Katilim olur musun? II

Rezaletin son perdesi! Bir sürü orasını-burasını göstermek, hediyelerden nasiplenmek, Türkiye terbiyesiz ama (kendi tabirleri ile) dürüst (!) bir kız görsün, e bu arada dışarıda yüzümüze bakmayacak adamları belki burada kafalarız yaklaşımı ile yarışmaya katılan kıt zekalı kızlar ile onların kurbanları zavallı ana-oğullar bir araya geliyor ve bir çatı altında aylarca semiriyorlar. Gerçekten bir yuva kurmak hem bu arada medyatik (!) olmak isteyenlere şimdilik bir diyeceğim yok. Olabilir, Türkiye’de görücü usulü evlilik hâlâ yaygın ve bunlarınki de bir nevi görücü usulü evlilik sayılır. Tabi aradaki fark işin “görücü” kısmının 70 milyondan fazla insana tekabül etmesi.

Yarışmada kendini ruh hastası göstermek için her şey mubah! Her türlü hakaret ve aşağılama serbest; amma velakin elle temas kesinlikle yasak. Mesela geçenlerde rakibesine mayonez kavanozu fırlatan bir kız diskalifiye oldu. Neden? Rakibesinin kafasını kırma niyetinden çok, onu mayonezle şişmanlatma ve hiç kimsenin gelini olamamasına sebebiyet verme teşebbüsü yüzünden.

Gün içinde, “Kayınvalidem ol da gününü gör!” program bittikten sonra, “Kadının aşağılanan sesi!” türevi daha korkunç programların saati geliyor. Halk tarafından bu programların çılgınca izlendiğine inanan farklı kanalların yetkilileri, reytinglerini düşürmemek ve diğer kanallardan aşağı kalmamak için nur topu gibi birer program icat etmişler. Sunucu olarak da en haşin ve gaddar kadınları seçmişler ki bunların içinde şimdiye kadar düzgün biri zannettiğimiz ve ne akla hizmet orada bulunduğunu anlamadığım “Ayşenur Yazıcı” da var. Kim daha çok katılımcıları aşağılarsa, reytingleri de o topluyor. İçlerin de en akıllara zarar olanı da “Serap Ezgü”. Benim hatırladım kadarıyla bu kadın pek kibar bir beyefendi olarak anılan kocası, türkücü Sümer Ezgü’yü evliyken aldatmış ve büyük bir skandal patlatmıştı. Sonra da kocasından boşanıp diğer adamla evlenmişti. Serap Ezgü’yü yargılamak ne bana ne de sizi düşer elbetteki ama benim sinirimi bozan bu hanımefendinin sanki kendi çok masummuş gibi programına katılan ve eşini aldatanlara dövecekmiş gibi “Siz ve sizin gibiler yüzünden evlilik kurumu ayağa düştü; kutsallığı bozuldu. Sayın seyirciler, bunlar toplumun çivisini çıkardı” diye veryansın etmesi.

İnsanım diyenin kalbinin dayanmadığı kadın programlarına konuk olarak genelde dayak yiyen, itilen-kakılan-terk edilenler katılıyor. Kadını da erkeği de; cinsiyet ayrımı yok! Kurulmuş bir mahkeme heyeti; üstelik jüri de halk. Varın gerisini siz düşünün! Ama sorsan o program mahkeme değilmiş, kimse yargılanmıyormuş. Hikaye!
İşin en ilginç tarafı, programa mağdurum diye katılanların birçoğunun sonunda asıl çıban başı çıkması ki; sonunda sunucu mağduru savunduğuna bin pişman olsa da, programın adını zedelememek için geri adım atmıyor. Ağlayanlar, kocasının ilgisizliğinden ve dayağından şikayet edenler; içler acısı bir manzara.

Bir de sunucu arada şaha kalkıyor. Mağdurun suçladığı kişiler telefonla canlı yayına bağlanıyor ve bizim korkunç yenge diyalogları beğenmezse “Sus seni terbiyesiz adam/kadın, yalan söyleme. Bak şimdi telefonu yüzüne kapatırım.” tehditleri ile zaten cümle aleme rezil olmuş sözde “sanık”ı daha da rezil ediyor.

Anlatmakla bitmez sinirleriniz dayanırsa seyredin. İnsanların duyguları ve mağduriyeti üzerinden kanallar ve bir takım medya maymunları nasıl para kazanıyor görün! Koca mağduru olduğunu söylenen bir kadınla “Kadının Aşağılanan Sesi” (benim deyimimle) programı maymununun şu diyaloguna ise güleyim mi ağlayayım mı karar veremedim;
“ - Bilmem ne abla kocam beni canımdan öyle bezdirdi ki, intihara bile kalkıştım.
- Vah vah Gülpericiğim benim, ne yaptın intihar etmek için?
- Bakındım o an eve, hap bulamadım. BEN DE RAKI İÇTİM. Belki sahte çıkar da ölürüm diye ümit ettim.”
!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Allah sana ve senin gibilere akıl fikir versin kızım.

İlknur Akgül Ardıç
ilknur@cosmoturk.com