>

DİĞER HABERLER

Bir erkek, sadece 1 erkek midir?

"Evet, İstanbul’lu olanlar çok iyi bilir havası çok değişkendir (boşuna kadınlara benzetilmiyor). " Tayfun Tezgören'in yeni yazısı
 
   
 
 
     
Öncelikle herkese merhaba. Uzun zamandır siteden ve yazılarımdan ayrı kalmıştım. Ancak her geçen gün özlemim büyüyerek devam etti. Nihayet geriye döndüm ve umarım bir daha böyle ayrılıklar yaşamam. Tabi ki dönmemde sitenin gün geçtikçe popülerleşmesinin, takipçilerinin durmadan artmasının ve giderek kendinden daha çok söz ettirmesinin hiçbir katkısı yok!!!

Evet, İstanbul’lu olanlar çok iyi bilir havası çok değişkendir (boşuna kadınlara benzetilmiyor). Hava bir gün çok sıcak, bir gün çok serin. Yine de böyle havalarda İstanbul bir başka güzel oluyor. Ne yazın o nemli sıcaklığı, ne de kışın kuru soğuğu. Üstelik nereden akıllarına geldiyse her tarafa lale soğanları ekildi. Ortalık çiçek bahçesine döndü, sanki yeniden Lale Devri’ni yaşıyoruz. Anlayacağınız ilkbaharla birlikte benimde İstanbul aşkım yeniden devşirdi, sanki trafikten, keşmekeşten, giderek daha kozmopolit bir şehir haline gelmesinden dırdırlanıp duran ben değildim. Kısacası size tavsiyem elinizden geldiği kadar bu dönemde İstanbul’un keyfini çıkarın, bol bol gezin...

Gelelim yazımın başlığına. Koyu bir Kurtlar Vadisi dizisi hastası olan ben, devamlı kendini tekrar eden, 25 bölüm hiç seyretmesiniz bile 5 dakikalık bir özetle hemen konuya hakim olabileceğiniz aynı konuyu uzattıkça uzatan ve özellikle kadın izleyicilere hitap eden dizileri hiç sevmesem de Aliye dizisini kaçırmadan izliyorum. En büyük nedeni ise kendime çok benzettiğim, maço ve sert erkek görüntüsü altında pırlanta gibi bir kalbi olan Mücahit karakteri. Sevdiği için canını vermekten çekinmeyen devamlı onlara kol kanat geren bu karakter, düşmanlarına karşı ise amansız bir rakip oluyor.

Neyse geçen haftaki bölümde Mücahit şöyle bir laf etti “Bir erkek, aslında sadece 1 erkek değil di mi“ Bu laf beni oldukça düşündürdü, evet kesinlikle bir erkek sadece 1 erkek değil. Önce bir erkek evlat olmalı, ailesinin kendisine biçtiği role uygun davranıp öyle yetişmeli. Toplumdaki genel erkek çocuk imajına uygun olmalı. Doğru dürüst büyümeli, okumalı ve ailesini gururlandırmalı. Sonra asker olmalı, vatan borcunu ödemeli, gerekirse göğsünü siper edip vatanını korumalı. Sonra evlenip koca olmalı, ki bence en büyük sorumluluğu burada başlıyor. Kendinden başka birisinin sorumluluğunu taşımak, ona kol kanat germek, namusu ile yaşayıp yaşatmak. Sonra baba oluyor, sorumluluğu artıyor ve kendisi nasıl yetişti ise öyle bir evlat daha yetiştirmek istiyor. Bu arada da artık yaşlanan ailesine hayırlı bir evlat olmak durumunda. Gerekirse bakımlarını üstlenmeli onlara borcunu ödemeli ve doğumundan itibaren saydığım her rolde başarılı olmalı ve layığı ile yerine getirmeli. Yani bir erkek sadece 1 erkek değil, hayatı boyunca alması gereken bir çok sıfat ve girmesi gereken bir çok rol var. Erkek olmakta sahiden zor iş yahu.

Evet sizleri duyar gibiyim hadi canım sende, sen kadın olmanın zorluklarını biliyor musun? Peki biz hayatımız boyunca kaç kadın olmamız gerekiyor düşünebiliyor musun? E hadi o zaman sıra sizde, sizde bana mail atın, bir kadın aslında sadece 1 kadın mı? Benim kendime göre elbette bir fikrim var ama sizinde katılmanızı, sadece bir site okuyucusu olmaktan kurtulup fikirlerinizi söylemenizi istiyorum.

Yazımı bitirmeden son olarak bir konudan bahsetmek istiyorum. Kanal D Home Video Bağımsızlar Serisi diye küçük bütçeli ve özellikle Amerikan sinemasının monotonluğundan uzak olan, bir sürü ödül almış filmlerden oluşan bir seri başlattı. İlk önce Before The Rain diye bir film çıkardı ki bu film dünyada ilk defa DVD olarak Türkiye’de çıkmış. Gerçekten muhteşem bir film. Makedon yapımı olan bu filmi özellikle bayanların izlemesi gerektiğine inanıyorum. Daha sonra aynı seriden Antalya Film Festival’inde aldığı ödüllerle büyük tartışmalar yaratan Türev filmi çıktı. Özellikle konunun ve diyalogların basitliğine ve başta Beste Bereket olmak üzere tüm oyuncuların başarısına hayran kaldım evet herkese hitap edecek bir film değil ama değişik konulu ve nispeten amatörce çekilmiş bir film arıyorsanız tam filmi derim. Ve internet sayfalarından öğrendiğime göre birkaç gün içerisinde yine bu seriden Kaplumbağalar da Uçar ve Dönüş diye iki film çıkacak. İstanbul Film Festivalinde izlediğim ve çok beğendiğim Rus yapımı Dönüş özellikle benim gibi hastalık derecesinde DVD koleksiyoncularının uzun zamandır beklediği bir film. İran- Irak ortak yapımı olan Kaplumbağalar da Uçar ise yoksulluğun ve savasın acımasızlığına çocuk gözüyle bakan ve iç parçalayan bir film. Bence bu siteyi sevenler bu filmlere de bayılacaklar, tavsiye ediyorum...


Evet yeni bir başlangıcın bu ilk yazısı bu kadar, lütfen bana her konuda yazın, konularımızı birlikte seçelim. Hepinize mutlu günler diliyorum...

Tayfun Tezgören
ttezgoren@gmail.com




Favorilerinize ekleyinAnasayfaya dönPaylaşın
cosmoturk önerisi
GÜNLÜK FALINIZ
HAVA DURUMU
Anket
Aşk mı, Para mı?
Aşk
Para
>