Dark Water / Karanlık Su

Japonya’da doğdu
Hollywood’lu oldu
helal olsun sana…

Hollywood Uzakdoğu’dan ithalatı sürdürüyor. Yeniden çevrim Karanlık Su’da yönetmen koltuğu Walter Salles’e emanet

Ülkemiz izleyicisi ile ilk olarak 2003 İstanbul Film Festivali'nde buluşan, benim de aralarında bulunduğum bir grup izleyiciyi gerim gerim gerip, sonradan gösterime de giren Karanlık Sular, o sezonun akılda kalan gerilimlerinden biriydi hatırlarsanız. Hollywood şu sıralar gözünü Uzakdoğu’ya dikmiş olduğundan, bu filmi ıskalaması söz konusu olmadı. Ancak yapımcılar yeniden çevrimde işi öz vatan evlatları yerine bir Brezilya delikanlısına vermişler. Kamera arkasında Hollywood’daki ilk deneyimini yaşayan Walter Salles var. Hatırlayalım kendisi en son Motosiklet Günlüğü ile adından hayli söz ettirmişti. Karanlık Su, Salles’in Hollywood'da çektiği ilk film dedik, umalım ki sonuncusu olmasın. Ama ne yazık ki önümüzdeki film, kariyer bitiren cinsten bir hayal kırıklığı. Sorun projeyi yönetmen olarak Walter Salles’e teslim edilince başlamış aslında. Çünkü yönetmenimiz, anne kızın trajedisini daha çekici bulmuş ve bir gerilim filmi çektiğini unutmuş. Hikayeyi orijinal filmden hayli farklı biçimde ele alan ve gerilimi neredeyse ikinci plana iterek farklı temaların peşine düşen Salles, mesaisini anne kızın ilişkisine ve yabancılaşma hissine harcamış daha çok. Üstelik bu konuda başarılı olduğu da söylenebilir. Ancak film bir noktadan sonra kendini gerilimin kollarına bırakıyor ve bu noktadan itibaren tüm gücünü yitiriyor. Filmin yükünü sırtlayan ‘yeşil gözlerine kurban olduğum’ Jennifer Connelly, Sisler Evi'ndeki karakterine benzer sorunlardan muzdarip ve inandırıcılık sorunu çekmiyor. Düzenbaz emlakçıda John C. Reilly, bezgin kapıcıda Pete Postlethwaite ve seyyar avukat rolünde Tim Roth hayli iyiler. Ancak bu güzel soslar yemeğin lezzetli olmasına yetmiyor. Walter Salles'in iyi bir yönetmen olduğuna şüphe yok. Lakin kurtlar sofrası Hollywood'da kendine uygun hikayeleri seçmeyi öğrenmesi gerekir…

Talip Ertürk
terturk@gazetevatan.com