Kabak Koyu’nun gizemleri
"Kabak Koyu karşımızdaydı. Eşekle yaptığımız 15-20 dakikalık bir yürüyüşten sonra Sultan Kamp’a vardık. " Mürsel Sezen'in yeni yazısı...
Kabak Koyu karşımızdaydı. Eşekle yaptığımız 15-20 dakikalık bir yürüyüşten sonra Sultan Kamp’a vardık.
Sıra dışı bir yer bekliyordum ama doğrusunu söylemek gerekirse bu kadarını değil. Kabak Koyu’nda bakkal, restoran ya da cafe yoktu, cep telefonu çekmiyordu. Dünya ile tüm bağlantımız kopmuştu.
Sultan Kamp’ın sahibi bize kalacağımız bungalovu gösterdiğinde bir kez daha şaşkınlıktan küçük dilimizi yuttuk. Cibinliklere sarınmış iki yatak ve minik bir komidin vardı sadece, yataklar da yer yatağı...
Üstelik sadece iki tane duş ve tuvalet, onlara da bungalovdan 50-100 adım uzaktaydı.
Asıl sürpriz bungalovun sadece üç duvarı olmasıydı. Ön duvar yerine alabildiğine deniz ve koy.
O an gitmek istesek bile akşam minibüsünü beklememiz gerekecekti. Sonra eşekle 20 dakikalık yolculuk, 1,5 saatlik Fethiye’ye dönüş yolu.... Aman Tanrım, dehşete kapılmıştım.
Mimar arkadaşım durumu kurtardı; “Seni bilmem güzelim ama ben beğendim.”
Onu 15 yıldır tanıyorsam demek istediği şuydu; “Madem geldik, kaderimize razı olalım.”
Herkesin toplandığı, ev sahibin taş evinin yanında kurulmuş minik bir mekan vardı. Duvarın kenarında bir şömine ve çevresinde sedirler, yemek masaları, bir hamak, mini bar ve duş-tuvalet. Bir de çiçeklerin arasında bir havuz. Her yer çiçek kokuyordu, özellikle de duş ve tuvaleti neredeyse tümüyle sarmış olan begonviller...
Öğlenleri yemek yapılmadığını ve sadece sandviç, makarna gibi şeyler olduğunu öğrenince bir kez daha tepem attı, kendimi hapishanede gibi hissettim, aç kalmaya dayanamazdım. Bu konuyu kamp sahibimiz ile konuşacaktım. Sonraki günler gördüm ki, sabahın 8’inde kahvaltı etsek dahi –böyle bir şey ilk kez başıma geldi- kahvaltıdan sonra insanın acıkması akşamın 4-5’ini buluyordu, o saatten sonra da akşam yemeğini beklemek en doğrusuydu. Allah’tan Fethiye’de kendimize iki paket kurabiye almıştık.
İstanbul’dan neredeyse 24 saat süren yolculuğumuzun ardından bir süre hamakta uzandım, kediyi okşadım, evin hizmetine bakan çiftin 4-5 yaşlarındaki sevimli oğulları Yunus’la vakit geçirdim. (Çok rahat söyleyebilirim ki oradan ayrılırken kalbim Yunus’ta kaldı.)
Akşam olunca diğer kamp sakinleri ile tanıştık. İki Macar kız, bir İran kökenli ama Amerika’da doğup büyümüş Jewish guy (sohbet ilerledikçe biz bu tanıma weird sözcüğünü de ekledik) uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan ve su gibi Türkçe bilen üç Alman, İzmirli şen şakrak, hiperaktif bir kız... bir de 36 yaşında hayatını meditasyona adamış bir çocuk.
Kabak koyu daha çok dünyadan elini eteğini çekmiş, meditasyonla uğraşan insanların uğrak yeriydi.
Doğayı içine sindirememiş ya da doğayla yaşamayı beceremeyenlere bu dünyada yer yoktu. Akşamları “köşk” adı verilen yerlerde toplanılıyor (yerden yüksek bir terasta minderlere çöküyorduk) ve Türkçe-İngilizce oyunlar oynanıyordu. Nedense yabancıların büyük bir çoğunluğu Türkçe biliyor, Türk misafirlerin tümü de İngilizce konuşabiliyordu. Herkes seçilmiş gibiydi, hepsi kafa dengiydi. Belki de ortamın yarattığı bir birliktelik, bir ahenk vardı insanların arasında.
Sultan Kamp’ın sahibi bir gün Likya Yolu’nun bir kısmını yürümemizi önerdi, şelaleye çıkacaktık. Yol muazzamdı, rastladığımız çiçekler, örümcekler, bitkiler, minik derecikler ve buz gibi şelale suyu. Kabak Koyu’nun en önemli özelliklerinden biri burada bir çok endemik hayvan ve bitki türünün bulunmasıydı.
Öyle yerlerden geçtik ki, “bu tatilden sağ çıkarsam bir daha bana hiçbir şey olmaz” bile dedim kendi kendime.
Tekneyle koyları dolaştık, çoğu yerde yalnızdık, doğa ile baş başa... Burada geçirdiğimiz üç gün neredeyse 15 günlük bir tatil kadar uzun geldi bana...
Biz kaldıkça burayı sevdik, sevdikçe daha uzun zamanımızı burada geçirmek istedik ama hala bizi bekleyen bir Hatay yolculuğu vardı. Orayı da çok merak ediyorduk ve yine 16 saatlik uzun bir yolculuk bizi bekliyordu.
Mürsel Sezen
mursel@cosmoturk.com
DİĞER HABERLER
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na Son 30 Gün
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlar için geri sayım sürüyor.
“Gain’in Yılbaşı Programı Detayları Belli Oldu”
“Hakan Akkaya 2013 İlkbahar/Yaz Koleksiyonu”
“Diyette istikrar sağlamanın yolları...”
“Rock ve Heavy Metal Müzikseverler Rock Off İçin Life Park’ta Buluşuyor!”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32