Hafta sonu turları ve acar kadınlar

Hafta sonu günlük Ağva turuna katıldık. Minik bir minibüsle yola çıktık, hepi topu 12-13 kişiydik. İki çift ve acar kadınlar...

Uzun zamandır şehirdeki yürüyüş parkurlarını kullanıyordum. Çapa’daki evime en yakın olan parkur Samatya üzerinden sahile inmek, sonra Kumkapı, Yenikapı derken Eminönü’ne ulaşmak, orada balık-ekmek yemek ve tekrar Eminönü’nün nostaljik havasını koklayarak eve dönmekti. Yoluma çıkan balıkçıların, gemi enkazının, sahil kahvelerinin ve Boğaz manzarasının tadına vara vara...

Bu hafta sonu ise başka bir program yapalım dedik. Doğa ile iç içe...
Nes Travel’ın günü birlik Ağva turuna katıldık.
Program çok cazipti. Yolculuk sadece 1.5-2 saat sürüyordu. Ağva’da dere kenarında 3-4 saatlik bir yürüyüşten sonra mangalda sucuk yapılıyordu. Sonra merkeze gidiliyor ve isteyenler tekne turuna katılıyor, isteyenler de yine oradaki doğal dokunun içinde çayını yudumlayabiliyordu. Fiyatı da oldukça cazipti. (40 YTL)

Gün çok güzel başladı, oldukça konforlu bir minibüsle yola çıktık. Sıcacık minibüste uyuyarak Ağva’nın bir köyüne vardık. Bir ara yolda kahvaltı için mola verdik. İki poğaça ve sıcak çay.
Kurudere’deki şelale hedefimizdi. Köye indiğimizde yağmur yağmaya başlamıştı, önce moralimiz bozuldu, bu yağmurun altında yürürsek hem sucuk gibi olacaktık, hem de mangalda sucuk keyfini unutmamız gerekecekti.
Kendimizi köy kahvesine attık. Kahvedeki erkekler biz içeri girince şöyle bir toparlandı. Bayanların baskını karşısında duydukları huzursuzluğa bir süre sonra misafirperverlikleri galip geldi. Buyur ettiler, çay ikram ettiler. Bir çay içene kadar yağmur durdu, biz de yola koyulduk.
Karlar yeni eridiğinden Kurudere coşmuştu. Bir çok yeri su basmıştı. Geçmeyi planladığımız köprünün yerinde de yeller esiyordu. Bu bize diğer köprüye kadar üç kilometrelik bir yola mal oldu ama ne gam! Amaç zaten yürüyüş yapmak değil mi? Yolda gördüğümüz manzara muazzamdı. (Gördüğümüz tek kötü şey suya kapılıp boğulmuş bir koyunun bir ağacın üzerine sürüklenmiş cesediydi. Sevgilim tüm ısrarlarıma rağmen fotoğrafını çekmedi.)

Tura katılan tüm kadınlar hoş, eğitimli ve acardı. Kimse zorluklardan yılmadı, kimse mızmızlanmadı. Rehberimiz kadınların turlara daha çok itibar ettiğini söylüyordu.
Genelde grupları kadınlar oluşturuyormuş. Bundan çıkan sonuç erkeklerin evde yayılıp yatmayı ve maç seyretmeyi tercih ettiği, kadınların ise -tabii son zamanlarda her alanda olduğu gibi- bu alanda da bayağı acar davrandığı...
(Bir diğer teori kadınların turlara koca bulmak için katıldığı yönünde. Benim arkadaş olduğum kadınlardan edindiğim izlenim ise hepsinin şehrin yorgunluğundan uzaklaşmak için böyle bir şeyi tercih ettiği oldu. Belki bizim turda böyle bir ağırlık vardı, bilemiyorum.)

Yürüyüşümüz bitince Ağva merkeze indik. Burası iki derenin arasında kurulmuş cennet gibi bir yer... Uzun bir kumsalı var. Otelin birine ulaşmak için –ki burası İstanbul Masalı adlı dizinin çekildiği mekanlardan biriymiş- sala bindik.
İpi kendiniz çekiyorsunuz ve karşı kıyıya ulaşıyorsunuz. Buranın meşhur olmasına şaşmamak lazım. Gezip gördüğümüz yerler gerçekten huzur verici, dinlendirici yerler. Üstelik en büyük avantajı İstanbul’a bu kadar yakın olması.

Dönüş yolunda yaklaşık 10 kilometreyi bir günde yürümüş bir ekip olarak haliyle epey yorgunduk, yolu sis basmıştı ve yolu görebilmek için şoförümüz ışıkları kapattı. Uzun zamandır çamurla, dereyle, kumla, denizle bu kadar iç içe bir gün geçirmemiştim.

Şehrin stresinden ve abuk gürültüsünden bir süreliğine uzaklaşmak isterseniz mutlaka deneyin. Yalnız yanınıza yedek çorap, pantolon ve ayakkabı almayı da sakın unutmayın!
Biz dereye düşmedik ama düşmemiz an meselesiydi ve üstelik rehberimizi düşürdük L

Meraklısına; www.nestravel.com

Mürsel Sezen
msezen@boyut.com.tr