Gülümse beni gülümsetemedi
"Bir gece yarısı televizyon kanalları arasında zap yaparken İclal Aydın’la ilk kez tanıştım. " Mürsel Sezen'in bugünkü yazısını okumak için tıklayın.
Bir gece yarısı televizyon kanalları arasında zap yaparken İclal Aydın’la ilk kez tanıştım.
Programının konukları Grup Gündoğarken’in üyeleriydi. Çok tatlı bir sohbet dönüyordu ortada, ne bir kasedin promosyonu yapılıyordu, ne ticari bir kaygı sızıyordu sohbetten. Ne de herhangi bir yapaylık, programın nasıl kurgulandığını anımsatacak herhangi bir iz vardı ordada.
O gece İclal Aydın beni gülümsetti.
Program bittiğinde ona 10 tam puan verdim. Sonradan programın “Hayat Güzeldir” olduğunu öğrendim. İçimden bu kadının medya dişlileri arasında kaybolmayıp güzel bir yere gelmesini diledim.
Kariyerini takibe almadım ama onunla ve yaptıkları ile karşılaştıkça mutluluk duydum.
Son dönemlerde medya kulislerinde bir kadın dergisi çıkaracağı söylentisi dolaşmaya başlamıştı.
Önce Hürriyet grubundaydı, sonra Vatan’a geçti.
Hürriyet yöneticilerinden biri “parlatacak birine çok ihtiyacımız var” diyordu. “Keşke başarılı olacağına inandığımız arkadaşlarımız olsa da biz de onlardan bir marka yaratsak.” Hürriyet Grubu’nun bu fikirde olduğunu bildiğim için, bence doğru bir markanın neden Vatan’a transfer olduğunu anlamamıştım.
Sonra Gülümse yayınlandı. Çok iddialıydı. Bir çok ilki bünyesinde barındırdığı söyleniyordu. Editörünü kapak yapan, 40 bin basan ilk dergiydi.
İclal Aydın: “Bizimki yüzde yüz yerli bir dergi. İçeriğiyle Türk kadınının kendiyle özdeşleştirebileceği ve benimseyeceği bir dergi oldu” diyordu internette yayınlanan bir röportajında.
Dergiyi hevesle alan 22 bin küsür insandan biri de bendim.
Derginin içinde hep çok çalıştık, bir yıldır bu dergi için uğraşıyoruz, o da işte elinizde tuttuğunuz bu dergi diyorlardı da ben öyle ahım şahım bir şey göremedim.
Ne umuyordum, ne buldum?
Aslında kadın dergisi çıkarmak iyi fikirdi. Geçen Haziran Türkiye’ye gelen Uluslararası Periyodik Basın Federasyonu Başkanı Donald D. Kummerfeld, 20 yıllık dergicilik ve gazetecilik deneyimine dayanarak en iyi dergi okurunun kadınlar olduğunu açıklamıştı.
Haber dergiciliği kan kaybederken erkek, kadın ve sektör dergileri yükselişteydi. Yeter ki okurun beklentilerini karşılayacak doğru bir marka yaratılsın.
İclal Aydın’ı marka yapan “Hayat Güzeldir” konseptiydi. İnsanlara kurgulanmış, tüketime yönelik bir dergiden öte daha “hayat dolu” bir dergi sunacağını ummuştum. Kadın sorunlarına çözüm arayan, onların hayat kalitesini yükseltecek, doğru örnekler sunacak bir dergi.
(Doğru örnekler derken dehşete kapıldığım an, bir adamın karısı ve metresinin bir haberde aynı sayfada yer almasıydı.)
Söylediklerimin hiç de kolay olmadığını biliyorum.
Kadın dergilerinin dümen suyu kozmetik, giyim, mücevherat sektörlerinden geliyor. Parayı veren düdüğü çalıyor ve ortaya sadece tüketime özendirmeye yönelik içi boşaltılmış, cicili bicili fotoğrafların yayınlandığı dergiler çıkıyor.
Eleştirel hiçbir şey yok, her ürün çok harika, aslında herkes zengin ve istediği ürünü satın alabiliyor (!) İstemesi yetiyor yani...
Bu dergicilik politikalarının bir parçasıdır; okura alabileceği değil, almak istediği şey sunulur. Hayal kurdurulur ki okur da bunlara ulaşmak için sapıtsın.
İtiraf ediyorum İclal Aydın’dan Don Kişot’luk bekledim ama kendisine imkan tanınmış biri olarak bari o bunu başarsaydı.
Mürsel Sezen
msezen@boyut.com.tr
DİĞER HABERLER
Annelerini Dinleyen Genç Kadınlar Riskten Kaçıp Nakite Sarılıyor Yatırım Yapmıyor
Genç girişimci kadınları riskten kaçmadan yatırım yapmaya davet etti...
Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’na Son 30 Gün
Dünyanın en büyük spor organizasyonu olan olimpiyatlar için geri sayım sürüyor.
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32