İNCİ’NİN GÜNCESİ
Eski Sevgililer

Hastaydım yazamadım!
Evet biraz da tembellik ettim, n’apalım!

Şimdi iyiyim; sağlığını kaybedip yeniden kavuşan her insan evladı gibi yeniden doğmuş gibiyim. Hem grip deyip de geçmeyin; grip beni bir garip etti. Hasta yatağımda düşünecek çok zamanım oldu. Ne mi düşündüm; Sevgililer Gününü, ne giyeceğimi, ne diyeceğimi, hediye olarak ne seçeceğimi, yapacağım sükseyi, yapacağım süksenin kredi kartımda yapacağı tahribatı...Bir de konu “sevgiler günü” olunca beni terk eden sevgililerimi de düşündüm tabii...

Eski sevgililer...Liste pek kalabalık sayılmaz ama 7 ay kadar çıktığım bir Murat vardı hayatımda. Oğuz’dan önceydi. Beni feci şekilde terketmişti. Bense gururu ve egosu incinmiş her genç kız gibi olayı bilinçaltımın derinliklerine postalamış, sadece çok arabesk anlarımda yüzeye çıkarıp ağlayıp zırlamıştım. Velhasıl zamanında epey üzmüştü beni. Sevmiyordum O’nu ama onun beni sevmemesi çok koyuyordu nedense. Hele de terk edip, bir başka güzele gönül verince olay dokunaklı olmaktan çıkıp trajik olmaya doğru ilerlemiş, kan da beynime sıçrayıvermişti.

Oğuz eski ilişkileri konuşmayı pek sevmez. Murat’ın da en fazla üç kez adı geçmiştir aramızda. Eee neden mi anlatıyorum şimdi bunları?

Dünya küçük! Ben hastalanmadan bir Pazar sabahı bruncha gittik Oğuz’la. Ben açık büfeye bakakalmış alacağım kalorileri acı acı hesaplarken, Oğuz’un biriyle konuşmaya başladığını duydum ve kafamı o yöne çevirdim. Bir de ne göreyim! Oğuz, Murat’la konuşuyor. Kısacık bir an ne yapacağımı bilemedim. Yanlarına mı gitsem, görmezden mi gelsem, ah ne etsem ne etsem?

Sonra dedim; “kızım sen deli misin, haydi al intikamını seni terkeden şu kısır beyinliden”! Yanlarına gittim, son derece kendinden emin bir gülümseme yapıştırdım suratıma. Oğuz bizi tanıştırmak için elini uzatırken;
“A-ah İnci, sen de mi buradasın, bak yaa!”
Yaa ben de burdayım, hatta Murat’cım yıkılmadım ayaktayım.
“Aslında Oğuz’la beraberiz Murat, nasılsın?”
Oh be içimin yağları eridi, şu surat ifadesine de bakın, şaşkınlık mı bu, kıskançlık mı, bakalım ne diyeceksin buna...
“Yaa demek berabersiniz; yani şey olarak mı, siz birlikte misiniz, yoksa burada mı birliktesiniz?”
Oğuz neyse ki araya girdi de bu anlam yoksunu cümlelerin devamını duymak zorunda kalmadık;
“Pardon ama siz nerden tanışıyorsunuz”
İşte beklenen soru!

Devam Edecek