan’ın imza ve mührünü taşıyormuş. Kağıtta "Bu notu bulacak kadar gözlerinizi açıp arama yaptıysanız kilit taşlarından biri eskidi ve nasıl değiştireceğinizi bilmiyorsunuz. Her kim bu taş eskidiğinde yenisiyle değiştirmek isterse; eski taşın yerine takılacak olan taşın iki tarafından yağlı iple, taşı bir taraftan sokup öteki taraftan çeksin ve ipin dışarıda kalan kısımlarını kessin." Heyet aynen yazılanları yaparak kilit taşlarını değiştirmiş, mektupta şu an Topkapı Sarayı’nda saklanıyormuş.
Burdan çıkacak sonuç, günümüzde ancak bir sorunla karşılaşınca çözüm bulmak için uğraşırız, şans eseri bir çözüm buluruz o da kendi aklımızdan çok daha önce yaşamış insanların bilgi, tecrübe, ileri görüşlülük ve bize bıraktıkları eserler sayesinde. Her olayı bilimsel temellere dayanarak çözmeye çalışırken gözümüzün önünde duran çok kolay çözümleri görmezden geliriz. Ondan sonrada aaaaa ne kolaymış ben nasıl düşünemedim diye yanarız. Bence bu günümüzün televizyon bağımlılığı ve pop kültürü yüzünden oluyor. Eskiden televizyon, telefon, bilgisayar oyunları vs gibi vakit öldürecek şeyler olmadığından insanlar düşünürmüş, şimdi sadece gördüklerimize ve bize ezberletilenlere göre hareket ediyoruz.
2) 1950-60 yılları arası bir tarihte ülkemize Japonya’dan inşaat mühendisi, mimar ve jeofizikçilerden
oluşan bir heyet gelmiş. Heyet ilgili bakanlıklardan izin alarak ülkemizdeki tarihi yapıları incelemeye başlamış. Sıra Sinan’ın kalfalık eseri Süleymaniye Cami’si ile Sinan’ın öğrencisi Mimar Davud Ağa’nın eseri Sultanahmet Cami’sine gelmiş. Japonlar bu camiler üzerinde günlerce incelemeler yapmış ve her geçen gün şaşkınlıkları daha fazla artmış. Daha ilk incelemede camilerin gevşek bir zemin üzerüne inşaa edildiğini anlamışlar ama bunca yıl bu camilerde en ufak bir çatlak dahi olmamasına akıl sır erdirememişler. Bunun üzerine bütün programlarını iptal ederek bu camiler üzerine yoğunlaşmışlar. İncelemeleri sonucunda bu camilerin sabitlenmediğini herhangi bir sarsıntı sırasında yerlerinde oynayarak yıkılmaktan kurtulabildiklerini görmüşler. Minareleri incelerken şaşkınlıkları bir kat daha artmış. Minarelerin çok daha gelişmiş bir raylı sistem üzerine oturtulduğunu ve her iki yana yaklaşık beş derece yatabildiğini görmüşler. Daha sonra Edirne’ye Sinan’ın ustalık eseri olan Selimiye camisini incelemeye gitmişler ve orada çok daha muhteşem bir mimari eser görmüşler. Japonya’ya döndüklerinde Sinan’ın sistemlerini kullanarak muazzam gökdelenler ve depreme dayanıklı yapılar dikmişler.
Burdan çıkacak sonuç ise uygarlık ne kadar gelişmiş olursa olsun atalarından, daha önce yaşamış olan insanlardan öğrenecekleri çok şey var. Kim derdi ki teknoloji ve özellikle depreme dayanıklı yapılar konusunda çok ileri olan Japonya’nın bu tekniği Türkiye’ye gelerek Sinan’ın yapılarından öğrendiğini. Oysa biz hala Türkiye’de depreme dayanıklı yapılar konusunda zorluk çekiyoruz. Japonya’da olsa çok daha az can ve mal kaybı olacak depremler bizde büyük felaketlere yol açıyor. Sadece kendi kültürümüzü ve tarihimizi inceleyerek, öğrenerek neler yapabileceğimizi bir düşünün. Osmanlı İmparatorluğu sadece savaşçı yapısı ile değil, muazzam bilim adamları, sanaatkarları, düşünürleri sayesinde yüzlerce yıl dünyanın büyük çoğunluğunda hüküm sürmüş. Bizse henüz daha yüzyıllarca yıl önce atalarımızın eriştiği bilgi düzeyine dahi ulaşamadık.
3) Süleymaniye Cami’sinin zemini yumuşak toprakmış, bu nedenle minarelerin yıkılma tehlikesi altında olduğu farkedilmiş. Uluslararası bilimadamları toplanıp bir çözüm düşünmeye başlamışlar. Sonuçta en son teknoloji olan metal kelepçelerle minarelerin temellerini sabitlemenin en iyi yol olduğunu düşünmüşler. Minarelerin temelleri açılınca koymayı düşündükleri kelepçelerin aynısıyla karşılaşmışlar. Mimar Sinan yüzyıllar önce aynı şeyi düşünmüş meğerse..
Sonuçta aklın yolu her çağda birdir. Yeterki onu kullanabilelim. Zor durumda kalınca nedense aklımızı kullanmak yerine, ya işi yarım bırakıyoruz, ya neyse öyle olmazsa böyle idare edelim diyoruz, ya da aman canım kim o kadar uğraşacak diye bırakıyoruz.
Fatih Sultan Mehmet’lerin, Mimar Sinan’ların, Barbaros’ların, Kanuni’lerin, Nene Hatun’ların daha
nicelerinin hayatlarını okuyup incelersek hepsinin müthiş işler başardığını, hepsinin ayrı değerler
olduğunu, zamanında düşünüp yaptıklarının bugün bile yapılamadığını ya da örnek alındığını göreceksiniz. Bunun için yapacağınız tek şey biraz daha okumak. Sadece dünyada Best Seller olan yazarları değil aynı zamanda Osmanlı Tarihini, Cumhuriyet Tarihini, atalarımızın hayatlarını okumak. Göreceksiniz hem biraz değişiklik olacak hemde gerçekten ufkunuza bir şeyler katacak.
Bugün muhteşem insanlar, çok iyiler vs diye peşine takıldığımız insanların kaç tanesi yüzyıllar sonra hatırlanacak, yaptıkları örnek alınacak, ders çıkarılacak dersiniz. Bence yok, sizce?
Bu haftalıkta bu kadar, sağlıklı, mutlu, bol bol kitap okuyarak geçireceğiniz bir hafta dilerim.
TUFİ…
DİĞER HABERLER
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na Son 30 Gün
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlar için geri sayım sürüyor.
“2003’ün en güvenli otomobili: Volkswagen Beetle”
“Salep Soğuktan Koruyor Öksürüğe İyi Geliyor”
“Makyajınızı Mutlaka Temizleyin”
“Türkiye’de En Çok Aradığımız Kelimeleri ve En Son Trendler”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32