Kirli hava, sanayileşme, kedi köpek beslenen evlerin sayısındaki artış ve havadaki nem oranının yüksekliği… İstanbul’da kent yaşamının doğal birer parçası haline gelen bu etkenler, astım hastalığı için tetikleyici rol oynuyor. Astım, dikkat edilmediği ve kontrol altına alınmadığı takdirde ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor.
Memorial Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölümü’nden Uz. Dr. İlkay Keskinel, Türkiye’de her 10-20 kişiden, İstanbul’da da her 5-10 kişiden birinde astım görüldüğüne dikkat çekti. Uz. Dr. Keskinel, astım konusunda toplumda yaygın ancak yanlış pek çok düşüncenin giderilmesi için hastalıkla ilgili doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.
“ASTIM, BULAŞICI BİR HASTALIKTIR”
Astım, altta genetik faktörlerin bulunduğu ve çevresel faktörlerle tetiklenebilen bir hastalıktır. Bir enfeksiyon hastalığı olmadığından bir kişiden diğerine bulaşması söz konusu değildir.
“ASTIM TEDAVİSİNDE KULLANILAN SPREYLER ALIŞKANLIK/BAĞIMLILIK YAPAR, CİĞERLERİ KURUTUR; BİR KEZ BAŞLARSAM BİR DAHA HİÇ BIRAKAMAM”
Astımda sprey ya da kuru toz şeklinde ilaçların kullanılmasının bağımlılık yapması söz konusu değildir. Bu konudaki yaygın inanışının tam tersine, tüm ilaç uygulama şekilleri arasında ‘en zararsızıdır’ denebilir. Ağızdan (tablet ya da kapsül) ve enjeksiyon şeklinde (damardan ya da kas içine) ilaç uygulandığında, verilen doz kana karışır, tüm vücuda yayılır. Oysa sprey/kuru toz uygulayıcıları kullanıldığında, sistemik uygulamaya göre çok daha küçük miktarda ilaç (mikrogram düzeyinde) verilmektedir. Bunun sebebi; ilacın hedef bölgeye vücutta dolaşmadan, doğrudan ulaşmasıdır. Bu yolla ilaç verilmesinin bağımlılık yapması söz konusu değildir. Astım tedavisinde kullanılan ilaçlar akciğerleri “kurutmaz.” Uzun araştırmalar sonucu geliştirilmiş olan bu ilaçlar, hekim tarafından olası yarar ve zararı göz önüne alınarak hastaya verilmektedir.
“KORTİZON, ÇOK ZARARLIDIR, NE OLURSA OLSUN KULLANILMAMASINI GEREKTİRECEK PEK ÇOK YAN ETKİSİ BULUNMAKTADIR”
Zararsız olduğu düşünülen vitaminler ve tamamen bitkisel olan ilaçlar da dahil olmak üzere her ilacın yan etkisi olabilir. Buna kortizon da dahildir. Önemli olan, ilacın beklenen yararının potansiyel zararından büyük olmasıdır. Yani eğer o ilacı kullanmamak hastaya yarardan çok zarar verecekse, hasta ilacı kullanmalıdır. Astımlı hastalara kortizon ancak hastalığın alevlendiği ya da kriz durumlarında, ağızdan ya da enjeksiyon yoluyla verilir. Kana hemen hiç karışmayan sprey şeklindeki kortizonun ise neredeyse hiç yan etkisi yoktur. Kimi hastalarda sprey şeklindeki kortizon kullanımına bağlı ses kısıklığı ya da kuru öksürük gibi şikayetler çok basit bir önlemle, yani spreyi kullandıktan sonra ağzın çalkalanmasıyla önlenebilir.
“ASTIMIN ASIL TEDAVİSİ ALERJİ AŞILARIDIR”
Alerji aşıları, ancak belli bir yaş grubundaki ve az sayıda alerjene karşı alerjisi olan hastalarda uygulanır. Bu kararı ancak bir alerji uzmanı vermelidir. Ne yazık ki, günümüzde pek çok astım hastası, aşıyı astımlarını ortadan kaldıracak bir kurtarıcı olarak görmektedir. Aşı sadece belli bir alerjene karşı kişinin duyarlılığını ortadan kaldırabilir. Oysa her astım, alerjik olmadığı gibi; alerjik astımlarda da sadece aşı tedavisi asla yeterli olamaz. Her durumda öncelikle kişinin astımı tedavi edilmelidir. Çünkü aslında geri dönüşlü belirtileri olan astım hastalığı uygun şekilde tedavi edilmediğinde akciğerlerde kalıcı hasar bırakabilmektedir.
“KENDİMİ İYİ HİSSEDİYORUM, ŞİKAYETLERİM DÜZELDİ, ÖYLEYSE İLAÇLARIMI BIRAKABİLİRİM”
Astım şikayetleri ortadan kalksa da, ilaçları azaltma ya da bırakma kararı, asla hasta tarafından kendi kendine verilmemelidir. Astım her ne kadar geri dönüşlü belirtilerle seyretse de; eksik tedavi bronşlardaki daralmanın kalıcı hale gelmesine neden olabilir. Bu konuda doktora güvenilmeli ve ilaçların ne kadar süre ile kullanılması kararı uzmanlara bırakılmalıdır.
“ASTIMLI HASTALAR SPOR YAPMAMALIDIR”
Doğru tedavi edilen ve iyi takip edilen astım, kişinin hayatını etkilemez. Astımlı hasta, doktorunun önerisi doğrultusunda spor yapabilir. Yalnızca, bazı hastalarda spor öncesi nefes açıcı ilaç kullanımı gerekli olabilir. Bunun yanında, spordan ziyade; örneğin çok tozlu bir spor salonu ya da aşırı su buharı ile dolu kapalı bir havuz hastanın şikayetlerini başlatabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
“ETRAFIMDAKİ ALERJENLERİN HANGİSİNDEN KORUNAYIM Kİ? KAÇINMAKTANSA BIRAKAYIM, VÜCUDUM ALERJENLERE ALIŞSIN”
Ne yazık ki, “çivi çiviyi söker” yaklaşımı alerji için geçerli değildir. Yani, herhangi bir alerjene daha çok maruz kalmak, o alerjene “alışmayı” sağlamaz. Tam tersine, solunum yoluyla alınan alerjenlere (örneğin polenler, ev tozu akarları, küf mantarları, kedi-köpek tüyleri gibi) ne kadar çok maruz kalınırsa, geçen zaman içinde alerjik şikayetler daha da artacaktır. Bu nedenle, alerjenlerden mümkün olduğunca kaçınmak gerekir.
“HAMİLELİKTE ASTIM İLAÇLARI BEBEĞE ZARARLIDIR”
Astımlı hastaların yaklaşık üçte birinde gebelik sırasında astım belirtileri hafifler, üçte birinde değişmez, üçte birinde ise kötüleşir. Sprey şeklindeki ilaçların neredeyse hiç yan etkisi yoktur. Bu nedenle gebelikte doktor önerisi doğrultusunda güvenle kullanılabilirler. Bebeğe asıl zarar verecek olan hekimin kontrolü altında verilecek olan ilaçlar değil, annenin astıma bağlı tedavi edilmemiş sorunlarıdır. Bu nedenle, astımlı hastaların gebelik boyunca hekim kontrolünde olmaları gerekmektedir.
Astım Tedavisinde Doğru Bilinen Yanlışlar
Uz. Dr. Keskinel, astım konusunda doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.
“Mert Demir’den ‘Herkese İnat’ Gözalıcı Bir Koleksiyon: Tween ‘Wardrobe’”
“Medyada Erkek Olgusunun Tabularını Yıkan Haberci”
“Yeni Nesil Sağlıklı Atıştırmalıklar: Nohut Cipsleri”
“İstanbul`un En Büyük Festivali “Noah Festival””
“Bu Yaz Bacaklarınız Rahat Etsin!”
REKLAM
reklam@cosmoturk.com
İLETİŞİM
cosmoeditor@cosmoturk.com
TEL: (0212) 280 07 00
FAX: (0212) 244 13 32