Birçok bilimsel çalışmanın kanıtladığı üzere, zayıf bir baba-kız ilişkisine sahip çocukların depresyon, yeme bozukluğu, madde ve alkol kullanımı gibi riskli davranışlara yönelmeye daha meyilli olduğunu konusunda uyarıyor.
Dünyaya gözlerimizi açtığımız ilk andan itibaren hayat sanki annemizden ibaretmiş, biz de onunla birmişiz, onun bir parçasıymışız gibi bir bütünlük hissi içerisinde oluruz. Bu hissin uzunca bir süre devem etmesi, annenin özellikle ilk aylarda bütün zihinsel ve duygusal yatırımının, meşguliyetinin yalnızca bebeğinin üzerinde olması sadece 2 kişiden oluşan bir dünya imajı çizer. Bu durum babanın, bebeğin sağlıklı gelişimindeki yerine ve önemine dair hepimizi şüpheye düşürebilir. Ancak elbette ki bir babanın varlığı ve çocuğuyla kurduğu ilişki, evladının gelişiminde anne ile ilişkinin önemi kadar öne çıkmasa da azımsanamayacak bir etkiye sahiptir.
Doğumdan itibaren bebeğin tüm sevgi yatırımı anne üzerinden olsa bile annenin zamanla farklı meşguliyetlerinin olmaya başlaması, (çalışmaya başlaması, kendi sosyal ihtiyaçlarına daha fazla zaman ayırması vb) bebeği yavaş yavaş annesinin tüm dünyasının kendisinden ibaret olmadığı gerçeği ile karşılaşmaya zorlar. Bu noktada babanın varlığının ve babanın eşini “eş”liğe, “kadın”lığa geri çağırmasının, yani yeniden bir “çift” olmalarının önemi büyüktür. Zira bebek için bu, annenin dışında da bir dış dünyanın varlığını simgeler ve anne ile bebek arasında bağımlılığa dönüşmeyen sağlıklı bir ilişkinin oluşmasına yardımcı olur.
Bebek henüz bu süreçlerde cinsiyet ayrımında değildir. Ancak 3 yaş civarı bunun fark edilmeye başlanmasıyla birlikte karşı cins ebeveyne karşı daha yoğun bir yakınlık hissi oluşmaya başlar. Kız çocukları annesindeki ve kendindeki eksikliği fark edip bu durumdan anneyi sorumlu tutup ona karşı bir öfke hisseder ve babaya yakınlaşmaya başlar. Babada var olana sahip olabilmek, başka bir deyişle babaya sahip olabilmek için onu fethetmeye, onun tarafından beğenilmeye çalışır. İşte tam da bu zamanlarda “ben büyüyünce babamla evleneceğim” cümleleri ya da anne ve baba yakınlaştığında aralarına girme çabaları ve özellikle babaya yoğunlaşan cilveli davranışlar kendini gösterir. Bu, kız çocukları için sağlıklı gelişimin bir parçasıdır.
Ancak bu sağlıklı gelişimi sürdürebilme noktasında anne ve babaya çok iş düşer. Elbette her baba için böylesine yakın ilgi görmek çok tatlıdır; fakat özellikle bu dönemden itibaren ilgi ve beğeni durumunun sınırları iyi ayarlamak, mahremiyete özen göstermek çok önemlidir. Örneğin birlikte uyumak, birlikte banyo yapmak, kızının yanında giyinip soyunmak, tuvalete birlikte girmek vb durumlar çocuğun babayla ilgili düşlemlerini güçlendirebileceğinden ve aklını da çokça karıştıracağından bu aşamalarda sınırları korumak önemlidir. Anne ise babanın esas partneri olduğu gerçeği ile çocuğu yüzleştiren, gerçek dünyanın temsili olmalıdır. Bu aşamada anne ve babanın bir çift olarak var olduğu kız çocuklarının (erkek çocukları için de geçerli) ise bir “üçüncü” olabildiği bir aile tablosu en sağlıklı olanıdır.
Anne ve babanın ilişkilerinin iyi olmadığı, kız çocuğun ise babanın duygusal ihtiyaçlarını karşılayan “babanın çifti” olduğu durumlar söz konusu kız çocuğunun sağlıklı bir genç kız ve kadın olarak yetişmesi ve büyüyebilmesi önünde ciddi bir engeldir. Nesil farkının tanındığı, kız çocuğunun aile hiyerarşisinde bir üçüncü olmayı öğrenebildiği “sağlıklı” durumlarda kız çocuk sonunda annesini idealize edip onunla özdeşim kurabilir ve “annesi gibi” olmaya çalışarak ileride “babası gibi” bir eşe sahip olma yolunda ilerleyebilir. Kız çocuk ancak üçüncü olmayı öğrenebildiği sürece duygusal yatırımını babadan babanın temsil ettiği dış dünyaya doğru yansıtabilir ve ileride başka bir erkeği sevebilmeyi başarabilir.
Babanın kız çocuk için bir başka önemi ise hayatta karşılaştığı ve bağ kurduğu ilk erkek olması dolayısıyla, bir erkekle kurulan yakın bir ilişkinin nasıl olabileceğine dair model oluşturuyor olmasıdır. Araştırmalar ve klinik çalışmalar uzun yıllardır göstermektedir ki; hayatımızın başlangıcında kurduğumuz ilk bağlar yaşamımızın ilerleyen dönemlerinde kuracağımız diğer yakın bağlara dair beklentilerimizi şekillendirmektedir. Bu bağlamda, ebeveynlerimiz hayat boyu kuracağımız etkileşim ve ilişkileri nasıl göreceğimiz ya da nasıl anlamlandıracağımız yolunda şekillendirici bir güce sahiptirler. Buna göre, bir kız çocuğunun ilk erkek sevgi nesnesi olan babasıyla kurduğu erken dönemdeki ilişkisinin de ilerleyen dönemlerde erkeklerle ilişkilerinde beklentilerini, bilinçli ya da bilinçdışı çıkarımlarını şekillendirebilir. Zira babayla kurulan ilişki başka bir erkeğin kendisine yönelik davranışları ve yaklaşımı ile ilgili belirli standartların oluşmasında etkin rol oynar. Bu noktada babanın anneye olan yaklaşımı da kız çocuğun zihninde ve iç dünyasında erkek ilişkilerine dair imgesine katkıda bulunacaktır. Ve elbette ki ileriki yıllardaki partner seçimleri babalarıyla ilişkilerinden referans alacaktır. Öyle ki, eşlerini babalarından tamamen farklı bir yapıda olacak şekilde seçmiş olan kadınların dahi kararlarını yine bu baba-kız ilişkisine dayandırdıklarını, “babası gibi olmama” noktasından yola çıktıklarını söylemek mümkündür.
İleriki dönemdeki partner ilişkilerini gerek bilinçli gerekse bilinçdışı yollardan etkileyen baba-kız ilişkisinin, aynı zamanda kız çocuğunun nasıl bir genç ve yetişkin bir kadın olacağı üzerinde de büyük bir etkisi vardır. Araştırmalar, destekleyici ve duygusal anlamda doyurucu bir baba-kız ilişkisinin kız çocuğunun özsaygı gelişimi, kendilik değeri ve benlik saygısı üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğunu, bu anlamda olumlu bir baba-kız ilişkisinin güçlü ve kendine güvenen kadınlar yetiştirmede bir anahtar niteliği taşıdığını göstermektedir.
Baba, dış dünyanın bir temsilcisi olarak kendi yaşam şekli ile kız çocuğu için hayatla ve dünyayla baş etme konusunda gerçekçi ve pozitif bir örnek teşkil eder. Kız çocuğunu annenin dışındaki dünya ile temas ettiren baba, aynı zamanda dış dünyadaki kuralların bir temsilcisi ve onları kızına öğreten kişi konumundadır. Bu da kızının ev dışındaki hayatta başarılı ve kendine güvenli bir insan olması yolunu açan temel öğelerde biridir. Babasını hayatla baş etme konusunda güçlü bulan, babasına hayranlık duyan, ondan korkmayan ve ilgi, sevgi gören bir kız çocuğu da psikolojik anlamda güçlü bir yetişkin olarak büyür.
Araştırmalar bir kız çocuğunun ve ileride yetişkin bir kadının özsaygısını öngören en önemli faktörlerden birinin babasından gördüğü fiziksel yakınlık ve beğeni olduğunu ortaya koymaktadır. Öyle ki bazen sıkıca sarılmak dahi bir kız çocuğu için çok önemli bir yakınlık göstergesi olabilir. Aksi durumlar, yani kız çocuğunun babadan ilgi, sevgi, beğeni ve fiziksel yakınlık göremediği durumlarla ilgili birçok bilimsel çalışma bu yakınlığın başka yollarla sağlanmaya çalışıldığını, söz konusu kız çocuklarının cinsel ilişki konusunda diğerlerine oranla daha aceleci davranabildiğini göstermektedir. Öte yandan, daha ilgili ve daha yakın, kızına karşı daha korumacı olan ve çeşitli sınırlar koyan babaların kız çocuklarının daha çok sevildiklerini, değer gördüklerini ve dolayısıyla da kendilerini daha fazla değerli hissettikleri görülmektedir. Örneğin sıklıkla babası tarafından sevildiğini duyan bir kız çocuğunun kendine verdiği değer çok daha yüksek olacaktır. Kızına iltifatlarda bulunan, ona hayranlık duyan, becerilerine ilgi ile yaklaşan ve kızının yeni şeyler denemesine alan açan babaların kızlarının bilişsel gelişimine ve okul başarılarına olumlu anlamda katkılarda bulunmalarının yanı sıra ileriki yıllarda da hem akademik hem de iş hayatında başarılı kadınlar olarak yetişmelerinde pay sahibi olduklarını söylemek mümkündür.
Kız çocukları için babayla kurulan ilişkinin kalitesinin çocuğun ruh sağlığı gelişiminde de büyük etkisi olduğu bilinmektedir. Bu durumu destekler birçok bilimsel çalışma zayıf bir baba-kız ilişkisine sahip çocukların depresyon ve yeme bozukluğu geliştirme ya da madde ve alkol kullanımı gibi riskli davranışlara yönelmeye daha meyilli olduğunu ortaya koymaktadır.
Aksine, olumlu ve duygusal anlamda doyurucu, destekleyici baba-kız ilişkilerinin ileriki dönemlerde daha az intihar girişimi ve daha az oranda bedene yönelik beğenmeme ve tatminsizlik durumlarıyla ilişkilendirildiği de ortaya konan önemli sonuçlardandır.
Sonuç olarak, her ne kadar doğumdan itibaren bir çocuğun gelişimi için annenin önemine sıklıkla vurgu yapılsa da babayla kurulan iyi bir ilişkinin özellikle bir çocuğun gelişimini duygusal, fiziksel ve psikolojik anlamda koruduğunu, geliştirdiğini ifade etmek mümkündür. Babalarıyla (ve tabii ki anneleriyle de) doyurucu bir ilişkiye sahip olarak büyüyen kız çocuklarının ileride kendine güvenen, uygun partner seçimleri yapan ve yakın ilişkiler kuran, içinde bulundukları durumlara duygusal açıdan sağlıklı tepkiler verebilen ve hem kadın hem de erkeklerle anlamlı ilişkiler kurabilen yetişkinler, kadınlar olacaklarını söyleyebiliriz.
Güçlü Kadının Temeli Sağlıklı Baba
Kız çocukları için babayla kurulan ilişkinin kalitesinin çocuğun sağlıklı ruhsal gelişiminde büyük etkisi olduğu doğrulandı.
“Erkeği Konuşturmanın Yolları”
“Ofiste Konuşurken Aman Dikkat!”
“Pirinçli ve naneli patlıcan ”
“H&M’in yeni Güzellik Konsepti H&M Beauty Özel bir Lansman ile Tanıtıldı”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32